Mevlana müzesi hakkında tüm bilgiler aşağıda görüleceği üzere üç ana başlık altında toplanmıştır. Dünya insanlık ve tasavvuf tarihinde hümanizm felsefesine farklı bir bakış açısı getiren Mevlana, 800 yıla yakın bir zamandır hoşgörü anlayışı ve bunu yansıtan hayatı ile dünyaca tanınan düşünürlerden biridir. Horasan’da doğan ve genç yaşında yolculuk yapmak durumunda kalan M. Celaleddin Rumi, en son Konya’ya yerleşmiş ve tasavvuf öğretisini yaymaya başlamıştır.
Tasavvuf ve dinî konularda hayatımıza Sema, Mevlevi gibi tanımları sokan Mevlana, Anadolu Selçuklu zamanında Anadolu topraklarında yaşamış, Anadolu’nun kendine has kültür mozaiğini oluşturan unsurlar ile İslam dini arasındaki birleşme ve kaynaşmaya mâl olmuş bir maneviyat insanıdır. İslam’ın ve insanın mistik yüzünü ‘ben aşkın aşığıyım’ diyerek anlatmaya çalışan Mevlana’yı UNESCO, 1973 ve 2007 yıllarını ‘Mevlana Yılı’ yaparak onurlandırmıştır.
Mevlana ölümü sonrasında babasının yanına gömülmüş ve mezarının üzerine, gelen ziyaretçileri ağırlamak için bir türbe yapılmaya başlanmıştır. Bugün Konya’nın merkezi Alaeddin Tepesi’ne çok yakın bir mesafede olan türbeye Karamanoğulları zamanında birçok eklemeler yapılarak, türbe bir dergâha dönüştürülmüştür. Osmanlı zamanında ise dergâhın çevresine yeni yapılar yapılarak dergâh daha da büyük bir kompleks haline getirilmiştir. Mevlana müzesi veya türbesi ile dergâhı hakkında tüm bilgiler; ‘Mevlana’nın hayatı ve Mesnevilik’, ‘Mevlana’nın efsaneleri ve bilinmeyenleri’ ile ‘Mevlana Türbesi, Dergâhı ve Müzesi Tarihçesi’ olarak üç ana konuda toplanmıştır.
Mevlana müzesi hakkında bilgiler konusunun ilk başlığı Mevlana’nın hayatı. M. Celaleddin Rumi (Jalal ad-Din Muhammad Balkhi) 30 Eylül 1207 tarihinde Horasan bölgesinde Belh isimli bir yerleşim yerinde doğmuştur (Horasan, güneşin doğduğu yer, güneş ülkesi anlamına gelmektedir ve Belh isimli şehir günümüzde Afganistan sınırları içindedir). 1200’lü yılların başında Horasan bölgesine hâkim olan Harzemşahlar (veya Harezmşahlar) hükümdarı ile Mevlana’nın babası Muhammed Bahaeddin Veled (âlimlerin sultanı olarak Horasan’da tanınmıştır) arasındaki bir iktidar çekişmesinden dolayı Bahaeddin Veled bölgeden ayrılmaya karar vermiştir… (devamı için)
Mevlana yaşamış olduğu dönemde (1207-1273) Anadolu’da iki önemli insanla dönemdaştır. Bunlardan ilki Hacı Bektaş-ı Veli (1209-1271), diğeri de Nasrettin Hoca (1208-1284 – bazı kaynaklara göre 1261)’dır. Dolayısıyla Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan bu üç insan Anadolu coğrafyasında oluşmakta olan kültür kompozisyonu açısından son derece önemlidir. Tarihte önemli kişilere, birçok coğrafyada olduğu gibi Anadolu’da da çeşitli yakıştırmalar yapılmış ve onların adına efsaneler, mucizeler dilden dile yayılarak günümüze kadar gelmiştir. Bunların bir kısmı çeşitli kaynaklarla doğrulanmış gibi görünse de, bazıları yanlış bilinen gerçekler ve sadece söylencedir. Bu yazı Mevlana’nın hakkında çeşitli efsane, söylenti ve kaynağı kesin olmayan bilgileri incelemektedir. (Devamı için)
Tanrı sevgisini insanda gören Mevlana Celaleddin Rumi, Selçukluların, Karamanoğulların ve Osmanlıların adeta üzerinde titrediği bir düşün adamı olup bugün tüm dünyada eserleri çeşitli dillere çevrilmekle birlikte özellikle iki büyük eseri müzede bulunmaktadır. Bunlar Mesnevi ile Divan-ı Kebir’dir. 23 Şubat 1231 yılında Mevlana’nn babası Bahaeddin Veled, vefat ederek dönemin Anadolu Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesi olarak kullanılan ve yaşadığı dönemde kendisine hediye edilen bahçeye (Konya Kalesi’nin güney tarafındaki At Pazarı kapısının dışında ufak bir tepe) gömülür… (Devamı için)
Ayrıca İlgili Linkler:
Konya Mevlana’nın Dergahı – Dr. Naci Bakır
Bir Selçuklu Şaheseri Mevlana’nın Ahşap Sandukası – Mehmet Önder