Boğaziçi başta olmak üzere İstanbul gerek tarihi gerekse coğrafi olarak her daim önemli bir yerleşim alanı olup birçok yönden incelenmiş, araştırılmıştır ve belki de dünya üzerinde İstanbul deyince akla gelen en ünlü simge Boğaziçi, en simgesel yapıları da İstanbul Boğazı kenarına yapılmış mimari yapıları olan sarayları, yalıları ve köşkleridir. Belki de İstanbul’un tarihte hep göz önünde olmasının sebebi bulunduğu ve şekillendirdiği coğrafyasıdır. Halk arasında, Boğaziçi’nin doğuda olan Asya kıtasının sahiline Anadolu yakası, batıda olan Avrupa kıtasının sahiline ise Avrupa yakası denilmektedir. Dünya üzerinde iki kıtayı bu şekilde birleştiren başka bir şehir yoktur.
İki kıtayı; Avrupa ve Asya’yı birleştiren İstanbul ve Boğaziçi, zaman zaman batıdan doğuya Frigler, Yunanlar, Helenler ve Romalılar, zaman zaman da doğudan batıya Sasaniler-Avarlar, Persler, Araplar ve Osmanlılar tarafından kuşatılmış, yurt edinilmiş ve sahiplenilmiştir. Buna rağmen yüzyıllarca güzelliğinden ve öneminden bir şey kaybetmemiş, şiirlere, efsanelere, romanlara ve tarihe konu olmuştur.
Çeşitli kültürlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bölge; İstanbul ve çevresi, doğal olarak Boğaziçi başta olmak üzere birçok mimari yapılar, kaleler, köşkler ve sarayları barındırmaktadır. Bunlardan bazıları günümüze kadar gelmiş, sohbetlerin, seminerlerin, araştırmaların ve kazıların konusu olmuş, kimisi de ne yazık ki yanmış, harabe haline gelmiş, yok olmuş ve günümüze kadar gelememiştir. Bu yazının konusu ise başta Osmanlı dönemi yalıları ve sarayları olmak üzere İstanbul Boğazı sahilinde baktıkça sahip olduğumuza sevindiğimiz mimari yapılarıdır. Bu yapıların kimisi müze, kimisi konut, kimisi restoran olarak kullanılsa da tarihi mirasımızdır ve korumamız gerekmektedir.
Boğaziçi Yalıları fotoğrafları için tıklayın
İstanbul Boğazı Oluşumu
İstanbul Boğazı’nın veya Boğaziçi’nin nasıl oluştuğuna dair doyurucu bir fikir olmasa da en akla yatkını: Üst Paleolitik dönemde 4. Jeolojik zamanda (M.Ö. 20.000) deniz sularının buzulların erimesiyle M.Ö. 7000 yıllarında yükselmesi sonucu oluştuğudur. Ancak kimi araştırmacılara göre bu yükseltinin ilk Akdeniz’den başladığı, kimi araştırmacılara göre ise Karadeniz’den başladığı konusunda tartışmalar vardır.
İstanbul Boğazı veya Boğaziçi Genel Bilgileri, Mimari Yapıları ve Yalıları
İstanbul Boğazı ortadan ölçüldüğünde uzunluğu 31.4 km’dir. Ancak kıvrımlı oluşu nedeniyle bu uzunluk boğazın Anadolu sahilinde 35 km, Avrupa sahilinde ise 55 km’dir. İstanbul Boğazı’nın en geniş yeri 3600 metre ile Anadolu Feneri – Rumeli Feneri (Türkeli) arasıdır. En dar yeri ise 698 metre ile Rumeli Hisarı – Anadolu Hisarı arasıdır. İstanbul Boğazı üzerinde üç köprü bulunmaktadır. Bu köprüler, ilki yapılış sırasına göre eski ismi Boğaziçi Köprüsü ya da Birinci Köprü olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü (1973 yılında açıldı, 1560 metre). Diğer ikisi ise Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ya da İkinci Köprü (1988 yılında açıldı, 1510 metre), Yavuz Sultan Selim Köprüsü (2013 yılında açıldı, 1875 metre)’dür.
İstanbul Boğazı’nın en derin yeri 110 metre ile Kandilli açıklarındadır. Boğazın genelde derinliği 30-60 metre arasındadır. İstanbul Boğazı akıntıları, sudaki tuzluluk oranını da etkilemektedir. Yüzeyde Karadeniz’den gelen akıntı varken, dipte Akdeniz’den gelen akıntı bulunmaktadır. Bundan dolayı kuzeydeki fenerler önünde tuzluluk oranı %18 iken, boğazın güneyindeki Sarayburnu’nda %19’dur. Yüzey akıntısının Karadeniz tarafından olmasının sebebi, Karadeniz’in Marmara Denizi’nden 40 cm kadar daha yüksek olmasıdır. Ayrıca boğazın coğrafik yapısı, kıvrımları, genişleyip darlaşması bu akıntının hızını da etkilemektedir. Ayrıca 1954 yılında İstanbul Boğazı donarak buz tutmuştur.
İstanbul Boğazı denilince akla gelen bir başka özellik de ‘boğaz balıkları’dır. Boğaz ile özdeşleşmiş olan lüfer balığı son yıllarda gittikçe azalmaktadır. Bunun yanında aynı şekilde palamut da boğazda tehlike altındadır. Boğaz da her dönem tehlike altında olan bir de sahildeki mimari yapılar olan Boğaziçi yalılarıdır. İstanbul Boğazı’nda olan deniz kazaları boğazın ekolojik yapısına verdiği zarar kadar bu yapılar için de her zaman tehlike teşkil etmektedir. Bu deniz kazaları hem gemilerin birbirleri ile çarpışması hem de karaya oturması olarak gerçekleşmektedir.
İstanbul Boğazı Önemli Deniz Kazaları
14 Aralık 1960 tarihinde Yugoslav ve Yunan tankerleri birbirleriyle çarpışarak İstanbul Boğazı’na petrol akıtmış ve boğazdaki canlı yaşamı tehlikeye girmiştir. 18 Kasım 1966 tarihinde Rumen tankeri, yerel yolcu motoruna çarpmış ve bundan dolayı sekiz insan yaşamını yitirmiştir. 15 Kasım 1979 tarihinde İstanbul Boğazı en tehlikeli kazaların birine ev sahipliği yapmıştır. Boğazın girişinde Yunan tanker ile Rumen Independenta tankeri çarpışmış ve 95 bin petrol boğazın akıntısına karışmıştır.
14 Kasım 1991 tarihinde Lübnan bandıralı koyun yüklü bir gemi, bir başka gemi ile çarpışmıştır. Bundan dolayı sahiller uzun süre şişmiş koyun leşi vurmuştur. 13 Mart 1994 tarihinde iki tankerin çarpışması sonucu boğaza 13 bin ton petrol akmıştır.
2015 yılında bir kuru yük gemisi Kanlıca’daki Ethem Pertev yalısına çarparak büyük hasar vermiştir. 2018 yılında yine bir kuru yük gemisi Boğaziçi yalıları arasında önemli yere sahip olan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarpmış, bir bölümünün yıkılmasına sebep olmuştur.
İstanbul Boğazı İlk Mimari Yapıları ve İlk Yerleşim Yerleri
İstanbul Boğazı’nın günümüze kadar gelebilmiş veya gelememiş birçok mimari yapıya sahip olduğunu tarih kaynaklarından veya araştırmalardan biliyoruz. Bu konuda ilk örnek olarak, Yunanistan’dan gelen Megaralıların M.Ö. 685 yıllarında İstanbul tarihi yarımadasına gelerek İstanbul Boğazı kıyısında ve girişinde kurdukları ilk yerleşim yeri olan Byzantion verilebilir. Byzantion sonrasında günümüzde Kadıköy’de Kalkedon ve Üsküdar’da kurulan Skutari de ilk yerleşim yerleridir. Konstantinopolis’in kurulmasından önce ve o dönemde İstanbul boğazında ve iç bölgelerde irili ufaklı birçok yerleşimden antik kaynaklarda bahsedilmektedir.
M.Ö. 512 yılında Ahameniş İmparatoru I. Darius İstanbul Boğazı’ndan doğudan batıya geçmek için gemileri demir kancalarla birbirine bağlatıp köprü yapmıştır. Böylece iki kıta tarihte ilk kez birleşmiştir.
M.Ö. 400’lü yıllarda Antik Yunan’da komutan olan Alkibiadis, İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerden vergi almak için günümüzde Kız Kulesi’nin bulunduğu adacığın üzerine bir kule yaptırmıştır. Bunlar İstanbul Boğazı mimari yapıları arasında bilinen ilk yapılar ve tasarımlardır. Bununla birlikte antik dönemlerde boğazın her iki yanında çeşitli yerleşim yerleri veya limanlarının kurulduğu bilinmektedir. Örneğin Yoros Kalesi’nin yerinde Fenikelilere ait ufak bir yerleşimin olduğu ve Garipçe Kalesi’nin bulunduğu koya Likyalıların Limanı anlamına gelen ‘Lykion Limen’ denildiği bilinmektedir. Bu yerleşimlerin kalıntıları ve sur duvarları yapılan araştırmalar ve imar faaliyetleri sırasında açılan hafriyatlarda ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı İstanbul’un, bu katmanlaşma sebebiyle mega bir palimpsest olduğu söylenebilir.
Boğaziçi Kaleleri, Yalıları, Mimari Yapıları
Anadolu Kavağı’ nda bulunan Yoros Kalesi, 1262 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Bizans yapısı olan kaleyi Cenevizliler sonradan ele geçirildiği için Ceneviz Kalesi olarak da bilinmektedir. Anadoluhisarı Kalesi veya Anadolu Hisarı 1393 yılında Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır. 1452 Yılında yapılan Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı’nın karşısında bulunmaktadır ve Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Rumeli Feneri Kalesi veya Rumeli Feneri Topçu Kalesi (İmros Kalesi), 17.yy’da IV. Murad zamanında yapılmış olsa da yapılan çalışmalar sonucunda kalenin, Cenevizliler döneminden kalma bir kalenin üzerine yapıldığı düşünülmektedir. Garipçe Kalesi, üçüncü köprünün kuzeyinde kalan Garipçe mahallesinde olup Sultan III. Mustafa tarafından 1757-1774 yılları arasında yaptırılmıştır ve harabe halindedir.
Boğaziçi Kaleleri olarak isimlendirilen bu kalelerin yanında Byzantion dönemi surları üzerine yapılan Byzantium ve Konstantinopolis dönemi surları, İstanbul’un Marmara Denizi girişindeki Yedikule Hisarı (Yedikule Zindanları), Beykoz Poyraz mahallesinde bulunan Ceneviz Dönemi’nden kalma Poyraz Kalesi de bulunmaktadır.
İstanbul Boğazı veya Boğaziçi Sarayları
Boğaziçi mimari yapıları arasında olan İstanbul Boğazı sarayları da kaleleri kadar göz alıcıdır. Ancak kalelere verilen önem, Osmanlı mimari yapısı olan saraylar kadar değildir. Yapılış tarihlerine göre İstanbul Boğazı sarayları aşağıdaki gibidir.
Topkapı Sarayı
1465 yılında yapımına başlanan Topkapı Sarayı, 1478 yılında bitirilmiştir. İstanbul Boğazı mimari yapıları arasında boğaza en hâkim konumda olan saray, Osmanlı hanedanının da ikametgâhı olmuş ve devleti buradan yönetmelerini sağlamıştır. İlk yapıldığında 700.000 metrekare olan alan bugün 80.000 metrekaredir ve Topkapı Sarayı’nın temellerinde Bizans Dönemi yapıları ve Büyük Saray’ın bölümlerinin olduğu, sarayı çevreleyen surların, Byzantium dönemi surlarının üzerine yapıldığı bilinmektedir. Topkapı Sarayı bugün müze olarak kullanılmaktadır.
Küçüksu Kasrı
Küçüksu Kasrı (Göksu Kasrı) 1751 yılında I. Mahmud zamanında bitirilmiş olup onarımı 19.yy’da Ermeni mimar Nigoğos Balyan’a yaptırılmıştır. 15 metreye 27 metrelik bir alan üzerine yapılmış olup üç katlıdır. İstanbul Boğazı’nın neredeyse en sakin yerinde göz alıcı olduğu kadar ufak bir yapıdır.
Beykoz Kasrı
Beykoz Kasrı, Osmanlı’nın son dönemlerinde Mısır valisi Mehmed Ali Paşa tarafından başlatılan ve oğlu tarafından 1854 yılında tamamlanmış iki katlı ve simetrik yapıdadır. Osmanlı’nın Batılılaşma Dönemi mimarisi örneklerindendir.
Dolmabahçe Sarayı
1843 yılında yapımına başlanılan Dolmabahçe Sarayı 1856 yılında tamamlanmıştır. Sarayın bulunduğu alan daha önceleri Osmanlı donanmasının demirlemiş olduğu koy olup sonradan bataklığa dönüşmüştür. Bu bataklığın üzeri doldurularak saraya zemin hazırlanmıştır. Dolmabahçe Sarayı’nın şimdiki yerinde sultanların ve ailesinin emrinde köşkler ve yapılarla bahçeler olduğu bilinmektedir. Sultan I. Abdülmecit tarafından 5.000.000 altına yaptırılan sarayın yıllık masrafı ise 2.000.000 sterlindir.
Avrupa yakasında olan Dolmabahçe Sarayı’nın sahildeki uzunluğu 600 metredir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 tarihinde hayata burada gözlerini yummuştur.
Beylerbeyi Sarayı
Aynı dönemde 1863 yılında başlanıp 1865 yılında bitirilen Beylerbeyi Sarayı da yapılmıştır. Geniş bir alanda bulunan Beylerbeyi Sarayı’nın yapıldığı alanda Bizans Dönemi’nde de olan ufak bir koruluk bulunmakta olup Osmanlı Dönemi boyunca çeşitli köşkler sonradan yapılmıştır. Son olarak bir yangın sonrasında alana Sultan Abdülaziz tarafından günümüzdeki saray yapılmıştır.
Çırağan Sarayı
Büyük paralar (400.000 Osmanlı lirası ve 2.500.000 altın) harcanarak yapılan günümüzdeki Çırağan Sarayı’nın arazisinde 18.yy’dan kalma köşk veya daha küçük saraylar bulunmaktaydı. Sarayın bulunduğu bölgenin yerinde ise 17.yy’da ‘Kazancıoğlu Bahçeleri’ denilen koruluk ve bahçeler bulunmaktaydı. 1867 yılında bitirilen Çırağan Sarayı’nın iç dekorasyonu ise 1871 yılına kadar sürmüştür.
Boğaziçi Mimari Yapıları Önemli Yalıları
Byzantion döneminden önce de kıyılarda küçük yerleşimler bulunan, Byzantion sonrası günümüze kadar aralıksız yerleşim gören ve önemli tarihi ile her daim çevresindeki medeniyetler tarafından önemle takip edilen İstanbul ve içinden adeta bir nehir gibi geçen İstanbul Boğazı, özellikle Osmanlı Dönemi yapılarıyla mimaride de gayet ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Osmanlı Dönemi’nden başlayarak İstanbul Boğazı’nın her iki yanına yapılan sivil mimari örneği yalılar adeta ‘Boğaziçi mimarisi’ tanımını yaratmış ve bulunduğu coğrafik koşullar ile özdeşleşmiştir. İstanbul Boğazı mimari yapıları içinde belki de saraylardan çok daha önemli bir konumda olan önemli yalılar aşağıda listelenmiştir ve yalılara ayrıca Sahilhane de denilmektedir.
Boğaziçi Anadolu Yakası Yalıları ve Mimari Yapıları
- Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Amcazade Yalısı olarak da bilinmekle birlikte 1699 yılında yapılmıştır. İstanbul’un en eski konutu ve yalısıdır. Anadoluhisarı’nda bulunmaktadır.
- Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, Manolya Yalısı olarak da bilinmektedir. 1840 yıllarında yapılmıştır. Yapı, Barok üslupta ve iki katlıdır olup Anadoluhisarı’ndadır.
- Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, Hekimbaşı Yalısı olarak da bilinen yalı Osmanlı tıp tarihinde önemli bir yeri olan Salih Efendi’nin oturduğu konuttur. Anadoluhisarı’nda bulunan yalıyı kimin hangi tarihte yaptırdığı bilinmemektedir. 2010 yılında restore ettirilmiştir.
- Komodor Remzi Bey Yalısı, Anadoluhisarı’nda bulunan yapıyı 1917 yılında Komodor Remzi bey yaptırmıştır. Neoklasik üslupta olan yapı dört katlıdır.
- Manastırlı İsmail Hakkı Bey Yalısı, Anadoluhisarı’nda bulunan yalıyı yaptıran İsmail Hakkı Bey’dir. Kâgir olarak 1908 yılında yapılan yapı, çatı katı hariç üç katlı ve T planlıdır.
- Riyaziyeci İzzet Bey Yalısı, Anadoluhisarı’nda bulunan yalıyı kendisi 1890 yılında yaptırmıştır. Üçgen alınlıklı olan yalı üç katlı ve cumbalıdır.
Bir Yalı Kazası Daha
- Zarif Mustafa Paşa Yalısı, 1820’li yıllarda yapılan yapı Anadoluhisarı’nda bulunmaktadır. Mustafa Paşa tarafından 1848 yılında satın alınan yapı, günümüze kadar aynı ailede kalmıştır. Bununla birlikte 1990 yılında bir kuru yük gemisi yalıya çarpmış ve sonrasında da restore ettirilmiştir.
- Bostancıbaşı Abdullah Yalısı da denilen Bostancıbaşı Abdullah Ağa Yalısı, 1810 yıllarında kendisi tarafından yaptırılmış olup Çengelköy’de bulunmaktadır. 1981 yılında Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılıp betonarme olarak tekrardan yapılmıştır.
- Sadullah Paşa Yalısı, 18.yy’da yaptırılan yapının altıncı sahibi, bir Osmanlı devlet adamı olan Sadullah Paşa’dır. Geleneksel Türk mimarisi özellikleri gösteren yalının içi Barok üslubundadır.
- Yedi Sekiz Hasan Paşa Yalısı, aşı boyası renginden dolayı Osmanlı’nın gülü diye bilinmekle birlikte 1870 yılında Asaf Paşa tarafından yaptırılmıştır. 2009 yılında restore edilmiştir. Yedi Sekiz Hasan Paşa, erlikten mareşalliğe yükselmiş ve okuması yazması zayıf olduğundan imzası Arapça yedi ve sekiz rakamlarına benzediği için bu sıfatı almıştır.
- Edip Efendi Yalısı, Kandilli Sarayı’nın üzerine yapılmış olup inşa tarihi bilinmemektedir. Yalı, 1887 yılında Edip Efendi tarafından satın alınmıştır. 550 metrekare olan yalı, 33 bölümden/odadan meydana gelmektedir.
- Kont Ostrorog Yalısı Kandilli’de bulunmakta ve 1850 yılında Adliye Nazırı Server Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1904 yılında Polonyalı Leon Valerien Ostrorog tarafından satın alınmıştır. İki katlı olan yalının 15 odası bulunmaktadır.
- Abud Efendi Yalısı, Kandilli’de bulunmakta olup yapının çizimini Ermeni Balyan ailesinden Garabet Amira çizmiştir. Yalının ilk sahibi Altunizade Necip Bey’dir.
- Nuri Paşa Yalısı, Kanlıca’da olup 1895 yılında Osmanlı devlet adamı Nuri Paşa tarafından yaptırılmıştır. Orta Sofalı plan şemasına sahip olup ahşaptır.
- Sadrazam Saffet Paşa Yalısı, 1760 yılında yapılmış olup mimarı bilinmemektedir. Boğaziçi’nin en eski yalılarındandır ve otuzdan fazla odası bulunmaktadır. 2008 yılında restore ettirilmiştir.
1780 Yılında Yapılan Boğaziçi Yalıları
- Kıbrıslı Mehmet Paşa Yalısı, 1780 yılında yapılmış olup Küçüksu’da bulunmaktadır. Boğaziçi’nin en geniş cepheli yalılarındandır. Yalının üç bölümü de üç farklı kişiye aittir.
- Fethi Paşa Yalısı, Kuzguncuk’ta 1840’lı yıllarda yapılmıştır. Günümüze kadar yapılan restorasyonlarla sadeliğini ve güzelliğini korumuştur. Bir zamanlar Pembe Yalı olarak da bilinmektedir.
- Kadınefendiler Yalısı veya Kadın Efendi Yalısı, Vaniköy’de bulunmakta ve 1770 yıllarında yaptırılmıştır. 1920’li yıllarda Atatürk için ölüm fetvası veren Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi burada oturmuştur.
- Fazıl Bey Yalısı, Kadın Efendi Yalısı’nın hemen yanında olan tek katlı naif bir yalıdır.
- Recaizade Mahmut Ekrem Yalısı, Vaniköy’de bulunmakta ve 1849 yılında yazar Ekrem Bey’in babası tarafından yaptırılmıştır.
- Ahmet Afif Paşa Yalısı, 1900’lü yılların başında mimar Alexandre Vallaury’e Ahmet Afif Paşa tarafından yaptırılmıştır. Zemin ve çatı katı dâhil dört kat olan yalının her katı köşe odaları denize biraz daha çıkmalı yapılmıştır. Yalı mimarisinde başka örneği yoktur.
- Rıza Bey Yalısı (Anadoluhisarı)
- Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Beykoz’da bulunmakta olup 20.yy’ın başlarında yapılmıştır. Osmanlı Dönemi yazarlarından olan Ahmet Mithat Efendi daha önce var olan bir yalının üzerine günümüzdeki yalıyı 1887 yılında yaptırmıştır. 1991 yılında yıkılıp tekrar yapılmıştır. Günümüzde her odası ayrı ayrı kullanılmaktadır.
- Hamlacıbaşı Yalısı, Beykoz’da bulunmakta ve Hamlacı Halil Ağa Yalısı olarak da bilinmektedir. Hamlacı, filikalarda sondan bir önceki kürek çeken kişiye denilmektedir. 1800’lü yılların başında yapılan yalının, 2011’deki fiyatı 7 milyon liradır.
- Abdülhamit Paşa Yalısı, Beylerbeyi’nde bulunmakta ve 1860’lı yıllarında Beyoğlu Belediye Başkanı Mehmet Ali Bey tarafından yaptırılmıştır. Abdülhamit Paşa ise yalıyı 1912 yılında satın almıştır.
Bir Yalı Daha Yanıyor
- Debreli İsmail Paşa Yalısı, Beylerbeyi’nde bulunmaktadır. 1890’lı yılların sonunda mimar Valluary tarafından yapılmıştır. 1983 yılındaki yangında harap hale gelmiş ve eski çizim ve fotoğraflara bakılarak tekrar yapılmıştır. Yalı 1700’lü yıllarında yapılan bir başka yalının üzerine yapılmıştır.
- Hasip Paşa Yalısı, Beylerbeyi’nde bulunmaktadır ve 1800’lü yıllarda yapılmıştır. Yapının banisi II. Mahmud’un vezirlerinden Mehmet Hasib Paşadır. İlk tasarımı ikiz yalı şeklindedir ancak yapım aşamasında yanmış ve 1825 yılında bir İtalyan mimar tarafından tekrar yapılmıştır. 1906 yılında 10 yıllık bir restorasyon geçirmiş ve 1973 yılında Haremlik kısmı yanmıştır. Kalkavan Yalısı olarak da bilinmektedir.
- Hüseyin Kazım Kadri Yalısı, Beylerbeyi’nde üç katlı olarak 1920 yıllarında yapılmıştır. 2010 yılında yanma tehlikesi geçirmiş ve müdahale sonrasında yanmaktan kurtulmuştur.
- Mabeynci Faik Bey Yalısı, Beylerbeyi’nde bulunmakta olup 1890 yılında yapılmıştır. Yalıda yeşil iki adet külahlı kule bulunmakta ve içi eski Osmanlı üslubu ile döşenmiştir. 1950 yıllarında yıkılıp tekrar yapılmıştır. Beylerbeyi’nin güzel yalısı 1964 yılında çekilmiş olan Topkapı filminde de kullanılmıştır.
- Münevver Ayaşlı Yalısı, Yalnızlıklar Yalısı olarak da bilinmektedir ve Beylerbeyi’nde bulunmaktadır. Münevver Ayaşlı yazardır ve en iyi bilinen eseri ‘Pertev Bey ve Ailesi’ ismini taşımaktadır. Yalı 1938 yılında mimar Sedat Hakkı Eldem tarafından yapılmıştır. Geleneksel Karnıyarık üslubunda iki cepheli sofa tipindedir.
Boğaziçi Yalıları Envantere Giriyor
- Server Efendi Yalısı, Çengelköy’de bulunmaktadır ve 19.yy sonlarında yapıldığı düşünülmektedir. T Planlı olup üç katlıdır.
- Ahmet Rasim Paşa Yalısı, Çubuklu’da bulunmakta ve 1898 yılında yapılmıştır. 1970 yılında kültür varlığı olarak tescil ettirilmiştir. 2001 yılında restore ettirilen yalıda yenileme işlemleri sırasında yalının dokusunun bozulduğu, çatı katında kaçak alan yapıldığı tespit edilmiştir. 1970 yılına kadar okul olarak kullanılan yapı üç katlı olup Ampir üslubundadır.
- Halil Ethem Bey Yalısı, Çubuklu’da bulunmakta ve 1860’lı yıllarda yapılmıştır. Barok üslupta Neoklasik tarzdadır. Yalının ilk sahibi olan Ethem İbrahim Paşa aynı zamanda müzeciliğin önde gelen ismi Osman Hamdi Bey ve sanat hayatımızın önemli ismi Halil Ethem Bey’in babasıdır.
- Hadi Semi Yalısı, Kandilli’de bulunmaktadır ve Manford Evi olarak da bilinmektedir. Mimari bilinmeyen yalının yapımı 1800’lü yılların başıdır ve yalılara özgü aşı boyası rengindedir.
- Dr. Ali Mazhar Yalısı, Kanlıca’da bulunmaktadır ve 1864 yılında yapılmıştır. 1863 yılındaki Hirfet Sanat ve Ticaret Sergisi’nin artan malzemeleri ile yapılmıştır. 1943 yılında yanan yapı tekrar inşa edilmiştir ve klasik Osmanlı mimari yapısına uymayan bir üslubu vardır.
- Esvapçı Ahmet Bey Yalısı, Tatlıcı Süleyman Yalısı olarak da bilinmekte ve Kanlıca’da bulunmaktadır. 1850 yılında Selami Efendi tarafından yapılmış olup günümüzde ‘Elbiseci Ahmet Bey Yalısı’ olarak tescil edilmiştir.
- Ferruh Efendi Yalısı, Kanlıca’da bulunmakta ve 19.yy’ın ortalarında Haremlik ve Selamlık bölümleri 1912 yılında birbirinden ayrılmıştır ve farklı aileler ikamet etmektedir.
- Kadri Paşa Yalısı Kanlıca’da 19.yy ortalarında yapılmıştır. 110 metreyi bulan cephesiyle birçok gemi kazası geçirmiştir. Yıkılan bölümleri farklı kişilere satılmıştır. Cenanizade Mehmet Kadri Paşa tarafından yaptırılmıştır.
- Yağlıkçı Hacı Raşid Bey Yalısı Kanlıca’da olup 1850’li yıllarda yapılmıştır. Yalının bahçesindeki müştemilat ayrı bir yalı olarak kullanılmaktadır. 1980’li yıllarda restore ettirilen yalı Mihrabat tepesinin önündedir.
- Hacı Ahmet Arif Bey Yalısı, Kanlıca’da bulunmakta ve II. Abdülhamit döneminde inşa edilmiştir. Yalının 2005 yılındaki fiyatı 19 bin 772 altına karşılık gelmekte.
- Marki Necib Bey Yalısı, Kanlıca’da bulunmaktadır. Yapım yılı ve mimari bilinmeyen yalı, 1893 yılında yangında hasar görmüş ve tekrar yapılmıştır.
Osmanlı Dönemi İçinde Bir Yangın Daha
- Mehmet Muhtar Paşa Yalısı, yeşilimsi rengi ile Kanlıca’da bulunmaktadır. 20.yy başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Üst katı cumbalı olan yalı üç katlıdır.
- Prenses Rukiye Yalısı, Kanlıca’da bulunmaktadır ve 1895 yılında yıkılan bir yapının üzerine yapılmıştır. Prenses Rukiye Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunudur.
- Yağcı Şefik Bey Yalısı, Kanlıca’da bulunan yalı 1905 yılında bir başka yapı yıkılarak yapılmıştır. 1989 yılında restore ettirilmiştir.
- Serasker Rıza Paşa Yalısı, Vaniköy’de bulunmaktadır ve Mustafa Nuri Paşa yaptırmıştır. Bazı kaynaklara göre ise Sultan Abdülaziz yaptırıp Nuri Paşa’ya hediye etmiştir. Mimarı bilinmeyen yalının sonraki sahibi ise Serasker Rıza Paşa’dır. İki katlı olan yalı 1990 yılında restore edilmiş ve bahçesine kaçak yapılar yapılmıştır. Yalının Haremlik kısmı bir yangında yanıp yok olmuştur. Açık gri renkli olan yalı Art Nouveau ve arabesk tarzlarının bir karışımı gibidir.
- Ahmet Nazif Paşa Yalısı, Vaniköy’de bulunmaktadır ve 1897-1904 yılları arasında II. Abdülhamit Dönemi’nde Maliye Bakanı olan Ahmet Nazif Paşa tarafından yaptırılmıştır (bazı kaynaklara göre ise 1880 yıllarında yaptırılmıştır). Nazif Paşa, Vaniköy’e ismini veren Sultan IV. Mehmet’in ünlü uleması olan Vani Mehmet Efendi’nin soyundan gelmektedir.
- Mahmut Nedim Paşa Yalısı, Vaniköy’de bulunmaktadır ve Osmanlı’nın Viyana büyükelçisi Mahmut Nedim Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1942 yılında paşanın torunları, yalıyı sembolik bir fiyata Kızılay’a satmıştır. Bir süre hemşire yurdu olarak kullanılan yalı, vasiyet unutularak 1996 yılında satışa çıkartılmıştır. 2006 yılında restore ettirilmiştir.
- Çürüksulu Yalısı veya Belkıs Hanım Yalısı, Salacak’ta bulunmakta ve bir kayanın üzerinden dünyanın en güzel manzaralarından olan İstanbul’a bakmaktadır. Aşı rengi boyalı yapı 1971 yılında restore ettirilmiştir. Yalının restorasyonu için sahibi Muharrem Nuri Birgi üç mülkünü satmıştır.
Baştımar Yalısı ve Arapzade Yalısı Kuzguncuk’ta olmakla birlikte yapım yılları ve mimarları bilinmemektedir. Giriş kat dâhil üç Katlı olan Baştımar Yalısı’nın girişi birinci kattadır. Arapzade Yalısı ise Baştımar yalısının hemen yanındadır ve o da çatı katı dâhil üç katlıdır.
Boğaziçi Avrupa Yakası Yalıları ve Mimari Yapıları
- Halet Çambel Yalısı, Arnavutköy Kuruçeşme’de bulunmakla birlikte 1820 yılında yapılmıştır. Üst katları cumbalı olan yapı, kagir ve bağdadi olarak yapılmıştır. Halet Çambel 1936 yılında Olimpiyatlara katılmış ilk kadın sporcumuz olan Halet Çambel Türkiye’nin ilk açık hava müzesini kuran arkeologlarındandır.
- Mediha Sultan Yalısı, 1840’lı yıllarda Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından yaptırılmıştır. Neoklasik üslupta olan yapı bugün Baltalimanı Kemik Hastanesi olarak hizmet vermektedir.
- Emine Valide Sultan Yalısı, Bebek’te bulunan yalı 1902 yılında İtalyan mimar Raimondo D’Aranco tarafından yapılmıştır. Boğaziçi’nde göze çarpan yalılardan olup günümüzde Mısır Konsolosluğu olarak kullanılmaktadır. Sultan II. Abdülhamit döneminde, sarayın sahipleri yalının giderlerini karşılayamayınca, sultan yalıyı satın alıp Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi prenses Emine’ye hediye etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman Emine Valide, yalıyı yeni devlete bağışlamak istemiş, ancak resmi yazışmalarda Valide Paşa yerine (halk kendisine böyle demektedir) Bebekli Emine Hanım dediği için vazgeçmiş ve mısır Hükümeti’ne bağışlamıştır.
- İspanyol Sefaret Yalısı Sarıyer’de bulunmakta ve 1854 yılında Ayasofya’dan yakından tanıdığımız Fossatti Kardeşler tarafından yapılmıştır. Üç katlıdır.
- Aziz İzzet Paşa Yalısı, 1873 yılında Aziz İzzet Paşa tarafından yaptırılmış olup bölgenin en büyük ve geniş yalısıdır. 1946 yılındaki yangın sonrası 1995 yılında aslına uygun olarak tekrar yapılmıştır.
- Dikranyan Efendi Yalısı, 1895 yılında mimar Raimondo D’Aranco tarafından yapılmıştır. Cihannüma balkonlu ve çatı katı dahil üç katlıdır. Soğan kule başlığı Sonradan eklenmiştir.
- Esma Sultan Yalısı, aslında 17.yy’dan kalma bir yapının onartılarak düğün hediye olarak II. Mahmut’un kız kardeşi Esma Sultan’a düğün hediyesi olarak verilmiştir. 1975 yılında büyük bir yangın geçirmiştir. 1990’lı yılların başında The Marmara Oteller Zinciri tarafından satın alınıp elden geçirilmiştir.
İstanbul Boğazı’nda Avrupa Yakasında Bir Yangın Daha
- Naime Sultan Yalısı, Sultan II. Abdülhamit tarafından 1883 yılında yaptırılmıştır. 1933 yılından 2002 yılına kadar okul olarak kullanılmıştır. 2002 yılında büyük bir yangın geçirmiş olup günümüzde atıl durumdadır.
- Yılanlı Yalı, 18.yy mimarisidir ve Aşiyan’da bulunmaktadır. 1910 yılında onarımlarda yapının özgünlüğü bozulmuştur ve 1964 yılında da bir yangın geçirmiştir.
- Tophane Müşiri Yalısı, Rumelihisarı’nda bulunmakta ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altına denk gelmektedir. 1900’lü yılların başında mimar Alexandre Vallaury tarafından yapılmış taş yapıdır, her katındaki pencereler ayrı biçimdedir.
- Kayseriliyan Yalısı, Sarıyer’de bulunmakta ve yapım tarihi bilinmemektedir. Dört katlı olan yapı incelikli bir görünüme sahiptir ve önünde verandası bulunmaktadır.
- Alman Sefareti, Yeniköy sahilinde bulunmakta ve 1885 yılında yaptırılmıştır. Yapının bugünkü yerinde önceden Tarabya Kasrı bulunmaktadır. 1916 yılında Çanakkale Savaşı’nda ölen alman askerler için bahçesinde bir şehitlik vardır. 2011 yılından beri Alman Büyükelçiliği kültür binası olarak kullanılmaktadır.
- Kalender Yalısı veya Sahilhanesi, 17.yy yapısı üzerine 18.yy başlarında Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1939 yılında yangın geçirmiş ve 1967 yılına kadar atıl durumda kalmıştır. Günümüzde orduevi olarak kullanılmaktadır.
- Cezarliyan Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta ve 1885 yılında yapılmıştır. Adeta saray görünümünde olan yapı Neoklasik üslupta yapılmıştır. Günümüzde Avusturya Büyükelçiliği olarak kullanılmaktadır.
- Dadyan Yalısı, 1850 yıllarında Ermeni bir Osmanlı vatandaşı tarafından Yeniköy’de yaptırılmıştır. Dadyan ailesi yalının üçüncü sahibidir. Sütunlu olan girişin her iki yanında simetrik merdiven bulunmaktadır. Üçgen alınlıklı çatısı, sütunları ve merdivenleri ile Art Nouveau üsluptadır.
- Doktor Muaffak Gören Yalısı veya Dialegmenos Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta ve 1880 yılında yapılmıştır. Venedik mimarisi özellikleri gösteren yapı üç katlıdır.
- Faik ve Bekir Beyler Yalısı, Yeniköy’de bulunan yalı ikiz yalıdır ve mimar Raimondo tarafından yapılmıştır. Yalı Art Nouveau üslubunun tüm özelliklerini gösteren üç katlı bir yapıdır.
Boğaziçi Yakası Yeniköy Sahili Diğer Yalıları
- Hayrettin Baran Yalısı, 1930’lu yıllarda yaptırılmış mimari özelliklerine göre diğer yalılardan ayrılacak özelliktedir. Dikdörtgen planlı olan yalı üç katlıdır. Yalının bahçesinde sütunlu betonarme bir strüktür bulunmaktadır.
- Madenci Arif Bey Yalısı, 20.yy’ın başında Madenci Arif Bey tarafından inşa edilmiş olup Yeniköy’dedir. Eklektik bir tarzı olan yapı batı mimarisinin etkisinde kalmıştır. Üç katlı yapının üst katları ahşaptır.
- Saip Özden Yalısı, Yeniköy’de olup 1851 yılında Rum bir kalfa tarafından yapılmıştır. Avrupa stili ile Boğaziçi yalı mimarisine benzememekte ve görünüşü ile dikkatleri üzerine çekmektedir.
- Sandoz Yalısı, yapım tarihi ve mimari bilinmemekle birlikte Yeniköy’dedir. Cephesinde çapraz süslemeler mevcuttur. Dört katlı olup üst katları ahşaptır.
- Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı, Rumelihisarı’nda bulunmaktadır ve Perili Köşk diye de bilinmektedir. 20.yy’ın başında yapımına başlanmış ancak I. Dünya Savaşı nedeniyle inşaatı yarım kalmıştır. Toplamda on katlıdır. 2002 yılından itibaren Borusan Holding’in genel merkezi olarak kiralanmıştır.
- Ayvazlıpaşazade Yalısı Ayvaz Paşazade Yalısı olarak bilinmektedir ve Arnavutköy’de bulunmaktadır. Bazı odaları ev olarak satılmıştır. Ali Vafi Köşkü olarak da anılmaktadır. Ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte 1915 yılında Giritli Ali Vafi Bey tarafından Ermeni bir bankerden satın alınır. 1919 yılında yanmış ve 1980 yılında aslına uygun olarak tekrar yapılmıştır.
- Büyükdere Azaryan Yalısı, Sarıyer’de bulunmakta, Vidalı Yalı olarak da anılmakta ve 20.yy başlarında mimar Andon Kazazyan’a yaptırılmıştır. 1978-1980 Yılları arasında Sedad Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesi ile müzeye dönüştürülmüştür, şu an Sadberk Hanım Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ahşap Bağdadi tarzındaki yalı Karnıyarık tipindedir. Yalının iç süslemeleri Ampir üslubundadır.
- Holden Yalısı veya Perihan Holden Ataman Yalısı, Sarıyer’de bulunmaktadır, mimarı ve ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte geçirdiği onarımlardan dolayı özgünlüğü bozulmuştur. Kare planlı iki katlıdır.
- Şerifler Yalısı, Emirgan’da bulunmakta olup 18.yy Osmanlı yapısıdır. Zarif olan yalının bir kısmı 1945 yılında yıkılmıştır. Yapı şu anda ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği tarafından kullanılmaktadır.
Bu Yalı Tarihi Eser Değildir!
- Faik Bey Pakize Hanım Yalısı, İstinye’de bulunmaktadır ve yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Gümüşhane Mutasarrıfı Faik Bey yaptırmıştır. Üç katlı olan yapı yalıdan ziyade apartman görünümdedir. Üçgen alınlığının ortasındaki madalyonda Ya Malik’el-mülk yazmaktadır. 1969 yılında Anıtlar Kurulu tarafından ‘Tarihi Eser Değildir’ kararı alınmıştır.
- Müşir Fuat Paşa Yalısı, İstinye’de bulunmaktadır ve 1870’li yılların başında İran Büyükelçisi Hacı Muhsin Han tarafından yaptırılmıştır. Arabistanlı Lawrence ile Şerif Hüseyin’in, Osmanlı’yı Ortadoğu’dan ayırma planlarını bu yalıda yaptığına dair bilgileri bulunmaktadır. Müşir Fuat Paşa yalının dördüncü sahibidir. İstinye Tersanesi ve Dışişleri Bakanlığı’nın kullandığı yapı son olarak UNESCO’ya tahsis edilmiştir.
- Recaizade Mahmut Ekrem Yalısı, İstinye’de bulunan yalı ‘Araba Sevdası’ isimi eseri ile tanınan Recaizade Mahmut Ekrem ve ailesine ait arazi üzerine yapılmıştır. 1980’li yıllara kadar Mısırözü Fabrikası olarak kullanılmıştır. Aynı isim ile anılan bir de Vaniköy’de yalı bulunmaktadır ve o da aileye ait olarak yapılmıştır.
- Bayçu Yalısı veya Baycu Yalısı Sarıyer’de bulunmakta ve 20.yy’ın başlarından yapılmıştır. Ahşap ve iki katlıdır, 1930 yılında Abdurrahman Nafiz Bayçu tarafından satın alınmış, 1982 yılında restore ettirilmiştir. 2015 yılında 2 milyon 77 bin liraya satılmıştır.
- Memduh Paşa Yalısı, Kireçburnu’nda bulunmakta ve İtalyan bir mimara Memduh Paşa tarafından 1900’lü yılların başında yaptırılmıştır. İki katlı ahşap Bağdadi olan yapı simetriktir. Toplamda 15 odası olan yalı en son satıldığında fiyatı 2 milyon 551 bin TL’dir.
- Muhsinzade Mehmet Paşa Yalısı, Muhsinzade Yalısı olarak da bilinmekte ve Kuruçeşme’de bulunmaktadır. Boğaziçi’nin en büyük yalılarındandır. Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmeyen yalı, 1940 yıllarından sonra kömür deposu ve kum deposu olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise otel olarak kullanılmaktadır.
Ortaköy Sahilinde Yanan Sahilhane
- Hatice Sultan Yalısı ve Fehime Sultan Yalısı Ortaköy’de bulunmaktadır ve Gazi Osman Paşa Yalısı olarak da bilinmektedir. Ortaokul olarak kullanılmış olan yapı, 2003 yılındaki yangında zarar görmüş ve harabe haline gelmiştir. Ancak bu iki yalı tekrar yapılarak günümüzde otel olarak hizmet vermektedir.
- Eseyan Yalısı Sarıyer’de bulunmakta olup kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Koruma altına alınan mimari yapılardandır.
- Huber Köşkü, Tarabya’da bulunmakla birlikte ne zaman yapıldığı veya mimari hakkında bilgi yoktur. Soğan kubbeli olan yapının ek binalarını ise İtalyan mimar Raimondo D’Aranco yapmıştır. Osmanlı Devleti’ndeki dönemin ünlü silah fabrikası Krupp’un temsilcileri olan August Huber ve kardeşine ait olan yalı, saltanatın sona ermesi ile Almanya’ya dönüş yapmışlar ve yalı bundan sonra devamlı suretle el değiştirmiştir. 1985 yılından itibaren yalı, Cumhurbaşkanlığı yazlık köşkü olarak kullanılmaktadır.
- Aleko Nikolidis Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta ve 1850’li yıllarda yapılmıştır. Cumhuriyet’in erken dönemlerinde çay evi, meyhane, otel olarak kullanılmıştır. Sahile çıkıntı yapan balkonunun altındaki kazıklardan dolayı ‘Kazıklı Lokanta’ olarak da bilinmektedir.
- Ali Rıza Paşa Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta ve Fransız bir aile tarafından 1870’li yıllarda yaptırılmıştır. Ali Rıza Paşa, Fransa’da eğitim görmüş olup harita uzmanlığı yapmıştır. Kızı İclal Ersin Karakaptan ise Cumhuriyet döneminin ilk kadın ekonomi doktorudur. Yalı dört katlı olup ahşaptır. Yalının sofası 1962 yılında Topkapı Sarayı restoratörleri tarafından yenilenmiş, 1972 yılında ise yalıya kalorifer döşenmiştir.
- Beyazciyan Yalısı, günümüze kadar gelememiş olsa da Yeniköy’de yapılmıştır ve uzun yıllar evlendirme dairesi olarak kullanılmıştır. Sahibi Ali Rıza Paşa olup kendi adına bir yalısı da vardır.
- Burhanettin Sezeral Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta olup ne zaman yapıldığı bilinmese de ilk sahibi Fransız bir ailedir. Yalı 1933 yılında İTÜ profesörlerinden Burhanettin Sezeral’a satılmıştır. Bina üç katlı olup iki kattaki balkonlar boydan boyadır. Yalının bir kısmı lokanta iken diğer kısmı konut olarak kullanılmaktadır.
- Dr. Hulusi Behçet Yalısı, Yeniköy’de bulunmakta ve yapılış yılı ile mimarı bilinmemektedir. Hulusi Behçet, Behçet hastalığını bulan tıbbiyecidir. Yalının güney kısmı iki katlı, kuzey kısmı ise üç katlıdır.
- Ebubekir Ratip Yalısı, Yeniköy’de bulunmakla birlikte kim tarafından ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ancak yalı Ebubekir Ratip Efendi tarafından 1860 yılında satın alınmıştır. Kare planlı yalı üç katlı ve topuz çatılıdır.
Bir Sahipsiz Yalı
- Eyüp Paşa Yalısı, İhmalyan Yalısı olarak da bilinmekle birlikte Yeniköy vapur iskelesinin hemen yanında bulunmaktadır. Üç katlı ve harap halde olan yalı çatısındaki üçgen cihannüması ile zarif bir görünümdedir, ancak restore edilmesi gerekmektedir. Neo Gotik tarzda olan yapının iki cumbası bulunmaktadır ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. İlk sahibi olan Eyüp Paşa’dan Parsık İhmalyan satın almıştır.
- Gazioğlu Yalısı Yeniköy’de bulunmaktadır ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Üç bölümden oluşan yalının en kuzeydeki bölümü üç katlı diğer iki bölüm ise iki katlıdır.
- Karatodori Yalısı veya Kara Todori Paşa Yalısı Yeniköy’de bulunmaktadır. 19.yy sonlarında Sarkis Balyan tarafından Çırağan Sarayı inşaatından arta kalan malzemesinden yapılmıştır. Kara Todori Paşa, Sultan Abdülmecid’in doktorudur. Gazioğlu Yalısı ile aynı sırada bulunmaktadır. Tarz olarak Venedik Kanalı Yalıları’na benzemektedir.
- Kosti Rozi Yalısı veya Vedat Bey Yalısı olarak bilinmektedir ve Yeniköy’dedir. Sonradan eklenilen çatı katı ile dört katlı bir yapıdır. Sandoz Yalısı’nın hemen yanında bulunmaktadır.
- Mısırlı Fuat Bey Yalısı (Yeniköy)
- Sait Halim Paşa Yalısı, Yeniköy’de bulunan yalı 1863 yılında yapılmasına rağmen, yalının bulunduğu yerde daha eski bir yapı olduğu bilinmektedir. Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’na Almanlarla birlikte girmesi için iki ülke arasındaki gizli anlaşma bu yalıda yapılmıştır. 1995 yılında restore ettirilmiştir.
- Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı Yeniköy’de bulunmakta olup 1911 yılında II. Abdülhamit’in oğlu Burhanettin Efendi için amcası Abdülaziz tarafından satın alınmıştır. Yalı bir aralar Mısırlılar Yalısı olarak da anılmıştır. Yalının 20.yy’ın sonlarındaki restorasyonu 10 yıl sürmüş ve 150 milyon dolara satışa çıkarıldığında dünyanın en pahalı beş evi arasında gösterilmiştir
- Selahattin Adil Paşa Yalısı Yeniköy’de bulunmaktadır. Selahattin Adil Paşa Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarındandır ve Kurtuluş Savaşı’nın Güneydoğu Cephesi Komutanı’dır. Yalıyı da Şerif Hüseyin’in en küçük oğlu olan Emir Zeyt’ten almıştır. Kagir olan yapı üç katlıdır ve kavun içi renklidir.
- Tahsin Uzer Yalısı Yeniköy’de bulunmakla birlikte mimar Prof. Sedad Hakkı Eldem tarafından yapılmıştır. Yeniköy’deki en uzun yalılardandır. Tahsin Bey Yalısı da denilen yalının arazisindeki bir yalı yıkılarak yapılmıştır. Yalının ilk sahibi olan Tahsin Bey’in ve sonrasında yalıyı satın alanların hepsinin ekonomik olarak batması yalıyı uğursuz bir yalı olarak göstermektedir. Bunun sebebi de yalı yapılırken bahçesindeki Bizans ayazmalarının yıkılması gösterilmektedir. Yalı iki ayrı binadan oluşmakta ve Sedad Hakkı Eldem’in güzel eserlerinden biridir.
İstanbul Boğazı Dini Yapıları, Camileri
Bu bölüme İstanbul Boğazı’nda bulunan camilerin yanında, yakında Boğaziçi kiliseleri de eklenecektir. Aşağıdaki bölümde şimdilik İstanbul Boğazı mimari yapıları olarak sadece camiler bulunmaktadır.
İstanbul Boğazı veya Boğaziçi Avrupa Yakası Camileri
- Mecidiye Camii veya Ortaköy Camii, Ortaköy sahilde bulunan cami 1853 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Niğogos Balyan’a yaptırılmış Neo-Gotik tarzdaki camilerimizdendir. Yerinde 1721 yılında yapılan mescit bulunmakta ancak bu yapı 1730 Patrona Halil İsyanında yıkılmıştır. Bu zamana kadar altı kez restore ettirilmiştir.
- Yeni Cami veya Valide Sultan Cami Eminönü’nde boğazın hemen girişinde bulunmakta ve 1597 yılında III. Murad’ın eşi Safiye Sultan’ın emriyle yapımına başlanmıştır. Cami Hatice Turhan Sultan zamanında ve onun büyük çabalarıyla 70 yıl kadar sonra bitirilmiştir. Hatice Turhan Sultan aynı zamanda Seddülbahir Kalesi’ni de yaptırmıştır.
- Fındıklı Cami veya Molla Çelebi Cami, Mimar Sinan tarafından yapılmış olup Fındıklı’da bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre 1587 bazı kaynaklara göre de 1589 yılında yapılmıştır. Eşsiz bir boğaz manzarasına sahiptir.
- Dolmabahçe Camii veya Bezmialem Valide Sultan Camii, Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanındadır ve 1855 yılında ibadete açılmıştır. Dolmabahçe Sarayı ile bir bütün olarak düşünülmektedir. 1940’lı yılların sonunda müze olarak da kullanılan cami kare planlı, yüksek kubbeli Ampir tarzı ile önemli mimari yapılarımızdandır.
- Sinan Paşa Camii, Beşiktaş’ta bulunmaktadır ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşa tarafından 1550’li yıllarda yaptırılmıştır ve tek minarelidir.
- Defterdar İbrahim Paşa Camii, Ortaköy ile Kuruçeşme arasında bulunmakta ve 1661 yılında Defterdar İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. İhmal Paşa Camisi olarak da bilinmektedir.
- Bebek Camii, Bebek semtinde bulunan cami 1913 yılında mimar Kemaleddin tarafından Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın 18.yy’da yaptırdığı bir caminin üzerine yapılmıştır. Neo-Klasik bir üslubu bulunmaktadır. Hümayunu Abat Camisi olarak da bilinmektedir.
- Kayalar Mescidi, Bebek semtinde bulunan bir başka tarihi yapı olup 1662 yılında Nişancı Ahmet Sıktı Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ahşap ev görünümde tek katlı kiremit çatılıdır.
- Emirgan Camii ya da Emirgan Hamid-i Evvel Camii, Emirgan semtinde 1779-1780 yılları arasında Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Cami daha eski harap haldeki bir köşkün yıkılması ile yapılmıştır.
İstanbul Boğazı Anadolu Yakası Camileri
- Üsküdar Ayazma Camii 1758 yılında yapımına başlanan cami iki yılda bitirilmiştir. Barok üslubu özellikleri gösteren caminin mimarı Mehmed Tahir Ağa’dır. Yıldırım düşmesi sonrası 1872 yılında tekrar yapılmıştır. Caminin arazisi üzerinde daha önceden ayazma olduğundan bu isimle anılmaktadır. Güney cephesinde bir kuş evi vardır.
- Şemsipaşa Camii veya Şemsi Paşa Camii, Üsküdar’da bulunmaktadır ve Boğaziçi’nin en güzel manzarasına sahip camilerimizdendir. 1580 yılında Mimar Sinan tarafından yaptırılmıştır ve bir efsaneye göre yapıya asla kuş konmamaktadır, bundan dolayı Kuşkonmaz Camii olarak da anılmaktadır. L biçimli avlusunda 15 kadar tarihi mezar bulunmaktadır.
- Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar’da Mimar Sinan’ın kızı Mihrimah Sultan için Mimar Sinan tarafından 1548 yılında yapılmıştır. Aynı isimle Edirnekapı’da da yine Mimar Sinan’ın yaptığı bir cami daha vardır. Bu iki caminin üzerinde her ekinoksta, güneş doğmakta ve batmaktadır. Bir başka anlatılana göre ise Edirnekapı’daki caminin üzerinde güneş batarken, Üsküdar’daki camide ay doğmaktadır. Bilindiği üzere Mihrimah, Farsça ‘güneş ve ay’ demektir.
Dinler Arası Dayanışma
- Kuzguncuk Camii, 1950-1952 yılları arasında halkın bağışları ile yaptırılmıştır. Hatta hemen yanındaki Ermeni Kilisesi dönemin parası ile 500 Lira yardımda bulunmuştur. Mimarı Cemil Şavkay Bey’dir. Cami tek minareli ve tek şerefelidir.
- Üryanizade Ahmet Esat Efendi Camii, 1850 yılında Şeyhülislamlık da yapan Üryanizade Ahmet Esat Efendi tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı yapı köşk biçimindedir. Kitabesinde 1860 yılı yazmış olsa da bazı kaynaklara göre de 1889 yılında yaptırılmıştır. Duvarlarındaki kalem işi süslemeler görülmeye değerdir.
- Beylerbeyi Camii veya Hamid-i Evvel Camii de en güzel Boğaziçi manzaralı camilerdendir. En güzel yalı camileri arasındadır. 55 Pencereli olmakla birlikte iç mekânında Osmanlı ve Avrupa çinileri göze çarpmaktadır. Sultan I. Abdülhamid tarafından 1778 yılında yaptırılmıştır. Yapının zemininde sürekli olarak su akıntısı etkisinde olduğundan 1810 yıllarında değişikliğe uğramıştır. 1969 yılında büyük bir restorasyon geçirmiştir. Yenileme işlemi sonrasında 1983 yılında yangın sebebiyle kubbesi çökmüş ve tekrar restore ettirilmiştir.
- Kaymak Mustafa Paşa Camii veya Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii, Kuleli Askeri Lisesi’nin hemen yanı başında bulunmaktadır. 1720 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın damadı Nişancı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapı kâgir olarak inşa edilmiş ve Ampir üsluba sahip mihrap ile özgünlüğünü korumaktadır.
- Vaniköy Camii, 15 Kasım 2020 yılında ne yazık ki yanmıştır. Vani Mehmet Efendi Camii olarak da bilinmektedir. 1665 yılında yapılan camideki yangının sebebi döşemelerin altından geçen elektrik kablolarının ısınmasıdır. Geniş dikdörtgen planlı, kargir duvarlı ve kırma çatılı bir tarihi yapıdır. Mahfili dört ağaç direk üzerinde bulunmaktadır.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
İstanbul tarihi yerler, yapılar ve müzeler
Marmara Bölgesi antik kentler ve tarihi yerler
Marmara Bölgesi fotoğrafları
Boğaziçi Yalıları I,II, Sedad Hakkı Eldem
Google Earth Marmara Boğazı veya Boğaziçi