Germiyanoğulları Beyliğinin Germany İle İlişkisi; Germiyanoğulları (veya Germiyanoğulları Beyliği) alternatif tarihi hakkında günümüze kadar ulaşabilmiş çok az kaynak vardır veya hiç yok gibidir. Oysa Germiyanoğulları ile ilgili tarihçeye Anadolu tarihi hakkındaki makalelerden, Kütahya’daki tarihi eserlerden ulaşabiliriz. Zaten M.S. 1400’lü yılların ortasında da Osmanlılara (Osmanoğulları beyliği veya Osmanoğulları) katılarak tarihten çoğunlukla kendisini sildirmeyi başarmıştır. Oysa günümüze kadar, Germiyanoğulları Beyliği’nin Germany ile ilişkisini kimse sorgulamamıştır.
Bugünkü tarihsel içeriğimiz işte tam da bu konuyla ilgilidir. Germiyanoğulları kimdir, neden Germiyanoğulları denilmiştir, Germany (Deutschland veya Almanya) ile ilişkisi nedir?
Öncelikle Germiyanoğullarının nereden geldiklerini alternatif tarihi inceleyerek bulalım. İlk olarak Anadolu’nun siyasi ve sosyal sahnesinde Kütahya ve civarında boy gösteren Germiyanoğulları aslında Malatya civarından Gıyaseddin Siyavuş ayaklanmasından sonra (ayaklanmanın bastırılmasına yardım ettikleri için) buraya getirildiği bazı kaynaklarca belirtilmektedir. Okuyucuları, tarihin labirentinde sıkmak istemediğimizden bu tür yerleşim bilgilerini mümkün olduğunda kısa geçmeye çalışacağız.
Malatya ve Germiyanoğulları
Bu nedenle, Malatya civarında 1200’lü yılların başında ‘malat’ı keşfeden ve ‘malat’ toplamaya başlayan Germiyanoğulları kısa sürede isimlerini duyurmaya başlamışlardır. Soy olarak bu beylik aslında üç kişiden meydana gelmektedir. Bunlar sırasıyla Ger Bey (aslında Gergin bey de denilmektedir), Mi Bey (zamanında Pi sayısını bulduğu iddia edilse de böyle bir bilgi mevcut değildir) ve Yan Bey (savaş nedeniyle ayağındaki aksaklıktan dolayı yan yan yürümesinden dolayı Aksak Bey de denilmektedir ve Türk musiki usul sistemindeki aksak usulünün bununla bir ilgisi yoktur).
Gıyaseddin Siyavuş ayaklanmasının bastırılması neticesinde ödül olarak Anadolu Selçukluları tarafından Kütahya ve çevresine yerleştirilen Germiyanoğulları kısa zaman içinde topladıkları ‘malat’ları satmaya ve ticaret hacmini büyütmeye başlamışlardır. Beylik içindeki ticaret işleriyle Ger Bey uğraştığından dolayı, zaman zaman çevredeki diğer beyliklerle savaş çıkmaktadır. Civardaki beyliklerle ticaret konusunda çıkan alacak verecek anlaşmazlıklarına özellikle Mi Bey müdahale etmekte ve satılan ‘malat’ neticesinde alınan paraya, Pi sayısı ile müdahale etmekte ve kasa hesabını tutturması sebebiyle sorunu çözüme kavuşturduğu bilinmektedir. Yan bey ise, beyliğin bu en parlak zamanlarında Denizli’deki sahilde (o zamanlar bir sahili olduğu için adı eskiden beri Denizli’dir) ömrünün son günlerini geçirmektedir. Ölmeden önce yazdığı ‘Risale-i Bahr’ ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır.
Germiyanoğulları Beyliği’nin Yükselişi
Germiyanoğulları Beyliği’nin yükselişini, beyliğin kuzeydeki komşusu Osmanoğulları yakından takip etmektedir. İlk malat ticaretinden itibaren, malatın önemini anlayan Osmanoğulları, Germiyanoğulları’ndan devamlı suretle malat almakta ve Bilecik Ovası’nda bunları gizlice ekmektedir. Dönemin ziraatçilerinin (botolog) bilmediği bir önemli nokta ise malatın sadece Malatya ve Bilecik Ovası’nda yetiştiğidir. Diğer yandan Sekçuklu hükümdarının Eskişehir ilini Osmanoğullarına vermesi bu iki beylik arasındaki gergin olan ilişkiyi kopma noktasına getirmiştir.
14.yy’ın başlarında çeşitli sebeplerle bu iki beylik arasında savaş çıkmış ve Germiyanoğulları beyliğini mağlup eden Osmanoğulları, alanlarını genişletmiştir. Bu savaş neticesinde Yan Bey’in elindeki malatlarla Malta adasına kaçtığı söylentisi bir başka alternatiftir.
İşte Germiyanoğulları’nın Germany ile bağlantısı aslında tam da bu noktada başlamaktadır. Savaştan kurtulan Germiyanoğulları Beyliği gazileri, Eskişehir ile Bilecik sınırından Sinop limanına çıkmışlar ve civardaki balıkçıların yardımıyla buldukları tekneler ile kuzeye Kırım’a gitmişlerdir. Başlarda 200 kişi oldukları tahmin edilen bu grup Kırım’ın Yalta adı verilen kentinde kalmış ve malta eriği yetiştiriciliği yapmaya karar vermişlerdir. Ancak toprağın elverişsizliğinden dolayı biraz daha kuzeye gitmişler ve Ukrayna’da bir süre göçebe hayatı yaşamışlardır. Tahmini olarak 7 yıl kadar sonra Ukrayna’da kalan gruptan ayrılmalar olmuştur. Bir kısım Germiyan burada kalıp hayatın nimetlerinden faydalanmak istemiş, diğer kısım ise görücü usulü ile evlendikleri Ukraynalılarla yollarına devam etmek istemiştir.
Germiyanoğulları Avrupa İçlerinde
Ukrayna çıkışında otağlarını kuran Germiyanlar için önlerinde aşılması zor bir soru vardır artık. Ya kuzeyden Belarus ve Polonya üzerinden gidecekler ya da iki ülke yerine Moldova, Macaristan, Slovenya, Çek Cumhuriyeti’nden geçmek zorunda kalacaklardır. AB vizesi (Schengen vizesi) sorunlarından dolayı kuzeyden iki ülke geçerek yollarına devam etme çözümünü bulan yaşlı Germiyanların gözünden kaçan bir nokta ise ileride çok daha büyük problemlere sebebiyet verecektir ama henüz bunları kimse bilmemektedir.
İşte o nokta ‘eşeyli üreme’dir. Özellikle Ukrayna’da eşeyli üremeyi yakından öğrenen Germiyanların birkaç ay sonra karşısına dikilecek bazı problemlerden henüz haberleri yoktur. Yollarına devam eden grup Belarus ve Polonya’nın yüksek dağlık bölgelerinden geçerken zorlanmış ve bitkin düşmüştür. Üstüne üstlük gruptaki Ukraynalı kadınlar hamile kalmış ve eşeyli üreme sonucunda bir çok sarı saçlı, renkli gözlü bebek dünyaya gelmiştir. Bir sonraki kış mevsimini göçebe olarak yollarda geçirmek istemeyen yaşlıların önlerindeki sorun, eşeyli üreme sonucunda doğan bebekler ve zorlu yolculuklarıdır.
Germiyan Bebeklerin İhtiyaçları
Özellikle artan bebek ihtiyaçları Germiyanları, Avrupa’nın kuzey doğusuna kadar götürmüştür. Çünkü bebeklerin süt, çikolata vb. gibi ihtiyaçları artmaktadır. Geçtikleri yerlerdeki köylülere, iyi sütün kaynağını sormuşlar ve “Hollanda da olabilir, daha beride de olabilir” cevabını almışlardır. Aslında yollarına devam etmek isteyen grubu engelleyen tek şey, sözlü kaynaklara göre daha önceden Kavimler Göçü ile yöreye gelen Türklerdir. Söylentiye göre pazarda alışveriş yapmaya çıkan bir Germiyan, esnaftan birisinin Türkçe konuştuğunu duymuş ve yanına giderek nerden geldiğini sormuştur. Aldığı cevap Kavimler Göçü ile geldiği ve sütünün süt, çikolatasının çikolata olduğu bu yerde kaldığıdır. Bunun üzerine Germiyan topluluğa dönerek durumu anlatmış ve Germiyanlar artık bu yöreyi (Cermanya) vatan bilmişlerdir.
Aslında konu bununla bitmiyor. Çünkü oradaki toprakları vatan bilen Germiyanlara Türkler yardımda bulunmuştur. Zaman içinde Fransa, İtalya gibi yerlerin farkına varıp oralara göç eden Türklerin yerlerini dolduran Germiyanlar gün geçtikçe ülkede etnik olarak güçlenmeye başlamıştır.
İlk başlarda ufak bir devlet oluşturan Germiyanlar, siyasette ve ekonomide aktif rol aldıkları bu ülkeye Germany demişlerdir. Fakat komşu ülkeler Germany devletini tanımamaktadır. Bunun üzerine ata zanaatkarlığı olan malatı tekrar toprağa ekmeye çalışmışlar ve ürün alınca da bunu çeşitli simya teknikleriyle ‘malt’a çevirmeyi başarmışlardır. Malt neticesinde haladır dünyanın hatırı sayılı biralarını yapan Germiyanlar, biranın gücüyle çevre ülkeler tarafından tanınmıştır.
Tüm bunların neticesinde dünyanın siyasi tarihinde söz sahibi olan Germany ülkesi hala Avrupa’da ayakta durmaktadır.
Tarih biliminin yazmadığı Germany ile Germiyanoğulları arasındaki bağlantı, o zamanlarda yazılı tarihin olmaması sebebiyle gün geçtikçe unutulmuş, ancak yollardan ekibinin titiz çalışması sebebiyle tekrar gün yüzüne çıkartılmıştır.
İşte Germiyanoğulları Beyliği’nin Germany ile ilişkisi bu şekildedir.
Not: Konuda adı geçen yerler, kişiler ve olaylar gerçek midir değil midir siz karar verin.
Diğer Alternatif Blog yazılarımız için burayı tıklayabilirsiniz.
Ayrıca gezi yazılarımız için ana sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.