Alacahöyük antik kenti, Alaca höyük olarak da bilinmekle birlikte Anadolu’nun en eski höyüklerindendir ve müzesi içinde sergilediği eserleri ile Anadolu tarihine ışık tutmaktadır. Alacahöyük Çorum ilinin Alaca ilçesine bağlıdır. Türkiye İdari Haritası içeriğinde Çorum ilinin Karadeniz bölgesine bağlı olmasına rağmen, Alacahöyük ören yeri fiziki olarak İç Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Alacahöyük, Atatürk’ün cumhuriyetin genç zamanlarında Anadolu tarihine verdiği önemin bir göstergesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Anadolu’da Türk tarihinin başlangıcına ve gelişimine önem veren Atatürk, kurdurduğu Türk Tarih Kurumu yoluyla parasal destek sağladığı (ilk kazı maliyetini cebinden karşılamıştır) kazıları, dönemin iki arkeoloğu olan Hamit Zübeyir Koşay ve Remzi Oluş Arık’a önermiştir. Böylece, tarih ve arkeoloji literatürüne geçen ilk milli kazı başlamıştır.
Alacahöyük’te gün ışığına çıkan bulgular, buluntular ve tarihi eserler bugün Alacahöyük Müzesi’nde, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde tarihi aydınlatmak için sergilenmektedir. Bu anlamda ülkemizde gelişen müzeciliğin de katkısı büyüktür. Alacahöyük Müze’sinde birçok müzede olmayan bir pano vardır. Bu panoda Atatürk’ün tarihe ve Alacahöyük kazılarına ne kadar önem verdiğinin bilgisi vardır.
Alacahöyük ve Alacahöyük Müzesi fotoğrafları için tıklayınız
Çorum Alacahöyük Ören Yeri ve Müzesi Giriş Bilgileri ve Ücreti 2024
Alacahöyük antik kenti ve müzesinde Müzekart geçmektedir, eğer Müzekart yoksa Alacahöyük Müzesi giriş ücreti 2024 yılı itibari ile 70 TL‘dir. Müze ve ören yeri Yaz ve Kış dönemi, farklı saatlerde açılmakta ve kapanmaktadır.
Yaz dönemi denilen 1 Nisan – 1 Ekim 08:30 ile 19:00 saatleri arası, Kış dönemi denilen 1 Ekim – 1 Nisan arasında ise 08:30 ile 17:00 saatleri arası açıktır. Ayrıca daha detaylı bilgi almak isterseniz müze iletişim numarası olan 0364 4227011 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Alacahöyük Yerleşim Katmanları ve Bilgileri
Hattuşaş ve Yazılıkaya haricinde Alacahöyük de Anadolu tarihi için öneme sahiptir. Ayrıca Hattuşa ve Yazılıkaya ile Alacahöyük arasında sadece 35 km kadar bir mesafe vardır. Alacahöyük, Karadeniz bölgesi şehirlerinden Çorum’a bağlı olsa da fiziki olarak İç Anadolu bölgesindedir. İç Anadolu gezilecek antik şehir, tarihi yer ve ören yerleri içerisinde ciddi bir öneme sahip olan Alacahöyük aynı zamanda Boğazköy-Alacahöyük Milli Parkı içerisindedir. Alacahöyük ile ilgili bilgilere geçmeden önce höyük nedir sorusunun cevabını verelim. Höyük, tarih boyunca çeşitli nedenlerle yıkılan(bunun sebebi genelde o bölgeye düzenlenen savaşlar ve savaşlar sonunda yeni bir yerleşke oluşturulması) ya da terkedilip yeniden yapılan yerleşim bölgelerinde yapılaşma katmanlarının üst üste gelmesiyle tarihsel kalıntıların gömülü bulunduğu toprak tepe veya toprak yığınıdır. Bu anlamda Alacahöyük, araştırmalara göre tarihsel süreçte 15 yerleşim ya da yapı katmanına sahiptir.
Alacahöyük, bulunduğu tabandan 20 metre kadar yüksektedir. Höyüğün uzunluğu 310 metre, genişliği de 277 metredir. Hattuşa’yı 1978 ile 1993 arasında kazan Alman mimar ve arkeolog Peter Neve, buranın Arinna şehri olduğunu söylemiştir. Çünkü bulunan mezarların birçoğunda güneş kursu ve Güneş tanrıçasının heykelcikleri mevcuttur.
Alacahöyük Tarihçesi, Keşfi ve Kazıları
Alacahöyük’ün keşfi 1835 yılı içerisindedir. W. C. Hamilton 1835 yılında burayı keşfetmiş ve Hititlere ait olduğunu bilmeden burayı 1842 yılında İmat Höyük olarak tanımlamıştır. Yazılıkaya ve Hattuşa gibi burada da keşif çalışmaları uzun sürmüştür. 1858’de H. Barth, 1861’de A. D. Mordmann ve G. Perrot, 1881 yılında da W. Ramsey Alacahöyük’ü ziyaret ederek çeşitli çalışmalarda bulunmuşlardır. Perrot ‘Explaration Archaeologique de La Galatie et de La Bithinie 1872’ isimli kitabında buranın Hititlere ait olduğunu ilk defa duyurmuştur. 1893 yılında E. Chantre buraya gelerek Sfenksli Kapı’da çalışır. Bu çalışmalar daha çok gravür çıkartmak ve fotoğraf çekmek amacıyla yapılmıştır.
1907 yılında Macridy Bey (Theodor Makridi, Osmanlı döneminde o yıllarda İstanbul Arkeoloji Müzesi‘nin küratörlüğünü yapmış arkeolog) burada ufak bir kazı yapmıştır. 1910 yılında da R. C. Thompson burada bulduğu ufak bir taş baltayı yayınlarında paylaşmıştır.
Alacahöyük kazıları, Anadolu’daki diğer kazılardan ayrı bir öneme sahiptir. Buradaki kazılar iki Türk arkeolog Hamit Zübeyir Koşay ve Remzi Oluş Arık ile 1935 yılında başlamıştır. Rıza Oluş Arık İstanbul Üniversitesi felsefe bölümünü bitirince o günün zor şartlarında Fransa’da bulunan Sorbonne Üniversitesi’ne arkeoloji eğitimi için gönderilmiştir. 1931 yılında yurda çalışmak için döner ve Hamit Zübeyir Koşay ile Alacahöyük’e gelerek kazıya başlar.
Alacahöyük Antik Kenti ve Müzesi Yerindeki Köy Taşınıyor
İlk milli kazı 22 Ağustos 1935 yılında, Atatürk’ün kazı için Afet İnan’a verdiği 3000 lira ile başlamıştır. Kazının ilk başkanı Remzi Oğuz Arık, araştırmalarına köy meydanında ve çevresinde başlamış ve çok kısa bir süre sonra üç adet olmak üzere Erken Tunç çağı kral mezarları bulunmuştur. Burada bulunan hazineler Troya antik kentinde bulunan hazinelerden eski olduğu için daha değerlidir. Buradan çıkartılan hazineler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir.
Bu keşfin yapılmasını takiben Atatürk’ün emriyle ören yeri üzerindeki Alacahöyük köyü, yakındaki ovaya taşınmıştır. 1936’da, kazının ikinci yılında kazı başkanı Hamit Zübeyir Koşay olmuş ve aynı yıl Alacahöyük tabakalaşması (katmanlaşması) belirlenmiştir. 1936 yılında da üç adet kral mezarı daha bulunmuştur. Kazıların devam ettiği 1937 ile 1939 yılları arasında yedi adet kral mezarı ile Hitit dönemine ait olduğu bilinen eserler bulunmuştur. Alacahöyük kazıları sonucunda, buranın Kalkolitik çağdan (Bakır çağı, M.Ö. 5000 – 3000) Demir çağına (M.Ö. 1200 – 330) kadar 14 katmandan oluştuğu keşfedilmiştir.
1940 – 1948 yılları arasında Türk Tarih Kurumu’nun desteği ile Hamit Zübeyir Koşay ve Mahmut Akok kazılara devam etmiştir. Bu kazılarda da Hitit ve Frig dönemi eserleri bulunmuştur. 1948 yılında kazılar durmuş ve 1962 – 1964 yılları arasında Türk Tarih Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı Müzeler ve Eski Eserler Genel Müdürlüğü (o yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı) katkılarıyla Hamit Zübeyir Koşay başkanlığında tekrar başlamıştır.
En son olarak Alacahöyük kazıları 1997 yılından itibaren Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığında başlamış ve günümüze kadar bu şekilde devam etmiştir.
Alacahöyük Katmanları
Alacahöyük’teki katmanlar literatüre, 4 kültür katmanı olduğu halde 15 yapı katman olarak geçmiştir. Bu katmanlar ilk kazılarda; 2, 3 a-b, 4 a-b Hitit dönemi katmanları, 5, 6, 7, 8. katmanlar ise Erken Tunç çağına (M. Ö. 3000 – 2000, Hattiler dönemi) tarihlendirilmiştir. Ancak Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden alınan numuneler, sonradan yapılan C14 izotop analizleri sonucunda mezarların tarihlerinin M.Ö. 3000 sonlarında ve M.Ö. 4000 yıllarının başlarında olduğu belirlenmiştir.
Bu katmanlar en eskiden en yeniye doğru;
15. – 9. Katman arası Kalkolitik çağ (M.Ö. 4000-3000),
8. – 5. Katman arası Erken Tunç çağı (M.Ö. 3000-2000)
4. – 2. Katman arası Hitit çağı (M.Ö. 1800-1200)
1. Katman Frig çağı (M.Ö. 750’den itibaren)
Son yapılan kazılarda mezarların üzerinde yanmış bir tabaka bulunmuştur. Bu yangın tabakası höyüğün genelinde bulunmuştur ve Erken Tunç çağı sonuna tarihlenmiştir.
Alacahöyük Katmanları Yapıları ve Mimarisi
Özellikle Alacahöyük ve çevresinde yapılan kazılar neticesinde dört kültür katmanı arasında çeşitli farkların olduğu gözlemlenmiştir. Alacahöyük katmanları arasında fark olması tarih ve kültür anlamında gayet doğaldır.
En eski kültür katmanı olan 4. kültür katında toprak üzerine ilk yapılar yapılmıştır. Dönem Geç Kalkolitik dönemidir.
3. kültür katmanı Erken Tunç çağını kapsamaktadır. Alacahöyük’te bulunan kral ve kraliçe mezarları bu döneme denk gelmektedir ve bu çağın Anadolu’daki en önemli buluntularıdır.
2. Kültür katmanında tapınak ve tapınak benzeri büyük yapılar, büyük veya küçük su kanalları, şehir surları bulunmaktadır. Sfenksli kapı da bu katmana ait olup büyük bir tapınağın anıtsal geçidinde bulunmaktadır. Ayrıca son yıllar keşfedilen Poternli tünel de bu çağa aittir. Burada bulunan Poternli tünelin çok daha büyüğü Hattuşa antik kenti içerisinde de bulunmaktadır. Buradaki tünel L biçimindedir.
1. kültür katmanı ise yakın tarihi; Helenistik dönem ile Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini temsil etmektedir. Geç Frig döneminde höyüğün tamamı iskan edilmiştir.
Hatti Krallığı ve Hatti Ülkesi
Keşfedilen kral mezarlarının Hatti yöneticilerine ait olduğu düşünülmektedir. O dönemlerde Mezopotamya’da bulunan Akad Devleti kralı olan Sargon, Anadolu’ya seferler düzenlemiş ve torunu Naramsin (Naram-Sin)’in yazdırdığı metinlerde Anadolu’nun kuzeyinden ‘Hatti ülkesi’ olarak bahsedilmiştir. Bu Hatti ülkesinin yöneticileri, kendilerine karşı çıkan diğer 17 küçük devlet veya beylikten sadece bir tanesidir. Metinlerden çıkartılan sonuca göre bu devletin veya beyliğin zengin bir yönetici sınıfı vardır ve sınıflı toplum yapısına sahiptir. Bulunan bu kral mezarları da bu savı kanıtlayan şekilde zenginlik içermektedir.
Erken Tunç çağına tarihlenen bu kral mezarlarında, altın ve gümüşün yoğun olarak kullanıldığı ölü hediyeleri mevcut olmakla birlikte bu hediyeler nitelik ve nicelik bakımından dikkat çekicidir. Alaşımlı bakırdan yapılmış silahlar, çeşitli hayvan figürleri ve dini semboller, çeşitli taşlarla süslenmiş mücevher parçaları, kadehler, altın işlemeler Erken Tunç çağındaki sanat ve madencilik hakkında fikir de vermektedir.
Buradaki Erken Tunç çağına ait kral mezarlarının kimlere ait olduğu, yazının o dönemde henüz bulunmaması nedeniyle bilinememektedir. Mezarlarda bulunan güneş kursları hakkında yanlış bir kanı bulunmaktadır. Bu mezarlardaki güneş kursları ‘Hitit güneş kursları’ olarak anılmaktadır. Oysa bu eserler, Hititler Anadolu’ya gelmeden önceki 300 – 350 yıllarına yani ‘Hatti çağına’ aittir.
Kral Mezarları Özellikleri
Alacahöyük’te bulunan kral mezarları, dikdörtgen şeklindedir, doğu-batı yönünde olan mezarların etrafı büyüklü küçüklü taşlarla çevrilmiştir. Bazı mezarların tabanı kerpiçle döşenmiştir ve mezarların derinlikleri genelde 0,75 metredir.
Bütün mezarlarda ölüler sağ yanlarına yatırılarak hoker durumunda; başları batıya, bacakları doğuya bakacak şekilde gömülmüştür. Ölüler ya mezarın ortasında ya da mezarın kuzeybatı kenarında olacak şekildedir. Mezarda bulunan süs eşyalara ve buluntulara göre ölülerin mezarlara giyimli olarak gömüldükleri düşünülmektedir.
Bugün Alacahöyük’ü ziyaret ettiğinizde bu mezarları bulunduğu şekliyle aslına uygun olan rekonstrüksiyonlarını görebilirsiniz. Mezarların doğal hava koşullarından etkilenmemesi için üzerleri şeffaf pleksiglas koruyucu örtü ile kapatılmıştır. Mezar içindeki eserler replika olup, orijinal eserler Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
Mezarlar ahşap hatıl veya kirişlerle kapatılmış bunların üzerlerine de sığır veya öküz başları ile bacakları dizilmiştir. Bu zamana ait değerli madenlerden yapılma eşyalar veya süs eşyaları bu dönemdeki insanların sanat anlamında ne kadar zengin bir içeriğe sahip olduğunu göstermektedir.
Alacahöyük Eserleri ve Buluntuları
Alacahöyük’te bulunan değerli madenlerden yapılan eserler, Anadolu buluntuları içinde en önemli arkeolojik eser gruplarından birini oluşturmaktadır. Özellikle bu buluntular içerisinde arkeoloji literatürüne ikiz idoller olarak geçen tarihi eserler, ayrı bir öneme sahiptir.
Alacahöyük Antik Kenti ve Müzesi İkiz İdoller
Paleolitik çağdan beri ufak heykelcik denilen figürinler veya idoller, sihirli veya ritüel nesneleri olarak kabul edilmiştir. Erken Tunç çağında da Alacahöyük ve diğer yerleşim yerlerinde pişmiş topraktan, metalden, kemikten ve taştan çok sayıda figürin bulunmuştur ve bunlar çoğunlukla insan betimlemeleridir. Höyükteki kral mezarlarından birinde bulunan ikiz idol, ölünün çene hizasında ve dizi halinde beş adet bulunmuştur. İdolün üst gövdesi beli belirtmekte, alt kısmı ise üçgen biçimindedir. Birbirlerine bitişik olarak altından yapılmıştır. İdollerin boyu 3×3 cm ölçüsündedir.
Alacahöyük kazılarında birçok sanat eseri, tarihi eser ve değerli madenlerden yapılmış heykeller, altın süs eşyaları, mücevherler bulunmuştur. Höyükte bulunan hayvan heykelleri arasında bulunan iki bronz boğa, natüralist olarak yapılmıştır. Ayrıca höyükte bulunan bir bronz plaket üzerinde kabartma biçiminde, hayat ağacının iki yanındaki iki boğa adam detayları ile betimlenmiştir. Boğa adamlar ellerini havaya kaldırmış ve güneş kursunu tutmaktadır.
Alacahöyük Antik Kenti ve Müzesi Heykelleri
Alacahöyük Sfenksli kapı kazılarında 1964 yılında bulunmuştur. 2,10 metrelik heykelin baş kısmı harap olmuştur ve kime ait olduğu veya tanrı veya tanrıça olup olmadığı belirlenememiştir. Heykel kalkerden oyulmuş ve ayakları kapatan bir palto giymiş şekilde betimlenmiştir.
Alacahöyük Sfenksli Kapı
Alacahöyük ören yeri ve müzesi arasında bulunan dekovil hattının hemen yanında bulunmaktadır. Dekovil hattı Atatürk’ün parasını vererek kurdurduğu orijinal hattır. Hitit dönemine tarihlenen Sfenksli kapının genişliği on metre olup, sfenksler Hattuşa’daki sfenksler gibi kadın başlı aslan ayaklıdır. Bu sfenksler inanışa göre kötülüklerin içeriye girmesini engellemektedir. Sfenkslerin yanındaki kabartmalarda iki başlı kartal ve kartalın pençeleriyle tuttuğu iki tavşan bulunmaktadır. Bu çift başlı kartal figürü Selçukluların arması olarak kullanılmıştır. Buradaki sfenksler orijinal olup kalıplarından yapılan replikası Anadolu Medeniyetleri Müzesi içerisindedir. Kapının bulunduğu yapının duvarları belli bir kota kadar korunmuş durumdadır. Bu duvarların dış yüzeylerinde çeşitli konularda sahneleri betimleyen rölyefler göze çarpmaktadır.
Alacahöyük Müzesi
Alacahöyük’teki kazılardan çıkartılan eserler Alacahöyük Müzesi ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi içerisinde sergilenmektedir. Alacahöyük Müzesi 1940 yılında açılmış ve kazılarda bulunan çoğu tarihi eser burada sergilenmeye başlamıştır.
1982 yılında şimdiki yerine taşınan müze 2011 yılında da modern hale getirilmiştir. Alacahöyük Müzesi sergi salonlarına kazı başkanlarının isimleri verilmiştir ve her sergi salonu konu itibari ile birbirinden farklıdır.
Hamit Zübeyir Koşay salonunda, Alacahöyük kazılarının Türk arkeolojisi için önemi anlatılmakta, destekleyici panolarla birlikte kazıda kullanılan çeşitli aletler bulunmaktadır. Remzi Oğuz Arık sergi salonunda Kalkolitik çağ, Erken Tunç çağı ve Hitit dönemi eserleri sergilenmektedir. Mahmut Akok sergi salonunda ise Hitit ve Frig dönemi tarihi eserleri bulunmaktadır.
Alacahöyük Antik Kenti ve Müzesi Nasıl Gezilir?
Alacahöyük’teki müze, ören yerinin bahçesinde bulunmaktadır. Müzenin içini gezmek maksimum bir buçuk saatinizi alacaktır. Özellikle duvarlarındaki bilgilendirici panolarda Atatürk’ün arkeoloji ve Türk tarihine verdiği önem anlatılmakta, arkeoloji biliminin Türkiye’deki tarihçesi bulunmaktadır.
Alacahöyük ören yerini gezmek ise baştan sonra iki saatinizi alacaktır. Burada özellikle kral ve kraliçe mezarlarının canlandırması ile Poternli tünel görülmeye değerdir.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
Alaca Höyük fotoğrafları
Karadeniz bölgesi tarihi yerler, müzeler ve bilgiler
Karadeniz Bölgesi fotoğrafları
Hitit ve Hattuşa antik kenti bilgileri
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Hititler ve Hattuşa – Muazzez İlmiye Çığ
Hitit Sanatı – A. Muhibbe Darga
Alacahöyük Erken Tunç Çağı Krali Mezarları ve ikiz İdoller – A. Çınaroğlu
Alacahöyük Müze ve Ören Yeri