Arzu Özsavaşçı;
-kendini bildi bileli gezmeyi ve anları biriktirmeyi sever-
İlk yolculuğumu doğduktan bir saat sonra, Ankara’ya doğru bir ayakkabı kutusu içinde teyzemin kucağında yapmışım. O gün bu gündür bir yere gidilecek mi uzak ya da yakın, kalbim ağzımda, valizim ve fotoğraf makinem kapı arkasındadır.
Mimarım. Mimarlık tarihçisiyim. İnsanın rahat olduğu, birey olduğu, özgür olduğu ve kendini aşıp başka dünyaları ve boyutları deneyimlediği mekanları ve yerleri araştırmaktan, keşfetmekten, ziyaret etmekten, yaşamaktan ve eğer imkan varsa tasarlamaktan ve yapmaktan heyecan duyuyorum. O mekan ve yerler bana tüm o sesler, kokular, hisler ve anıları getiriyor, içime işliyor ve benimle birlikte yaşamaya devam ediyor… Rüyalarımda çok defa hiç görmediğim coğrafyalarda haritadan yön bulduğumu hatırlarım, puslu sokaklarda o evi çok aramışımdır, o treni çok kaçırmış, fotoğraf makinemi bir otel odasında günler aylar önce koyduğum köşede çok bulmuşumdur… Gerçekte de aynıdır, bilmediğim bir lisanda, tabii yine nasıl yaptığımı bilmeden çok güzel yol tarif ederim, çok güzel kaybolurum ve hiç bilmediğim yerlerde yolumu çok güzel bulurum…
Dandik makinelerle bile güzel kareler yakalamayı, dayımın bana 10 yaşımdayken verdiği FED marka fotoğraf makinesine borçluyum. Sonrasında birçok fotoğraf makinem oldu ama o küçük, narin makinenin yerini hiçbiri tutamadı… Kendisi son geçirdiği operasyon sonrasında emekli oldu, şu an köşesinde dinleniyor, tek derdi ise artık negatif film ve Dia Pozitif’in modasının geçmesi… Arada tozunu alıyorum ki gücenmesin küsmesin…
Anları Biriktiririm…
İflah olmaz bir biriktiriciyim… Ama en çok anları biriktirmeyi, uzun uzun özenip istiflemeyi, bakıp tekrar o anları yaşamayı, sevdiklerimle o anları yaşamayı ve paylaşmayı severim… Ne vasıtayla olursa olsun yolda olmanın dinamizmini, büyüsünü ve dönüştürme hissini hiçbir şeye değişmem, hele ki o yola sevdiğim insanlarla çıktıysam, ya da sonunda sevdiğim insanlara dönüyorsam…
” -Otostop ile 24000 km hangi destinasyonlardı, merak ettim?
-Bir tek Kars ve Iğdır kalmıştı gidemediğim, o da tesadüftür bir araba geçmedi oradan… “
Yalçın’la tanışmamız böyle oldu. İkimizde yollarda kendimizi tanımışız, yolda olmanın keyfine varmışız, tanıştığımız günden beri çok yola çıktık birlikte. Çok gezdik, çok fotoğraf çektik… Birbirimizin bakış açısına, üslubuna, kişiliğine saygı duyarak ama birlikte yürüdük, gün geldi yolda güzel haberler aldık kutlama yaptık, gün geldi birbirimizi eczanelere hastanelere taşıdık… Sonunda böyle bir site oluşacağı en başından belliymiş sanki, yeni yollar planlarken bu enerjiyi yaymak istedik… Aslında maksat yollarda biriktirilenlerin arşivde ya da bir kenarda kaybolmaması… Oldukça amatör bir bakış açısıyla sade bir formatta toparlanarak paylaşılması… Bir nevi terapi, akıl sağlığını korumak adına…
Ey izleyici! Bu seyrüsefere seni de katabilirsek ve sana ilham verebilirsek ne mutlu bize :).