Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası (şifahanesi veya hastanesi) özellikleri ve yapıldığı dönem bilgileri bakımından Anadolu topraklarında inşa edilmiş Türk-İslam mimarisinin en özel örneğidir. Eşsiz yapı sanatı, kütle ve iç mekân biçimlenmesi, taş elemanlardaki bezemeleri ve bu bezemelerde yer alan gerek geometrik gerekse Türklerin Orta Asya’dan itibaren hayatlarında önemli yer tutan çeşitli motifler sebebiyle Anadolu mimarlık mirası içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Tarih boyunca Türk-İslam mimarisi ve sanatının baş eserlerinden biri olan ve kendinden sonraki birçok yapıya ilham veren Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 1985 yılında 358 sıra numarası ile İstanbul ve Kapadokya ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne Türkiye’den giren ilk üç alandan biridir.
Sivas’ın Divriği ilçesinin doğu tarafında bulunan Ulu Cami ve Darüşşifa’yı içeren yapı bütünü, yine ilçenin doğusunda bulunan ve aralıklarla restorasyon ve onarım işlemi devam eden ve Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yine aynı beylik olan Mengücekliler veya Mengüçlü Beyliği tarafından yapılan Divriği kalesinin (Mengücek kalesi) 500 metre kadar aşağısındadır.
Yapılan tarihi ve arkeolojik çalışmalar sonucunda günümüzde Sivas Divriği’nin ve etrafının ilk yerleşiminin Hitit dönemine kadar gittiği bilinmektedir ve bu anlamda Divriği ilçesi, ayrıca önemli bir yer tutmaktadır. Eğer araba ile İç Anadolu veya Orta Anadolu turu planlayacak olursanız bir mimari anıt olarak tarihe geçen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nı kesinlikle İç Anadolu gezilecek yerler listenize almanız gerekmektedir. Öyle ki Evliya Çelebi bile Divriği Ulu Cami hakkında “methine diller kısır, kalem kırıktır” demiştir.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası fotoğrafları için lütfen tıklayın
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti 2024
Sivas ilinde bulunan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 7 Mayıs 2024 tarihinde ibadete ve ziyarete açılmıştır. Restorasyon sebebi ile üzerinde bulunan çelik kafes de kaldırılmıştır. Divriği Ulu Cami ziyaret saatleri kaymakamlıkça belirlenmiş olup her gün 11:00 – 18:00 arası ziyaret ve ibadet edilebilir. Giriş ise ücretsizdir.
Divriği, Sivas ilinin ilçelerinden biridir ve herhangi bir Orta Anadolu turunda oldukça sapa kaldığı için görülecek yerlerin dışında kalabilmektedir. Bu nedenle rotayı uzatarak Divriği’ye gelmek gerekmektedir. İlçede bu anlamda turizmin bu yapı özelinde daha özenle ele alınması gerektiği bizim ziyaretimizde tespit ettiğimiz konuların başında gelmiştir.
Divriği Ulu Cami’yi görmek için herhangi bir ücret ödemenize gerek yoktur. Sadece Çarşamba günleri onarım ve yenileme çalışmaları yapılmakta olup, yapının etrafındaki yürüme platformundan, yapıya yaklaşmadan ünlü taş bezemelerinin yer aldığı muhteşem kapıları görebilirsiniz. Günün her saati açık olan Ulu Cami’ye akşam gitmek isterseniz ışıklandırmanın olmadığı zamanlara gelebilirsiniz. Bu durumu göz önünde bulundurarak gündüz gezmenizi tavsiye etmekteyiz. Ayrıca Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası giriş ücreti bulunmamaktadır, eğer sizi gezdiren rehberiniz böyle bir taleple gelirse sakın inanmayın. Diliyoruz ki çalışmalar en yakın zamanda bitsin, şanına yakışır bir düzenlemeyle yeniden giriş ücreti de ödeyerek içini doya doya tekrar gezelim.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Efsaneleri ve Namaz Kılan Gölge Oyunları
Öncelikle belirtelim ki, Divriği Ulu Cami’ye gitmek istediğinizde kesinlikle internetten bilgi alacaksınız ve oraya gittiğinizde de sizlere tarih konusunda bilgili rehberler (!?) yaklaşacak ve yapının kapılarının üzerindeki taş bezemelerin günün belirli saatlerinde namaz kılmış insan siluetleri oluşturacaklarını söyleyeceklerdir. Aynı şekilde birçok internet sitesinde de buna benzer şeyler okuyacaksınız. Ancak böyle bir şey yoktur. Bu tamamen bir göz yanılması olmakla birlikte gerçek değildir. Lütfen Türkiye’nin en özel anıt yapıları içinde yer alan Divriği Ulu Cami’yi gezerken bu tür istismarcılara güvenmeyin.
Ancak göz yanılgısının nasıl olduğunu görmek için yapının Batı Kapısı’na öğleden sonra gidip gözlemleme yapmanız mümkündür. Bu göz yanılmasını ise söylentiye göre belgesel çekimi için bölgeye gelen Japonlar fark etmiştir. Detaylar yazı içinde bulunmaktadır.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Başlıca Bilgileri Özellikleri
Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası özellikleri şunlardır;
- Yapının üç boyutlu bezemelerinin ne İslam mimarisinde ne de eşzamanlı Hristiyan mimarisinde olmayan sanatsal özellikleri, yapının eşsiz olarak nitelenmesindeki en önemli unsurdur.
- 11-13.yüzyıllar Selçuklu döneminde Ortadoğu, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar yoğun bir yenilikler dönemi sunar. Dönemin siyasi hareketliliği Anadolu coğrafyasında, başka örneği olmayan yapıtlar ortaya çıkması ve özgün düşüncelerin ortaya çıkması için elverişli bir ortam oluşturmuştur. Ahlatlı sanatçı Hürremşah’ın da Divriği başyapıtını Anadolu’nun ıssız bir köşesinde tasarlaması bu ortamın geliştirdiği bilgi birikiminin sonucudur.
- Taç kapı tasarımı İslam mimarisindeki genel taç kapı tasarımlarından genel üslup olarak ayrılmaktadır.
- Bezemelerde kullanılan motifler, coğrafi ve tarihi kapsam ve zenginliği göstermektedir. Bu motifler hem İslam hem de İslam öncesi kültürel zenginliği birlikte yansıtmaktadır.
- Ulu Cami ve Darüşşifası’nın yapımı 15 yıl sürmüştür.
- Yapıya bitişik olan ve güneybatı yönünde olan hastane (darüşşifa veya şifahane) içinde bulunan havuzdan geçen suyun akustiği ile ney sesi akıl ve sinir hastalarının tedavilerinde kullanılmıştır.
- Cami kısmının içinde bulunan minber abanoz ağacından yapılmış olup cami ile aynı yaştadır ve yapımı 10 yıldan fazla sürmüştür. Minberin yapımında ahşap çiviler kullanılmıştır. Destek oluşturacak yerlerde demir çiviler de kullanılmış ancak bu demir çiviler gizlenmiştir.
- Taş bezemeler veya oymalar asimetriktir. Oysa ilk bakıldığında belirli bir simetrik düzen içinde olduğu yanılgısı oluşmaktadır.
- Aşağıda anlatılacağı üzere kapılarından birinde cehennemi sembolize eden kaynayan kazan motifi taş bezemesi bulunmaktadır.
- Yapının bir başka önemli kapısı olan Taç Kapısı’nda denge sütunu kullanılmış, bu sütun 1939 büyük Erzincan depremine kadar dönme özelliğini kaybetmemiştir. Denge sütunu bugün hala uzaktan dahi olsa görülebilmektedir.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Tarihçesi ve Kısa Tarihi Bilgileri
Bu büyük ve önemli anıtsal yapının mimari özelliklerine ve süslemelerine geçmeden önce cami ve hastanenin kısa olarak tarihçesini bilmek gerekmektedir.
Aşağıdaki bölümde açıklanacağı üzere bir yapılar topluluğu olan Ulu Cami külliyesinde on bir adet kitabe bulunmaktadır. Kitabelerden anlaşıldığı üzere caminin, 1228 yılında Anadolu Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubad zamanında Mengüçlü veya Mengücek Beyi Ahmed Şah (Melik Hüsamüddin Ebi’l-Muzaffer Ahmed Şah) tarafından, Darüşşifa’nın ise aynı tarihte Erzincan beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı ve Ahmet Şah’ın eşi Melike Turan Melek tarafından görevlendirilen Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah isimli bir mimara yaptırılmaya başlandığı bilinmektedir.
Yapılar bütünü olan külliyenin yapımı on üç yıl sürmüş ve 1243 yılında bitirilmiştir. Adı geçen on bir kitabenin beşinde bani isimleri ve tarihler ile altısında ise ustaların isimleri vardır. Örneğin minberdeki kitabede Tiflisli İbrahim oğlu Ahmet ve hattat Mehmed isimleri, cami kısmının güney duvarında ayet şeridi üzerinde Mehmed oğlu Ahmed isimleri bulunmaktadır. Caminin Süleyman Şah oğlu Ahmed Şah tarafından yaptırıldığı ise Arapça Celi tarzında Selçuk sülüsü yazılı kitabeden okunmaktadır. Kitabeler ile ilgili diğer bilgiler aşağıdaki kaynakça bölümünden takip edilebilir.
1565 yılında ise cami bölümünün kesme taştan inşa edilmiş tek minaresi Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.
Divriği Ulu Cami tarihçesine ekleyeceğimiz diğer bilgiler ise II. Dünya Savaşı zamanında cami kısmının üzerine ahşap çatı yapıldığı ve üzerinin kurşunla kapatıldığıdır. Son olarak 1985 yılında ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş ve korunmaya alınmıştır.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Mimari Özellikleri ve Bilgileri
Anadolu Selçuklu Devleti tarihçesi içinde Mengücekliler beyliği sultanı Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah tarafından yaptırılan bu cami ve hastane, genel olarak dünya sanat tarihi otoritelerince Türk – İslam sanatının baş eserlerinden biri olarak görülmektedir. Ayrıca özellikle Avrupalı sanat tarihçileri arasında İspanya’daki ünlü El Hamra sarayı ile karşılaştırılan Sivas’taki bu tarihi anıt eser Anadolu’nun El Hamra’sı olarak görülmektedir.
Yapının en çok göze çarpan özellikleri arasında kapılarında bulunan taş bezemeler veya süslemeler eşine az rastlanır bir biçimde yapılmış olup insanı hayran bırakmaktadır. Bu bezemeler bugün restorasyon çalışmaları kapsamında korunmaya ve ileri kuşaklara aktarılmaya çalışılmaktadır.
Divriği Ulu Camii Planı
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası dikdörtgen planlıdır. Bu plan içerisinde cami, darüşşifa ve türbe bulunmaktadır. Planı örten tonoz ve kubbeler orta aksı daha geniş olan beş aksta sıralanmaktadır. Cami bölümünde her biri birbirinden farklı 23 tonoz ve 2 kubbe sivri kemerler toplamda on altı sekizgen sütun üzerinde bulunmaktadır. Cümle kapısı ve batı kapısının kesiştiği akstaki kubbenin açıklığının tam altında kar kuyusu bulunmaktadır.
Divriği Ulu Camii Şifahanesi Planı
Darüşşifanın planı ise genel bir hastane formunda yapılmıştır. Ortası sekizgen ışıklık kubbesi ile örülmüş olan şifahane dört eyvandan oluşmaktadır ve bunlardan biri kapalıdır. Avlu etrafında küçük odalar yer almaktadır. Mihrap duvarına bitişik tarafta tek katlı, üstleri tonozlarla örtülü iki oda ile dikdörtgen plânlı Ahmed Şah, eşi ve ailesinin mezarlarının bulunduğu türbe; güney tarafında ise iki katlı mekanlar vardır. Giriş kapısının sağındaki merdivenden bu üst kata çıkılmaktadır. Şifahanedeki sütunlar sekizgen veya daire biçimlidir.
Cami ve Darüşşifa’nın tonoz ve kubbelerinin mimari özellikleri ve bezemeleri aşağıdaki kaynakçada Ali Saim Ülgen’in özgün anlatımıyla mimarlık tarihi envanterine girmiştir.
Divriği Ulu Camii Minber ve Mihrabı
Camideki minber sonradan bugünkü yerine getirilmiştir. Ahşap olan minber abanoz ağacından yapılmış, Selçuklu sanatının Anadolu’daki yegâne klasikleşmiş eserlerindendir ve büyük bir ustalıkla işlenmiştir. Kitabesinde Tiflisli İbrahim oğlu Ahmed’e, Ahmed Şah tarafından yaptırıldığı yazmaktadır.
Minberdeki Rumi (orta Asya’dan beri Türkler tarafından kullanılan birbirine bağlı kıvrımlı dallar, yapraklar, filiz ve hayvan figürleri) kıvrımları ve naçizane Selçuklu Hat Sanatı örnekleri günümüze kadar gelmiş muhteşem süslemelerdir. Minberin yan taraflarında ise dikey ve çapraz biçimde Kuran’dan alıntılanmış ayetler bulunmaktadır. Ahşap minber dikine konulmuş ve üzerinde beş köşeli ve on iki köşeli yıldız olan bezemeli levhalarla kaplanmıştır, korkuluklar kafes şeklindedir.
Mihrap ise biçim ve dekorasyon açısından Anadolu’da görülen tek özgün örnektir. Büyük ebatlı taşlardan yapılmış olan mihrap saray kapısını andırmaktadır. Mihrap üstü dilimli kubbeyle örtülmüştür ve mihrap sivri kemerli bir nişten oluşmaktadır. Mihrabın üzerinde üç boyutlu Rumi motifler bulunmaktadır.
Ulu Camii ve Darüşşifası Kapıları Taş Süslemeleri, Bezemeleri, Anlamları ve Bilgileri
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası üzerinde başta kapılar ve kapıların etrafındaki duvarlar olmak üzere Selçuklu sanatının ve Türk – İslam sanatının taş işçiliğini enfes özellikleri ile görmek mümkündür. Günümüzde İslam mimarisinin izlerini gördüğümüz coğrafyalardaki benzerlerinden daha üstün bir teknikle yapılmış olan bu enfes taş süslemeler Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi kapı ve duvarlarında günümüze kadar gelebilmişlerdir.
Taş işçiliğinin İslam sanatında Anadolu’daki en olgun örnekleri Anadolu Selçuklu döneminden itibaren görülmeye başlanmıştır. Taş işçiliğinde kullanılan aletler taş kalemi, murç, madırga ve çekiçtir. Taşlar, ocaklarda çalışan işçiler tarafından kesilerek yontu ustalarına gelir ve yontularak montaj ustaları tarafından da kullanılacağı yerlere monte edilir. Divriği Ulu Cami, yakındaki taş ocaklarından yüzyıllardır çıkarılan ve kullanılan tüf kullanılarak yapılmıştır. Tüf, nispeten hafif, gözenekli ve ocaktan çıktıktan sonra kolay işlenebilen bir tür volkanik taştır.
Bu anlamda Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası anıtsal yapısı üzerinde bulunan taş işçilikleri, süslemeleri ve yontmaları Anadolu Mimarlık tarihini içinde taşın yapı üzerindeki kullanımı açısından çok özel bir yerde bulunmaktadır.
Ulu Cami Batı Kapısı (Tekstil Kapısı, Çarşı Kapı, Gölgeli Kapı)
Türk – İslam taş işçiliğinin Selçuklu zamanında en yüksek noktaya ulaştığı dönemlerin adeta göstergesi gibidir Batı Kapısı. İnce taş işçiliğinin tüm detayları burada görülebilmektedir. Buradaki ilk göze çarpan unsur ise kemerin altındaki kilit taşıdır. Tekstil Kapı denmesindeki sebep buradaki bezemelerin bir kilimi veya seccadeyi yansıtması sonucudur. Kapının üzerindeki taş bezemelerde lale ve lale yaprakları göze çarpan ikinci detaydır.
Kapının iç kısmında her iki yanda denge sütunları bulunmaktadır. Bu kapı ile ilgili Mayıs ve Eylül ayları arasında ikindi zamanı yansıyan ışığın etkisiyle Kuran okuyan insan gölgesi görüldüğü iddia edilmektedir.
Kapının dışındaki bezemelerde sağ tarafta çift başlı kartal, sol tarafta ise yine çift başlı kartal ve başı önde bir şahin motifi bulunmaktadır. Bilindiği gibi çift başlı kartal, Anadolu Selçuklularının amblemidir. Buradaki kompozisyona göre şahin motifi, Mengüceklileri veya Mengücek Beyliği’ni tasvir etmekte ve beyliğin Anadolu Selçuklularına saygıyla boyun eğdiğini göstermektedir.
Divriği Ulu Cami Cennet Kapısı (Barok Kapı, Kale Kapı, Kuzey Kapı, Cümle Kapısı)
Divriği Ulu Cami kapılarından biri olan Barok kapısı, Selçuklu klasik sanatının dışında yapılmış bir eser niteliği göstermektedir. Bu kapıya Barok kapısı denmesinin sebebi, Avrupa’daki barok eserleri ile kıyaslanması değil, klasik Selçuklu eserleri arasındaki farklılığıdır. Ancak kapıdaki sütun başlıkları, sütun demetleri ve görüntüler Barok sanatını hatırlatmaktadır. Kapı üzerindeki taş süslemeler, düz bir yüzey üzerinde serpiştirilmiş gibi duran büyük palmet yapraklar, rozetler, bitkisel içerikli motifler (lambriken) kompozisyonu bütünüdür. Kapının etrafı ise muhteşem taş süslemelerle bezelidir.
Günümüzdeki Barok kapısı, orijinal kapı olmasa da orijinali gerçekte ahşaptır. Kapının iki yanından yukarıya doğru çıkan keskin kenarlar kıvrılarak bir kemer içinde bir altıgenin iki kenarını meydana getirir. Bu altıgen içinde de bir altıgen vardır ve altıgenlerin dış kenarları bombelidir. Bu bombeli kenarlar içerisinde Kuran’dan çeşitli ayetler vardır ve kapıdan girenleri kötü ruhlardan temizleme görevini üstlenmişlerdir.
Kapının her iki yanındaki taş süslemeler dikdörtgen şeklinde kesilmiş kırma çubuk gibi duran süslemelerdir. Zemin motifi olarak arabesk ve nebat motifleri kullanılmıştır. Bu kırma çubukların bir başka özelliği de her ışık yoğunluğunda farklı renkte görülmeleridir. Yan duvarlardaki üç katlı gibi duran bezemelerde zemin bordürü üzerinde bir vazo ile vazodan yukarıya kadar çıkan bitki (nebat) şekilleri bulunmaktadır.
Çadır Direği Sütunu
Barok kapısının yanlarındaki duvarlarda bulunan kırık çubuk bezemelerinden sonra “Çadır Direği Sütunu” denilen sütun gelmektedir. Kapının her iki yanında simetrik olarak bulunmaktadır. Günümüzde ise sol taraftaki iyice harap olmuş ve korumaya alınmıştır. Bu Çadır Direği Sütunu denilen sütunlardan 1261 yılında yapılan Sivrihisar Ulu Cami mihrabı önündeki ahşap sütunlarında da görülmektedir.
Çadır sütunu niş içerisinde devam ederek ve küçülerek kitabeyi çevrelemektedir. Küçülerek yükselen profil kitabeye ve nişe bir derinlik katmaktadır. Bunun üzerinde lambriken ve püskül motifleri bulunmaktadır. Bu motifler de niş tavanı ile nişin dik çıkan kenarlarının birleştikleri yerlerde de mevcuttur. Orta Asya’daki çadırlarda da aynı motifler aynı dik kenarlarda görülmektedir.
Barok kapısında niş tavanı denilebilecek yerde Selçuklu üçgenlerini hatırlatan ve yere bakan iki yıldız motifi yerleştirilmiştir. Bu hiçbir Selçuklu klasik eserinde görülmüş bir şey değildir. Bundan sonra ise arabesk motiflerle ve yıldız motifleriyle bezemeler tavana kadar yükselmektedir.
Ulu Cami Şah Kapısı
Divriği Ulu Cami yapısı içindeki en sade görünüme sahip olan bu kapı şahın camiye giriş için kullanmış olduğu kapıdır. Yapıya ve diğer kapılara göre küçük veya ufak olmasının sebebi ise, şahın sadece Allah’ın huzurunda eğileceğini göstermek içindir. Üzerinde bulunan kitabede ‘Mülk, tek olan Allah’a aittir’ yazmaktadır ve anıtsal yapının doğu kısmındadır.
Divriği Ulu Camii Darüşşifa Kapısı veya Taç Kapı
Taç kapısı da denilen Darüşşifa veya Şifahane kapısından Darüşşifa bölümüne yani hastane veya şifahane bölümüne girilmektedir. Kapının iç kemer kısmındaki beşgen ve sekizgen yıldız motifleri Selçuklu’yu simgelemektedir. Kapı üzerinde görülen ay ve yıldızlar Türk Bayrağı’ndaki ay ve yıldız ile birebir aynıdır.
Kapının üzerinde bulunan pencereyi dikine bir sütun kesmektedir. Bu sütun denge sütunu olup Türk mimarlar tarafından yapının dengede olup olmadığını anlamak için yapılmaktadır. Çalışması şu şekildedir: Eğer yapılan yapı toprak üzerinde dengede ise denge sütunu kendi etrafında dönmektedir, eğer sütun kendi etrafında dönmez ise yapı dengede değildir. Buradaki denge sütunu ise 1939 yılındaki büyük Erzincan depremine kadar edinilen bilgiye göre kendi etrafında dönmektedir.
Buradaki denge sütununun sağında ve solunda ise Süleyman mührü olarak betimlenen altıgen yıldızlar bulunmaktadır. Bezemelerin alt kısımlarında ise kapının sağında ve solunda ise rozet biçiminde bitki ile insan motifleri göze çarpmakta ancak insan motiflerinin yüzleri aşınmış durumdadır.
Taç Kapı veya Darüşşifa Kapısı süslemelerinde kullanılan yıldız motifler sekiz köşelidir ve Selçuklu sanatını tamamen yansıtmaktadır. İki yıldız arasında baklava dilimli motifler sıralanmış olup asıl zemine delikli bir his kazandırmaktadır. Bu tür motifleri 12.yy’da Gazneliler de kullanmıştır.
Sivas Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası Koruma ve Restorasyon Bilgileri
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması yıllar boyunca koruma uzmanlarının gündeminin önemli maddelerinden birini oluşturan bir konu olmuştur. Yapının deprem, ağır kış şartları ve turizm amaçlı bilinçsiz kullanımı gibi dış şartlarla bütünlüğünün tehdit edilmesi sonucu ciddi bir koruma çerçevesine ihtiyacı olduğu gerçeği ortaya çıkmış, bunun sonucunda da uzun süren bir proje ve yaklaşım geliştirme süreci yaşanmıştır. Yapının tamamen kapatılması önerilmiştir. Üstüne bir koruyucu örtü yapılması hatta cam bir fanus içine alınıp bu şekilde sergilenmesi bile önerilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yaptırmakta olduğu 2015 yılında başlamış ve bu çalışma bünyesinde oluşturulmuş bilim kurulu tarafından denetlenmekte olan restorasyon çalışması, 2019 itibariyle halen devam etmekte, Ocak 2020’de bitmesi planlanmaktadır. Şu an yapının üzerinde metal iskele ayakları üzerinde yükselen bir koruma saçağı bulunmaktadır. Divriği ilçesinin girişinden itibaren ve yapının yakınına geldiğimizde karşılaştığımız bilgilendirici tabelaların ve proje tanıtımının yeterli olmaması bizi hayal kırıklığına uğratmıştır.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası özellikleri tam olarak layık olduğu koruma anlayışıyla en iyi şekilde korunması, yapıyı uzun vadede tehdit eden tüm etkilerin kaldırılabilmesi ve şartların iyileştirilmesi, özlem duyduğu yönetimsel bakış açısında en uygun ziyaret zemininin oluşturulması ve tanıtımının daha iyi yapılması bu yapıya gönül veren herkesin dileğidir. Biz de bu dilekleri paylaşıyoruz ve hepinizi bu eşsiz mimarlık mirasını keşfetmeye davet ediyoruz.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
UNESCO Türkiye Dünya Mirası Listesi
İç Anadolu Bölgesi gezilecek önemli yerler
İç Anadolu Bölgesi tarihi yer ve antik şehir fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Yüksek Mimar Ali Saim Ülgen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası özellikleri araştırması
A.Saim Ülgen, Divriği Ulu Camii ve Dar Üş-Şifası, Vakıflar Dergisi, Sayı 5, 1962
Doğan Kuban, Cennetin Kapıları, Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nde Hürremşah’ın Yontu Sanatı, YEM Yayın, 2010
UNESCO Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi