Kanallar ile çevrili Venedik tarihi kenti, sadece İtalya içinde değil tüm Avrupa’nın, en büyülü, sanat ve müzeleri ile iç içe olan gondolları ile ünlü kentlerindendir. İçinizdeki hayranlık duygusunu biraz hüzünle birleştirecek tarihi yapılar, gezilecek tarihi yerler ve anıtsal yapılarla nadir rotalardan biridir Venedik. Özellikle Venedik denilince akla gelen gondollarla yapacağınız kanal gezileri sırasında etrafınızda gördüğünüz eski ve tarihi binaların gölgeleri, tarihi kiliseleri ve sarayları ile Venedik tarihi kenti hüzünlü olduğu kadar aynı zamanda çok renklidir de.
Sarayları ve müzelerinde bulunan sanat eserleri, mimari detayları ile bir dönem sanat merkezi de olan Venedik, kentte gezdiğinizde sizi bir hayal dünyasına sokacak ve oradan çıkartmayacak kadar ihtişamlıdır. Dünyaca ünlü Venedik karnavalına da ev sahipliği yapan Venedik tarihi kenti, Avrupa’da görülecek tarihi öneme sahip kentlerden biridir. Tarih içinde Venedik için ‘Adriyatik Kraliçesi’, ‘Köprülerin Şehri’, ‘Maskelerin Şehri’, ‘Yüzen Şehir’ veya ‘Kanallar şehri’ de denilmiştir.
Bir İtalya gezisi yapmaya karar verdiğinizde veya sadece bir Venedik turu yapmak istediğinizde sizi pişman etmeyecek ve her daim hatırlamanıza sebep olacak yaşayan, nefes alan tarihi bir şehirdir. Günümüzde bile hayranlıkla izlediğimiz tarihi sanat eserlerinin üstatlarına ev sahipliği yapmış ve her sokağının detaylarında tarihin izlerinin bulunduğu bu kentte nasıl dolaşılır, nerelere gidilir, hangi müze ve sarayları gezilir ve neler yapılır gibi konu başlıkları içerikte bulunmaktadır. Unutmadan Venedik gondolları amaç değil Venedik gezintisi için araçtır.
Venedik fotoğrafları için lütfen tıklayınız
Venedik Tarihçesi ve Kentin Tarihi
Öncelikle Venedik tarihi kenti gezilecek yerler ve yapılar bütününü anlamak için Venedik tarihini kısaca bilmemiz gerekmektedir. Veneto bölgesinin başkenti olan Venedik ismi, M.Ö. 10.yy’da burada yaşayan ve Veneti denilen topluluktan gelmektedir.
Aslında 453 yılında Venedik lagününe ilk kitle göçü Hun imparatoru Atilla’nın akınları ile başlamıştır. Ancak kent M.S. 811 yılı gibi geç bir tarihte lagünün ortasındaki çamur tabakası üzerine kurulmuştur.
823 yılında İskenderiye’den aziz San Marco’nun (St. Mark the Evangelist) kemikleri kente getirilmiş, kentin koruyucu azizi unvanı verilmiş ve kanatlı at olarak tasvir edilmiştir. Bu tarihten 13.yy’a kadar kent hızla gelişmeye ve büyümeye başlar. Örneğin mezarı ve mezar taşı Ayasofya’da bulunan Dandolo liderliğinde Haçlı Ordusu Venedik’te toplanarak, İstanbul’u ele geçirmiştir. Aynı zamanda Venedikli Marco Polo da doğudan sözlerle tarif edilemez zenginliklerle dönmüştür. 13. yüzyılda Venedik Cumhuriyeti’nin nüfusu şimdikinin üç katıdır.
Venedik yönetimi, 1297 yılında Büyük Konsey Hükmü veya Serrata del Maggior Consiglio denilen yasayı çıkartan tüccar sınıfının elindedir. Daha sonraları Venedik, soylu sınıfının yönetimine geçer ve 1320’li yıllarındaki Venedik anayasası, Napolyon’un gelişine kadar bu şekilde soyluların belirlediği şekilde kalır.
Venedik Gerileme Dönemi
1416 yılında Venedikliler, Gelibolu’da Türkleri yenilgiye uğratır ve Kıbrıs dâhil birçok adaya hâkim olur. İtalya yarımadasında ise karada da birçok kenti Venedikliler ele geçirir. Ancak tarihi olaylar Venedik’in gerilemesine de sebep olmuştur. Venedik’te sanatsal dönem ile aynı zamana gelmesine rağmen, Türklerin 1453’te İstanbul’u fethi ve deniz ticaret yollarını değiştiren Amerika’nın keşfi, Venedik’in gerilemesine öncülük etmiştir.
15. yüzyılda Venedik su ürünlerinin çeşitliliği ile ünlüdür. Venedik’te ipekçilik, pamuklu ve yünlü dokuma, el işleri ve dantel yanı sıra gıda ve şeker endüstrisi, sanat ürünleri üretimi ve özellikle de tekne yapımcılığı hayli ilerlemiştir. Dünyanın en iyi camları burada üretiliyordu. Gutenberg’in matbaayı icadının ardından, Giovanni da Spira 1469’da, Venedik’te kurduğu matbaasında Gutenberg’i örnek alarak ilk kitabını basmıştır. 1480’e kadar 54 matbaada 4500 eser basılmış, Venedik kısa sürede Avrupa’nın en önemli matbaa merkezi olmuştur. Henüz İstanbul’a matbaanın ulaşmadığı dönemde Osmanlıca eserler buradaki matbaalarda basılıp gemilerle İstanbul’a gönderilmiştir.
İhtişam ve karnavallarla geçen 16.-18. yüzyıllardan sonra 1797 yılında Venedik Cumhuriyeti son bulur ve Napolyon bölgeyi ele geçirir. 1866 yılında ise Venedik yeni kurulmuş olan İtalya Krallığı’nın himayesi altına girer.
Venedik’e Ne Zaman Gidilir?
Venedik kentinin turizm mevsimi neredeyse tüm yıla yayılmıştır. Ancak en yoğun zamanı olan Nisan ile Ağustos ayı arasındaki zaman diliminde, otellerde yer bulmak bile zordur. Ancak en iyi Venedik tatili zamanı Paskalya’dan iki veya üç hafta öncesidir. Diğer tatil zamanları ise Venedik festivali ve Noel öncesi ile sonrasındaki iki veya üç haftalık zaman dilimidir. Önemli bir uyarı yapmakta fayda var; bölgede yağmurun yoğun olduğu zamanlarda giderseniz dikkat etmeniz gereken şey yağmur kaynaklı su baskınlarıdır. San Marco meydanında dizlerinize kadar suya batabileceğinizi bilerek gitmeniz ve yedek ayakkabı ve giysi taşımanız yerinde olacaktır.
Venedik Gezilecek Tarihi Yerler, Yapılar ve Anıtlar
Venedik kenti on bir bölümden oluşmaktadır. İlk üç bölümü adeta kentin merkezini içine alan Piazza San Marco ile kuzeyi ve batısıdır. Diğer bölümler ise Dorsoduro, San Polo ve Santa Croce, Cannaregio, Merkezi Castello, Doğu Castello, Canal Grande ile kuzeydeki ve güneydeki adalardır. Tüm bu bölgeleri gezmek en azından bir haftanızı alacağından yollardan olarak Venedik en önemli yerleri sizler için derledik.
Venedik kenti mimari ve önemli yapıları, tarihi yerleri ile enfes bir tatil kenti olduğunu söylemiştik. İtalya Venedik tatili gezi programı yapacaklar için aşağıdaki önemli yerler ve saraylara, bazilika ve kiliselere göz atmanız gerekecektir.
Büyük Kanal (Canal Grande veya Grand Canal)
Venedik’te trafik bildiğimiz asfalt ya da toprak cadde ya da sokaklardan değil su dolu kanallardan akar. Büyük kanal Venedik’in adeta ana caddesidir ve şehri doğu ve batı yönünde ortadan ikiye böler. Kanalın bir yanından diğerine geçmek için toplamda dört adet köprü vardır. Ayrıca düzenli aralıklara iki yaka arasında gondollar da işlemektedir. Büyük Kanal’ın uzunluğu 4 kilometre kadardır. Kanalın genişliği ise 30 ile 70 metre arasındadır ve derinliği hiçbir yerde 5 metreyi geçmemektedir.
Venedik Büyük Kanal üzerindeki köprüler: Calatrava köprüsü (2008), Scalzi köprüsüdür (1858-1860 yılları arasında yapılmış ve 1930 yılında yenisi ile değiştirilmiştir). Diğer köprüler ise Rialto köprüsü (1524) ve Accademia (1854) köprüsüdür. Büyük Kanal’ın hem sağında hem de solunda birçok saray bulunmaktadır. Bu saraylar Venedik’in müzelerini ve sanat eserlerini barındırmaktadır. Hemen hemen her döneme ait birçok sarayı tekne veya gondol turlarıyla görmek mümkündür.
San Marco Bazilikası ve Meydanı
Venedik tarihi yerler arasında ilk sırada olan ve 1000 metreye 500 metre ölçüleriyle San Marco ‘sestiere’si başlangıcından beri Venedik kentinin temeli ve ticaret merkezi olmuştur. Öyle ki San Marco (Aziz Mark) bazilikası ve Palazzo Ducale (Dükler Sarayı) burada yapılmıştır. Şehirdeki başka hiçbir meydana ‘Piazza’ ünvanı verilmemiş olup diğer meydanlara campi veya campiello (campielli) denilmektedir. Günümüzde San Marco Meydanı, Venedik kentinin en hareketli ve en pahalı meydanlarından biridir.
San Marco Bazilikası (bazı kaynaklarda Aziz Mark Bazilikası), San Marco meydanının köşesinde bulunmaktadır. Venedik kentinin her yanında üzerinde ‘Selametle, İncil yazarım Markus. Burada bedenin dinlenecektir’ ibaresi görülen işlenmiş bir kitap tutan Aziz Markus’un aslanı görülmektedir. İnanışa göre bu sözler Roma’ya dönüşünde kendisine görünen meleğin selamı olduğudur. Kentlerinin kutsandığına inanan Venedikliler meleğin kehanetini yerine getirmek isterler. Bundan dolayı Venedikli iki tüccar 828 yılında Aziz Markus’un naaşını İskenderiye’deki mezarından kaçırarak Venedik’e getirir. Naaşının bulunduğu mabedin inşaatı da 832 yılında Aziz Markus’a adanarak açılır. Günümüzde meydandaki bu bazilika 1063-1094 yılları arasındaki versiyonudur ve bezemelerinin yapımına ayrıca devam edilmiştir.
San Marco Bazilikası Dış Cephesi
Kilisenin dış yapısı mermer kaplı olup birçok harika bezemelerle süslüdür. Ana giriş üzerine Romanesk oymalar, su tarafındaki Tetrark olarak bilinen bir grup porfili figür 4.yy Mısır eseri olup düşüşe geçen Roma İmparatorluğu’nun yönetimini paylaşan Diokletian ile üç iktidar ortağını tasvir etmektedir. Ana cephedeki tek mozaik Aziz Markus’un naaşının gelişini tasvir etmektedir ve 1260’lı yıllardan kalmadır.
Quadriga Atları
Bununla birlikte ana giriş üzerinde Quadriga atları bulunmaktadır. Orijinal atlar bazilikanın içinde olup, dışarıdakiler çağdaş kopyalardır. Bu atlar İstanbul’dan, Ayasofya’nın karşısında bulunan Sultanahmet’teki At Meydanı olarak bilinen Hipodromdan getirilmişlerdir. Bu atlar Ayasofya’nın da yağmalandığı 1024 yılındaki IV. Haçlı seferi sırasında Venedik’e götürülmüşlerdir. İçerideki orijinal atların üzerindeki çizikler ve altın kaplama orijinaldir. Kaplamalar, güneş ışığını daha iyi almak ve yansıtmak için eklenmiştir.
San Marco Bazilikası İç Mekânı
Bazilika içinde narteks zemininin grift desenli taş işinin büyük bölümü 11 ve 12.yy’lara aittir. Kubbe ve kemerlerdeki mozaikler çoğunlukla 13.yy’a aittir. Tevrat’tan bazı sahneler detaylı olarak betimlenmiştir. 4000 metrekare kadar olan mozaikleri ve desenli mermerden inişli çıkışlı zeminiyle Avrupa’daki bazilikaların içinde en zengin içeriğe sahiptir. Aziz Markus kemikleri büyük sunağın altındaki lahitte bulunmaktadır.
Ayrıca San Marco’nun en değerli hazinesi Pala d’Oro’yu veya altın sunak paravanını burada görebilirsiniz. Bu paravan da yine Konstantinopolis’te 976 yılında yaptırılmıştır. 1105 yılında Bizanslı kuyumcularca büyütülmüş ve 1204 yılında Venedik’e kaçırılmıştır. Kilisenin güney tarafında ise Hazine kapısı bulunmaktadır ve görülmeye değerdir.
Ayrıca kilisenin içindeki Bakire Meryem, Aziz Markus ve Havarilerin betimlendiği 1394 yılında yapılan Haç panosu ve 10.yy. eseri olan Nicopeia Madonnası İkonu da en değerli görülmesi gereken sanat eserleridir. San Marco Bazilikası, Müzesi ve İstanbul’dan kaçırılan Quadriga atlarını görmek için ziyaretçi ve giriş bilgilerini aşağıdaki ilgili kaynaklar kısmında görebilirsiniz.
Ducale Sarayı (Palazzo Ducale veya Dükler Sarayı – Doçlar Sarayı)
Venedik gezilecek yerleri listesinde ikinci sıradaki Dükler Sarayı mimari olarak benzersiz bir yapıdır. Venedik Cumhuriyeti’nin başkanı için yapılan kale görünümlü saray 9.yy’da yapılmasına rağmen bugünkü biçimini 14.-15.yy’da almıştır. Tartışmasız yapıldığı dönemdeki Avrupa’nın en zarif sivil yapısı olan Dükler Sarayı, sanat eleştirmeni Ruskin’den ‘dünyanın merkezindeki yapı‘ ünvanını almıştır ve Venedik’in de ana binasıdır.
Geometrik desenli taş işçiliği ve kesintisiz kafes örgü duvarlarıyla dış cephesi ve İslamileştirilmiş Gotik olarak tabir edilen avluları ve klasik formlara dayandırılan iç mekânı ile Ducale Sarayı kesinlikle Venedik’te gezilecek tarihi yerler ve yapılar arasında hem siyasi hem de mimari olarak çok önemli bir konumdadır. Genel tabir ile ‘Venedik gotiği’ tarzı, yapıya hâkimdir. Yapının içinde başkana tahsis edilen konutlar, yönetim konseyleri odaları, zindanlar, mahkemeler, operalar gibi çok farklı niteliklere ev sahipliği yapan mimari detaylar bulunmaktadır.
Ducale Sarayı’nın ana girişi Porta della Carta, 1438 yılında başkan Francesco Foscari tarafından yaptırılmıştır. Venedik’teki en süslü gotik tarzı eserdir. Günümüzde müze olarak kullanılan yapı 1574 yılındaki bir yangında ciddi zarar görmüştür.
Dükler Sarayı Odaları
Dükler Sarayı veya Palazzo Ducale içinde birbirinden ilginç, farklı ve sanat eserleriyle dolu birçok oda vardır. Bunlar arasında Başkan’ın Konutları ve Ducale’nin en zengin odalarından biri olan Tintoretto ve Veronese’nin ünlü tablolarının bulunduğu Anticollegio odaları en başta gelir. Özellikle tavan resimleri Venedik ruhunu yansıtmaktadır. Sala del Senato, politika konuşulan odadır ve 16.yy. sanatçılarının eserlerini duvarlar ve tavanda taşımaktadır. Sorgu odası olan Sala della Bussola, Sala del Maggior Consiglio da görülmesi gereken diğer odalardandır. Bu odada sanatçı Tintoretto’nun 77 yaşında başladığı ancak oğlunun bitirdiği dev Paradiso tablosu bulunmaktadır.
Dükler Sarayı Zindanları
Yukarıdaki odaların ardından yol, ziyaretçiyi Hieronymus Bosch’in üç eserinin olduğu Magistrato alle Leggi’ye çıkartır. Ardından da 1600 yılında yapılmış ve geçit boyunca yürütülen tutsakların iç çekişlerinden dolayı Ponte dei Sospiri adı verilen (İç Çekişler Köprüsü) ile Prigioni (zindanlar)’ye götürmektedir. Oysa birçok kişinin yanlış bildiğinin aksine bu köprüden hafif suçlular geçirilir. Ağır suçlular ise Palazzo Ducale çatısı altındaki Piombi (Kurşunlar) ve Pozzi (Kuyular) isimli iki katlı yere atılırdı.
San Marco Çan Kulesi (Campanile)
Deniz feneri veya çan kulesi olarak yapıldığı değişik kaynaklarca belirtilen Campanile, 1515 yılına kadar bu amaçlar için sürekli olarak değiştirilmiştir. Kulede beş adet çan vardır ve hepsinin amacı da farklıdır. Örneğin en büyüğü olan ve Marangona denilen çan, zamanında iş gününün başlangıcını ve sonunu bildirmekteydi.
St. Mark Saat Kulesi (Torre Dell’Orologio)
Piazza San Marco’nun saat kulesidir. 1496-1506 yılları arasında inşa edilmiştir. Bazı kaynaklara göre saati yapanların, aynı saati başka yerde yapmasınlar diye gözleri oyulmuştur. Kulenin terasındaki saatin her iki yanında ‘Mağribiler’ diye anılan iki adam saate vurmaktadır. 2006 yılında son restorasyonunu geçirmiştir. Dükler Sarayı ile ilgili bilet bilgileri için aşağıdaki ilgili kaynaklar bölümünden linke göz atabilirsiniz.
Santa Maria del Giglio Kilisesi
9.yy’da kurulan kilisenin bugünkü hali 17.yy’da yapılan rekonstrüksiyon esaslarına göre bugünkü halini almıştır. Kilisenin adı Müjde sırasında Melek Gabriel tarafından sunulan olarak tasvir edilen çiçeğe atıfta bulunmaktadır. Kilise Barok sanatının en güzel örneklerinden biridir. Kilisenin içinde Venedikli usta ressamların birçok eseri bulunmaktadır.
Santa Stefano Kilisesi
San Marco’da bulunan büyük Roma Katolik kilisesidir. Venedik gezilecek yerleri arasında olan Santa Stefano Kilisesi, 13.yy’da yapılmış, 14.yy’da tekrar inşa edilmiştir. 15.yy’da ise Gotik tarzı kapılar ve gemi omurgasından yapılan çatısı yapılmıştır. Üç apsisli kilisenin içinde Veneziano’nun, Tintoretto’nun, Vivari’nin eserleri bulunmaktadır. Venedik Rönesans’ı tarzında yapılan resimler ziyaretçiyi büyülemektedir.
Santa Maria della Salute Bazilikası
1630 ve 1631 yıllarında Venedik’te 95.000 kişinin öldüğü bir veba salgını yaşanmıştır. Venedik senatosu, Venedik bu salgından kurtulursa Meryem Ana’ya adanacak bir kilise yapılmasına karar verir. Yapılacak kilisenin adı sağlık ve kurtuluş anlamında Santa Maria della Salute olacaktır.
100.000’i aşan ahşap kazık üzerinde duran kilisenin yapımı yaklaşık 50 yıl sürmüştür. 1681 yılında açılışı yapılmıştır. Bazilikanın biçimi Meryem Ana’ya ilişkin sembollerle doludur. Sekizgen plan ile sekizgen cephe sekiz köşeli Meryem yıldızına işaret etmektedir. Bazilikanın dev kubbesi Meryem’in tacını işaret ederken merkezi plan da Meryem’in rahmini sembolize etmektedir. Bazilika içinde çeşitli sanat eseri tablolar vardır. Venedik tarihi yerler ve yapılar arasında dini olarak önemli bir konumdadır.
Correr Müzesi ve Arkeoloji Müzesi
Correr müzesi ve Correr Arkeoloji müzesi, San Marco Meydanı içinde olan on bir müzeden biridir. Bina, Venedik kentine Napolyon’un egemen olduğu zamandan ve üvey oğlunun vali olduğu zamanlardan kalmadır. Zamanının en önemli siyasi otoritelerinin bazılarının ofislerini ve konutlarını barındırmıştır.
Bugün muhteşem Correr koleksiyonunu barındırmaktadır. Çeşitli sergilere de ev sahipliği yapan Correr müzesi enfes resimleri ile isminden bahsettirmektedir. İlk katta büyük boyutlu otoportresi ile Canova’nın Homerik kabartması ziyaretçiyi karşılar. Sonraki salonlarda Daedalus (Daidalos) ve İkarus ile sanatçının yaptığı diğer kil heykeller bulunmaktadır. Ayrıca Venedik tarihi ile ilgili koleksiyon da yine buradadır.
Aynı yerde bulunan Venedik Arkeoloji müzesi biraz daha mütevazidir. Buradaki müzenin ilgi çekici eserleri ise M.Ö.4.yy’dan kalma Athena büstü ve yaralı Gallik askerler üçlüsü (Helenistik orijinallerinin Roma kopyaları) ve Roma imparatorları falanjıdır.
Ayrıca heykel bölümünün ardından merdiven ile çıkılan Quadreria’da Jacopo de’Barbari’nin şaşırtıcı derece enfes olan kuşbakışı Venedik tablosu ve Bellini ailesinin değerli birçok eseri bulunmaktadır. Correr Müzesi ve Arkeoloji Müzesi bilet fiyatları için aşağıdaki ilgili kaynaklar bölümündeki linke göz atabilirsiniz.
Venedik Piazzetta
Piazzetta Bazilikası ile su kanalı arasındaki açık alana verilen isimdir. Venedik Meclisi üyelerinin toplandığı ve birbirleri hakkında entrikalar çevirdiği yer olarak bilinmektedir. Aynı zamanda halk önündeki infazlar da burada gerçekleştirilmiştir. Son infaz ise 1752 yılında kardeşini öldüren bir kişinin infazıdır.
Buradaki sütunların birinde kentin Bizans’a bağlı olduğu dönemde kentin koruyucusu olan Aziz Theodore’nin heykelinin çağdaş bir kopyası bulunmaktadır. Diğer bir sütun üzerinde ise kanatlı bir aslan, pençesinin altındaki bir İncil ile Aziz Markus’a dönüştürülmüş 3 tonluk bir bronz heykel bulunmaktadır.
Accademia Sanat Galerisi (Gallerie dell’Accademia)
Gallerie dell’Accademia, Venedik’te görülecek yerlerin başında gelmektedir. Bundan dolayı özellikle yaz mevsiminde girişte uzun kuyruklar oluşmaktadır. Venedik resim sanatının tüm ustalarının eserlerini burada görmekle birlikte, geniş bir tarih yelpazesinde sunulmuştur.
Toplamda 21 salonu bulunan Accademia Sanat Galerisi içerisinde ilk salonlarda Giovanni Bellini, Paolo Veneziano, Vittore Carpaccio’nun yapıtları bulunmaktadır. Buradaki en ürkütücü ve korkunç resim Carpaccio’nun ‘Ağrı Dağı’nın On Bin Din Şehidinin Çarmıha Gerilişi ve Yüceltilişi’ isimli ilginç eseridir. En sevimli eseri ise ‘Lavta çalan kanatsız melek ve İsa’nın Tapınağa Sunuluşu’dur.
6. ve 8. salonlarda Tintoretto, Titian ve Veronese tabloları bulunmaktadır. Devasa olan 10. salonda ise tüm duvar Paolo Veronese’nin ‘İsa Leviler’in Evinde’ isimli eserine ayrılmıştır. Bu tablonun özgün adı ise ‘Son Akşam Yemeği’dir.
20. Salonda Vivarini ve Bellini ailelerinin yaptığı ‘Çarmıh Rölikleri Mucizeleri’ konulu eserler bulunmaktadır. Bu eserler 1494 ile 1501 yılları arasındaki zaman diliminde birçok sanatçı tarafından yapılmıştır. Venedik Accademia Sanat Galerisi içerisinde daha birçok sanat eseri Venedik turistlerini beklemektedir. Aşağıdaki kaynak bölümünden bu büyük resim ve sanat galerisi bilet fiyatları için göz atabilirsiniz.
Venedik San Trovaso
San Trovaso, Venedik kenti içindeki en eski kiliselerden biridir. Zamanında Venedik kentini maddi ve manevi olarak ikiye bölmüştür ve 1100 yaşında vardır. Kilisenin ilk yapılışı 10.yy’dadır. Bir kez yıkılmış iki kez de yangında zarar görmüştür. Günümüzdeki hali ise 1584 ile 1567 tarihleri arasındaki halidir. Kilisenin içinde Tintoretto’nun yaptığı iki adet önemli tablo bulunmaktadır.
Frari Gotik Kilisesi (Santa Maria Gloriosa dei Frari)
Santa Maria Gloriosa dei Frari kilisesinin temeli 1250 yılında atılmış bitirilmesi 88 yıl sürmüştür. 1338 yılında tamamlandığında da tekrar yenisinin yapılmasına karar verilmiştir. Frari kilisesinin çan kulesi ise 1396 yılında bitirilmiştir ve San Marco Bazilikasından sonra kentteki en yüksek çan kulesidir.
Gotik tarzda yapılan kilisenin dış cephesinde fazla özellik yoktur. Ancak kilisenin içi tamamen farklı ve şaşırtıcıdır. Accademia ve Salute’den sonra Titian eserlerini görebileceğiniz yegâne kilise burasıdır. Özellikle ana sunak üzerindeki Meryem’in Göğe Yükselişi isimli tablo kompozisyon ve renk açısından Venedik sanatı alanında bir şaheserdir. Titian’ın diğer bir eseri, Madonna di Ca’Pesaro isimli tablosu da yine bu kilisededir. Kilisede ayrıca Viviari ve Bellini tabloları da bulunmaktadır.
Frari kilisesi ayrıca gömütleriyle de isminden bahsettirmektedir. Ana sunakta bulunan tablonun iki yanında 15.yy önemli insanlarının anıt mezarları görülmeye değer sanat eserleridir. Ayrıca sağ nef duvarı karşısında Titian anıtı bulunmaktadır. Titian’ın mezarı da buradadır. Kilisenin karşısında mermer bir piramit vardır. Bunu öğrencileri Titian’a duydukları saygıdan dolayı yapmışlardır ve anıtın adı Canova Anıt Mezarı’dır.
Ayrıca etrafa biraz göz attığınızda Venedik’teki en tuhaf anıtı görebilirsiniz. Bu başkan Giovanni Pesaro’nun, yırtık pantolonlu devasa Mağribiler ve çürümekte olan cesetler üzerinde yükselen mezarıdır.
San Zanipolo Kilisesi (Santi Giovanni ve Paolo Kilisesi)
Bu kilise Venedik konuşma dilinde Zanipolo olarak bilinmektedir. Venedik’teki en büyük kiliselerden biri olmasına rağmen bazilika statüsüne sahiptir. İtalyan Gotik mimari tarzını yansıtmaktadır. Tuğladan yapılan yapı 1430’lu yıllarda tamamlanarak açılmıştır. Roma’daki erken Hristiyan kilisesinin iki gizli şehidi olan John ve Paul’a adanmıştır.
Kilise, 1333 yılında yapılan bir başka kilise üzerine yapılmıştır. Kilise içinde 13 ünlü İtalyan sanatçının önemli eserleri bulunmaktadır. Burası Venedik tarihi yerler ve yapılar arasında kesinlikle görülmesi gerekli yerlerden biridir.
Venedik Tarihi Kenti Seyir Noktaları ve Diğer Gezilecek Yerleri
Campanile di San Marco (Aziz Mark’ın Çan Kulesi) Venedik’teki en iyi seyir noktalarının başında gelmektedir. Enfes bir Venedik panoraması sunmaktadır. Eğer Venedik şehrinin içine karışmak isterseniz Burano adası teknesine binmelisiniz. Ayrıca Riva degli Schiavoni’de yürümek de unutulmazlarınız arasına girecektir.
Bunlarla birlikte Venedik çevresinde daha az turistik bölgeler bulunmaktadır. Ancak kesinlikle buralara da uğramanız Venedik tarihi kenti ruhunu anlamanız açısından önemlidir. San Nicolo dei Mendicoli Kilisesi, Tolentili Kilisesi, Getto, Madoona dell’Orto kilisesi ve San Pitro buralardaki kiliselerden bazılarıdır.
Ayrıca Venedik tarihi kenti etrafında kesinlikle bir tekne turu yapılmalıdır. Bu gondollardan farklıdır. Tekne ile Venedik etrafında Torcello, Burano, Murano, San Zaccaria, Arsenale, La Guidecca tekne ile gidebileceğiniz ve keyif alabileceğiniz yerler veya Venedik etrafındaki adalardır.
Venedik Müzeleri ve Galerileri
Venedik Tarihi Kenti Ca’ d’Oro
Bir zamanlar Canal Grande (Büyük Kanal)’nin sıra dışı evi olan Ca’ d’Oro enfes olduğu kadar büyüleyici bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır.
Guggenheim Modern Sanat Galerisi
İtalyan Rönesans eserlerine kısa bir süre ara vermek için Guggenheim modern sanat galerisini gezebilirsiniz. Burası Accademia Sanat Galerisi kurulmadan önceki en büyük modern sanat koleksiyonudur ve hala gösterişli ve enfes eserler bulunmaktadır.
20.yy’ın başlarında Fütürist hareketin öncüleri, buraya yabani kedilerle maymunları saray bahçesindeki mora boyanmış tuhaf bitkilerin arasına salmak gibi ilginçliklere bayılan Marchesa Casati’nin verdiği partilere katılmak için gelmiştir. 1949 yılında saraya Peggy Guggenheim yerleşir ve burayı bir sanat merkezine dönüştürür. 1979 yılında öldükten sonra Guggenheim vakfı tarafından saray ve özel koleksiyonu daha da genişlemiştir.
Günümüzde de galeri, Venedik’in en özel, en etkileyici sanat eserlerini ve sanatçıları buluşturan bir çekim noktasıdır. Guggenheim sarayında ayrıca gezici özel koleksiyonlar da sergilenmektedir. Buraya da uğramak isterseniz bu özel modern sanat müzesinin resmi web sitesi aşağıda bulunmaktadır.
Ca’ Rezzonico
18.yy görsel ve uygulamalı sanat örnekleri ve farklı mobilya örnekleri yine burada gezilebilir.
Punta della Dogana
Venedik gezilecek yerleri arasındaki en yeni müzelerden olup eski gümrük binasıdır. Avrupa’nın en büyük çağdaş sanat sergisini bünyesinde barındırmaktadır. Büyük Kanal (Canal Grande)’ın ucunda bulunmaktadır. 2009 yılında François Pianult’un muazzam sanat koleksiyonunun sergi mekânına dönüştürülmüştür.
Venedik Tarihi Kenti Doğu Castello Park Alanları ve Bienal Alanı
Venedik’teki yeşil alanların en bol olduğu yerdir. Pek çok ülke buraya Bienal temsilcileri için kalıcı pavyonlar inşa etmişlerdir. Tasarım ve mimarinin saygın isimleri Avlar Aalto, Gerrit Thomas Rietveld ve Carlo Scarpa, burada eserlerini sergileyen eşsiz bir koloni oluşturmuşlardır.
Bu müzelerin dışında Venedik sarayları binlerce irili ufaklı müzeye ev sahipliği yapmaktadır. Yukarıdaki yerler ile birlikte Venedik Gettosu, Scuola Grande di San Rocco ve Rocco kilisesi, Libreria Sansoviniana, Zecca (Darphane) de diğer gezilecek yerler arasındadır.
Venedik Okulu
Öncelikle Venedik Okulu terimi 14.yy ile 17.yy arasında ayırt edici özelliği renk ve ışık kullanımı ağırlığına verilen geleneğine gönderme yapmaktadır. Venedik coğrafi konumu itibariyle Bizans ve Almanya ile sıkı ilişkiler içinde kalmıştır ve Balkanlar’da yayılmaya çalışmıştır. Bundan dolayı da Rönesans akımı Venedik’te ağırlığını gösterememiştir. Venedik Cumhuriyeti’ni oluşturan öğeler tüccarların, bankerlerin ve göç edenlerin toplandığı bir yer olduğu için soyutsal kavramlardan uzak durulmuş ve somut kavramlara yakınlık gösterilmiştir.
Bundan dolayı da Rönesans tarzı heykel ve mimarlıktan uzak durulmuştur. Ancak kendine has ışık, gölge ve tonlamaları öne çıkartan farklı bir resim anlayışı hâkim olmuştur. Kısaca biçimden ziyade renk ve ışık ön plana çıkmıştır. Bu anlamda modern resim anlayışının öncülüğünü yapmış Rembrandt, El Greco ve Velasques Rubens gibi sanatçıları etkilemiştir.
Örneğin bu dönemde Paolo Veneziano belirgin renkleri kullanarak Bizans ve Gotik unsurları harmanlamıştır. Gentile Bellini 1479 ile 1481 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet’in yanında resim yapmıştır. Hatta Bellini, Fatih Sultan Mehmet’in ünlü tablosunu yapan sanatçıdır.
Venedik Rönesans Sanatı ve Mimarisi
Venedik Rönesans heykel ve mimarisinden uzak dursa da kentte Rönesans tarzı birçok yapı ve eser mevcuttur. Ancak pek tabi ki diğer Rönesans’ın içine aldığı kentler kadar yoğun değildir. Aşağıdaki mimari yapılar Venedik kentinin etkilendiği Rönesans akımına örnek teşkil etmektedir.
San Saccaria Kilisesi ve Giovanni Bellini tarafından yapılan büyük ve zengin bezemeli sunağı, 16.yy’da Jacobo Sansovino tarafından yapılan şehir kitaplığı ve darphane olarak kullanılan Libreria Sansoviniana ve Zecca da Rönesans mimarisine örnek gösterilmektedir. Bunların yanında ilk Rönesans yapılarından San Michele in Isola, San Sebastiano ve San Giorgio Maggiore de Venedik içinde gezilecek Rönesans mimarilerindendir ve içlerinde Rönesans Venedik tarzı resimler sergilenmektedir.
Venedik Hakkında Genel Bilgiler
Venedik ve Gondol
Gondol Venedik kentinin kuruluşundan beri kullanılmaktadır. İlk gondollar şimdikinden çok farklıdır. Şu an kullanılan kanoya benzer şekilli gondollar 19. yüzyılda Tramontin tarafından tasarlanmıştır. 11 metre uzunluğunda 1.5 metre genişliğinde olan gondolun kanallarda manevra yapabilmesi için sol tarafı sağ tarafından 24 cm daha uzundur. Gondolcu sol tarafta ayakta durarak kürek çeker. Küreği tutan forcola gondolun neredeyse omurgasını oluşturan ağır bir ahşap kütüktür. Gondolun içinde 19. yüzyılda seyahat edenin mahremiyetini sağlayan bir kabin bulunurdu. Ayrıca bu kabin Venedik jaluzisi ile gizlenirdi.
Gondol, içinde meşe, maun, ceviz, kiraz, köknar, limon, karaçam ve karaağaç bulunan 8 farklı ağaçtan el ile üretilmiş 280 adet parçadan oluşmaktadır. İki ay süren yapım sonucu bir gondolun güncel fiyatı 40.000 Euro’yu bulmaktadır.
Gondolun önünde bulunan metal dişleri andıran süslere dolfin denilmektedir. Bu gondolcunun dengesini korumaya yarar. Ferroda bulunan 6 diş Venedik’in 6 bölgesini (sestieri) temsil eder. Ferronun üstündeki yuvarlak bitiş doç şapkasına, aradaki çizgi ise Rialto Köprüsü’ne atıf yapar.
16. yüzyılda Venedik’te 10.000’i aşkın gondol vardır. Günümüzde ise sadece 400 civarı gondol sadece turistik amaçlarla hizmet vermektedir. Gondola binerek Venedik’i gezmenin ücreti 100 Euro’dur. Bir gondolcu senede 100.000 Euro’nun üzerinde kazanmaktadır.
Venedik Kenti Ulaşım
Eğer Venedik’i çok yoğun gezmeyi planlıyorsanız aklınızda tutmanız gereken tek şey var. Venedik içindeki tarihi yerler yürüyerek gezilmelidir. Önerimiz belli rotaları canaletto’larda ve kanallarda hızlı ulaşımı sağlayan feribotlarla yapmanızdır. Aksi takdirde otelinize ayaklarınıza kara sular inmiş şekilde dönmeniz işten değil!
Eğer yoğun gezmeyi planlıyorsanız Venice Card alabilirsiniz. Bu kart 30 yaş altına ciddi indirimler sağlamaktadır. 3 veya 7 günlük kullanımı olan ve iki türü bulunan bir ulaşım kartıdır.
Sadece Transport türü olan kartın 3 günlük olanı 48 Euro, 7 günlük olanı 68 Euro’dur. ACTV araçlarında sınırsız kullanım, bazı sergilere indirim ve kent merkezindeki WC’lere ücretsiz giriş hakkı vardır. Transport&Culture olan kart türü ise 3 günlük 73 Euro, 7 günlük ise 96 Euro’dur. Bir önceki kart türünün sağladığı olanakların yanında birçok müzeye ücretsiz giriş hakkı bulunmaktadır.
Bu kartla birlikte 14-29 yaş aralığı için Rolling Venice Card isimli bir kart daha vardır. Bu kartta da birçok yerde, konaklamada ve müzelerde indirim mevcut olup 72 saatlik ulaşım serbesttir. Fiyatı ise 4 Euro’dur.
Venedik Camı
1291 yılında yangın tehlikesi yüzünden cam fırınları şehrin merkezinden Murano bölgesine alınmıştır. O zamandan beri meslek sırlarının ada dışına çıkmaması için gerekli olan her türlü önlem alınmıştır. 17.yy’da Venedik Muranolu cam ustaları hareket özgürlüğü kazanmıştır. Ancak adayı terk eden cam ustaları hain ilan edilmiştir. Hatta birkaçının peşine bile düşülmüştür.
Venedik cam ustaları 14.yy’dan itibaren gözlük camı üretmeye başlamışlar tüm Avrupa’ya gözlük camı ithal etmişlerdir. 17.yy başlarında ise renkli kristal yapımında çok başarılı olmuşlardır. O yıllarda o kadar otantik taş piyasaya sürülmüştür ki camdan sahte değerli taş üretimini yasaklayan kararname bile çıkarılmıştır. Bugün 250 cam şirketinden çoğu yabancıların eline geçmiş pek az bir kısmı Venediklilerin elinde kalmıştır.
Venedik Karnavalı ve Etkinlikleri
Venedik 24 saat yaşayan hüzünlü kentlerden biridir. Ancak Venedik’te yıl içinde birçok etkinlik ve festival yapılmaktadır. Venedik Karnavalı ise tüm dünya tarafından bilinen bir festivalidir. Hatta birçok turist bu festivale katılmak için karnaval zamanı Venedik’e gitmektedir. Eğer siz de Venedik Karnavalı zamanı buraya gitmek isterseniz aylar öncesinden rezervasyonlarınızı yapmalısınız. Önceden hazırlanmazsanız, karnaval zamanı şehrin nüfusunun birkaç kat artması ile ortada kalabilirsiniz.
1268’den itibaren kutlanan Venedik Karnavalının temeli Pagan kültüründe baharı ve ekinleri karşılamaya dayanmaktadır. 18.yüzyıla kadar iki aya varan uzunluklarda kutlanan karnavalın en önemli unsuru kullanılan kostüm ve maskelerdi. 18.yüzyılda Karnavalın ilk günü San Marco meydanında yapılan balolar ünlü Cafe Quadri’nin duvarlarında resmedilmiştir. 18.yüzyılda yasaklanan karnaval, 1979′da tekrar canlandırılmıştır. 1646 yılında John Evelyn, karnaval için ‘çılgınlığı ve deliliği görmek için tüm dünya Venedik’teydi’ demiştir. Günümüzdeki Venedik festivali de bundan farklı değildir.
Paskalya Perhizi’nin yeme içme yasağından önce yapılan toplumsal bir parti olarak ortaya çıkan Venedik karnavalı 10 gün sürer. Büyük Perhiz’in arife günü zenginler için maskeli balo, halk için de dans ile son bulur ve insanlar gün boyunca Piazza’da kostümleriyle geçit yaparlar. Her sene kapsamlı etkinlikleri içeren karnaval zamanı anakaradan gelen geçit, şehrin kalabalığından zaman zaman kapatılır. İlk kutlandığı zamanlarda sosyal sınıf ayrımını ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan maskeler, şimdi de Venedik Karnavalının vazgeçilmezidir. En revaçta olan kostümler, Komedyen (Commedie del’Arte), Soytarı (Arlecchino), Sotarının sevgilisi (Colombina), Veba Doktoru (Medico della Peste) ve tabii ki Gözde yani Kortezan (Cortigiana)dır.
Venedik Tarihi Kenti ve Kortezanlar
15.yüzyıl sonunda Venedik’e yerleşen yabancıların bir nevi casusluğunu yapan kortezanlar, saray düzeyinde iyi eğitimli, kültür, sanat ve politikadan anlayan, şık ve bakımlı kadınlardı. Kortezanlık çok itibarlı bir meslek olduğu için, kortezanlar Venedik’te el üstünde tutulan bir kesim olmuştur. Öyle ki 16.yüzyıl başında şehirde yaşayan kortezanların sayısı diğer kadınların dört katıydı.
Hakkında sayfalarca da yazsak bitiremeyeceğimiz ve tam olarak anlatamayacağımız bu nadide şehri kendi gözlerinizle görmeniz için umarız bir nebze merak uyandırabilmişizdir.
Ayrıca ilgili Kaynaklar:
Venedik görselleri ve fotoğraf albümü
San Marco Bazilikası ziyaret saatleri ve giriş ücreti
Dükler sarayı ziyaret saatleri ve giriş ücretleri
Correr müzesi bilet ücretleri ve ziyaret saatleri
Guggengeim müzesi bilgileri