Osmanlı Dönemi içinde Konstantiniyye olarak bilinen İstanbul, dünyadaki en eski tarihi yerleşimlere sahip ile kadim kentlerden biridir. Prehistorya (Tarihöncesi) dönemlerde ilk adını aldığı Byzantion isminden Konstantiniyye ismini alana kadar üç büyük dönem geçiren İstanbul, fethedilmesi ile aynı zamanda bir çağı kapatmış ve bir başka çağı başlatmıştır.
Osmanlı tarihi dönemleri içinde de Yükselme Dönemi’nin başladığı tarihe denk gelen 1453 yılından sonra Osmanlı genel itibariyle imparatorluk tanımına da uygun hale gelmiş ve tarihçilerce de böyle kabul görmüştür. Kısaca 1453 İstanbul fethi sonrası Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ başlamış ve Osmanlı Devleti için de artık Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde İstanbul yani Konstantiniyye’nin incelendiği bu yazı 1453 yılından, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılına kadar ki önemli tarihi olayları anlatmaktadır.
Ayrıca 1453 yılına gelene kadar İstanbul’un tarihi dönemleri ve önemli olayları için aşağıdaki linkleri inceleyebilirsiniz:
– Tarihöncesi İstanbul Dönemi
– İstanbul’un kuruluşu olan Byzantion ve Helen Dönemleri
– Roma İmparatorluğu Dönemi Byzantium ve Bizans Dönemi Konstantinopolis tarihi
İstanbul’un Fethi Öncesi Kısaca Osmanlı Devleti Kuruluşu ve Tarihi (Konstantiniyye Olmadan Önce)
İznik’i Anadolu Selçuklu Sultanlığı’nın ilk payitahtı yapmış olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah (I. Süleyman Şah)’tan sonra Anadolu Selçukluları, Konstantinopolis’e kadar gelmiştir ve Bizans İmparatoru Alexios Komnenos (I. Aleksios) tarafından 1081 yılındaki Dragos Antlaşması (sınır İstanbul Maltepe) ile İznik Devleti tanınmıştır. I. Alaeddin Keykubat döneminde (1220-1237) Bizanslılar (Laskaris Hanedanlığı – İznik İmparatorluğu) ile çeşitli savaşlar sonucunda Ertuğrul Gazi’ye Sultan, Yukarı Söğüt ve Domaniç (Domaliç)’i kışlak ve yaylak olarak vermiştir. Hatta Sultan Abdülhamid 1886 yılında Söğüt ve Domaniç’e Ertuğrul Gazi’nin annesinin (Devlet Ana) mezarını buldurmak için bir heyet gönderecektir.
Bölgeye Uç Beyi olarak yerleşen Ertuğrul Gazi’nin 1281 yılında ölümünden sonra oğlu Osman Bey, bölgedeki Rumlarla iyi geçinmiş fakat çıkan bir isyan üzerine 1288 yılında Karacahisar’ı ele geçirmiştir. 1299 yılında Bilecik’i de ele geçiren Osman Gazi, aynı yıl Sülemiş isyanı sonucunda uç beyliklerin bağımsızlığını kazanması sonucunda kendi beyliğini kurar. Osmanlı Beyliği 1299 yılında kurulmuş olur. 1301 yılında İznik’i kuşatır ve 1302 yılında Bapheus Savaşı veya Bafeus Savaşı sonunda zafer kazanır. Halil İnalcık’a göre Osmanlı Beyliği’nin kuruluş tarihi bu zaferle başlamıştır.
Tüm Osmanlı Beyliği, Devleti ve İmparatorluğu Dönemleri içinde toplamda 36 padişah hüküm sürmüştür. 36 padişah haricinde Fetret Devri denilen dönemde de dört şehzade kendi aralarında savaşmış ve bulundukları bölgelerde (Rumeli, Batı Anadolu vs.) sultanlık yapmışlardır. Ayrıca 1 Kasım 1922 tarihinde Saltanatın Kaldırılması ile 18 Kasım 1922 tarihinde II. Abdülmecid, 3 Mart 1924 Halifeliğin Kaldırılması tarihine kadar son Osmanlı Halifesi olmuştur. Konstantiniyye başkent olduktan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nu 30 padişah yönetmiştir.
Gün Gün İstanbul Fethi ve Osmanlı Dönemi Konstantiniyye Başlangıç Tarihi
İstanbul’un Konstantinopolis dönemini tarihte silecek olan kuşatma hazırlıkları 26 Mart 1453 tarihinde başlar ve II. Mehmet ordusuyla Edirne’den hareket eder. 2 Nisan günü Bizanslılar Haliç girişine zincir çekerler. 5 Nisan’da II. Mehmet otağını kurar ve bir gün sonra şehri teslim etmesi için elçi gönderir. Ancak kabul görmeyince aynı gün top atışları başlar. 11 Nisan günü Şahi Topları Konstantinopolis kara surları karşısına getirilir. Birkaç gün içinde Tarabya Kalesi, Burgazada, Büyükada fethedilir. 18 Nisan günü yıkılan surlara ilk saldırılar başlar. 20 Nisan’da Bizans ve Ceneviz gemileri, Osmanlı donanmasını aşıp Haliç’e girince 21 Nisan günü Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey görevinden alınır ve 21-22 Nisan günleri önceden düşünüldüğü gibi 67 Osmanlı gemisi Haliç’e indirilir. 6 Mayıs gününe kadar karşılıklı top ateşleri devam eder.
Mayıs’ın başından beri Konstantinopolis’te yiyecek ve içecek sıkıntısı baş göstermektedir. 7 Mayıs günü tekrar hücuma kalkılır ancak güçlü savunma karşısında geri çekilinir, aynı gün Tekfur Sarayı yıkılmıştır. 15 Mayıs Topkapı tarafındaki surların bir kısmı yıkılır. 16 Mayıs’ta Osmanlı Lağımcıları’nın açtığı tüneller fark edilir ve engellenir. 23 Mayıs’a kadar bu durum böyle devam eder ve aynı gün II. Mehmet şehrin teslimi için bir elçi daha gönderir ancak kabul edilmez. 25-26 Mayıs’taki Ayasofya’daki törenlerde Meryem ikonası yere düşer ve Bizans manevi olarak çöker.
28 Mayıs günü, bir sonraki gün genel bir saldırı yapılacağı askere bildirilir. Saldırıdan kaçanlar idam edilecektir. 29 Mayıs 1453 tarihinde Pazar günü sabaha karşı saatlerde tüm Osmanlı Ordusu karadan ve denizden büyük bir gürültü eşliğinde hücuma başlar. Aynı esnada yapılan top ateşinin Topkapı-Edirnekapı arasındaki surları yıkması sonucu, buradan Konstantinopolis’e giriş yapılır.
Konstantiniyye: İstanbul Tarihi İçinde Üçüncü Başkent
Fetret Dönemi’ndeki sultanlar hariç Osmanlı’nın yedinci padişahı olan II. Mehmet, Konstantinopolis fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet olarak anılmaya başlanmıştır. Bizans İmparatorluğu başkenti olan Konstantinopolis ise böylece Osmanlı’nın üçüncü başkenti olmuştur. Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Bursa (1326-1365), ikinci başkenti ise Edirne (1365-1453)’dir. Söğüt, İznik ve Bilecik ise başkent sayılmamaktadır. Bunun sebebi Osmanlı Beyliği’nden Osmanlı Devleti’ne geçişte Bursa başkent yapıldıktan sonra ilk Osmanlı parasının basılması nedeni ile olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’ne kadar artık başkent Konstantiniyye olarak anılan İstanbul’dur.
İstanbul Konstantiniyye Dönemi Önemli Tarihi Olaylar
29 Mayıs 1453 Pazar günü Fatih Sultan Mehmet, şehri alır almaz Ayasofya’ya gelir ve ihtişamı karşısında büyük saygı duyar. 30 Mayıs 1453 Pazartesi günü Hızır Çelebi’yi İstanbul’un ilk kadısı olarak atar, böylece İstanbul Konstantiniyye tarihi içinde ilk Osmanlı görevlisi göreve başlar. Fatih, aynı günlerde daha sonra İstanbul Üniversitesi’nin de nüvesi sayılacak Sahn-ı Seman kurulması için talimat verir. Bu Sahn-ı Seman medresesi var olan yapıların içinde teşkil edilmiştir, fakat sonradan Fatih Külliyesi içinde bu medreseleri birleştirecek ve şehrin en önemli eğitim kurumlarından birinin temelini atacaktır. Çeşitli tarihçilere göre Fatih, şehri fethettiği günün gecesini Ortodoks Patrikhanesi tahtında geçirmiştir. Hem bundan dolayı hem de Bizans İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu’nu sentezlemek istediği için sıfatları arasında ayrıca Kayser-i Rum ünvanını almıştır.
3 Haziran 1453 Cuma günü, Fatih Sultan Mehmet, Konstantiniyye şehrindeki ilk Cuma namazını Ayasofya içinde kılmıştır. Ayasofya ile ilgili diğer tüm bilgileri ayrıca ilgili içerikten okuyabilirsiniz.
İstanbul Konstantiniyye Tarihi İçinde İlk Selatin Cami
1462 yılında yapımına başlanılan Fatih Cami 1469 yılında bitirilmiştir. Fatih Cami aynı zamanda İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye tarihi içindeki ilk ‘selatin cami’dir. Selatin cami Osmanlı’da padişahların veya ailelerinin tarafından yaptırılan camilere verilen isimdir. Mimarı Sinaüddin Yusuf bin Abdullah (Mimar Atik Sinan)’dır. Fatih Camisi, yıkıntı halde olan Havariler Kilisesi’nin bulunduğu alanda yaptırılmıştır.
Osmanlı İlk Altın Parası ve Osmanlı Darphanesi Tarihi
1467 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından ilk altın para Konstantiniyye’de Beyazıt Cami civarında kurulan Darphane’de basılmıştır. İlk altın para 3.508 gr ağırlığında ve 20 mm çapındadır. Darphane daha sonra 1596 yılında genişletilerek Beyazıt Simkeşhane isimli hana taşınacak ve 1723 yılında da Topkapı Sarayı içindeki yapılarda faaliyetlerine devam edecek son olarak da 1967 yılında şimdiki binasına taşınacaktır.
Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kâğıt para 1840 yılında Kaime-ı Nakdiye-ı Mutebere (para yerine geçen kağıt) adıyla çıkartılacaktır. Bu aslında para olmayıp hazine bonosu gibidir ve elde yapılıp üzerine resmi mühür basılmaktadır. Ancak taklidi kolay olduğundan 1842 yılından itibaren matbaada basılmaya başlanacak ve el yapımı olanlarla değiştirilecektir.
İstanbul alındıktan sonra şehir merkezinde, şu an İstanbul Üniversitesi’nin alanı üzerine bir saray yapılmaya başlanır. Eski Saray (Saray-ı Atik) olarak anılan bu saray 1454-1458 yılları arasında kullanılır. Bu sarayla ilgili yazılı kaynak ve minyatürler dışında kalıntı bulunmamaktadır. 1459 yılında ise Topkapı Sarayının inşası başlar. 1478 yılında tamamlanan saray, payitaht 1856 yılında Dolmabahçe Sarayı’na taşınıncaya kadar kullanılır. Topkapı Sarayı’nın bu büyük akropol alanındaki birçok kalıntı üzerine yerleştiği açıktır. Sarayın altındaki mahzenler Mangana Sarayı’nın yanına yapılan Aya Yorgi Manastırı’nın kalıntılarıdır. Kalıntılar günümüzde sarayın bahçesinde olup ziyarete kapalıdır.
4 Mayıs 1481 tarihinde Cuma günü Fatih Sultan Mehmet Gebze yakınlarında ordugâhında ölünce yerine oğlu II. Beyazıt (II. Bayezid) geçmiştir. Aynı gün Konstantiniyye kanlı Yeniçeri isyanına da ev sahipliği yapmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in diğer oğlu Cem Sultan’ı destekleyen Vezir-i Azam Karamani Mehmed Paşa’nın kellesi mızrağa geçirilip Konstantiniyye sokaklarında gezdirilmiştir.
İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye Matbaa Tarihi
Bilinenin aksine Osmanlı Dönemi’nin ilk matbaası 1493 yılında Konstantiniyye’de, İspanyol göçmeni David ve Samuel İbn Nahmias Kardeşler tarafından kurulmuştur. Basmış oldukları ilk kitap ise 13 Aralık 1493’te Yaakov Aşer’in “Arbaa Turim” isimli kitaptır. Ayrıca 1505-1506 yıllarında bir de Tevrat basılmıştır. İlk Türk Matbaası ise 16 Aralık 1727 yılında İbrahim Müteferrika tarafından kurulacaktır.
1502 yılında II. Beyazıt, Haliç’te bir köprü yaptırmak için Leonardo da Vinci’den bir tasarım yapmasını istemiştir. Da Vinci, 240 metre uzunluğunda, 24 metre genişliğinde tek açıklıklı bir köprü tasarımı yapar ve II. Beyazıt’a yollar. Ancak yapım izni padişah tarafından verilmez. Haliç’in üzerinde bir köprü fikri 19.yy’da uygulanacaktır.
1509 Konstantiniyye Tarihi İçinde Büyük İstanbul Depremi
10 Eylül 1509 Cuma günü, Büyük İstanbul Depremi veya Küçük Kıyamet denilen (Kıyamet-i Suğra) meydana gelmiştir. 160.000 nüfusa sahip olan Konstantiniyye’de 13.000 kişi ölmüş ve 1070 ev yıkılmıştır. Topkapı Sarayı ve Anadolu Hisarı gibi yapılar ile Konstantiniyye surlarının bazı kapıları ağır hasar almıştır. Deprem sonrası tsunami oluşmuş ve dalgalar Galata ve Konstantiniyye surlarını aşarak sahile yakın evleri denize batırmıştır.
Bir yıl sonra 1510 yılında İstanbul Konstantiniyye tarihi içinde kayıtlara geçen ilk yangın çıkar, Balat’ta başlayan yangın Bahçekapı’ya kadar sürmüş ve 800 dükkân ve ev yanmıştır. Aynı semtte 1639 yılında da büyük bir yangın çıkacak ve Balat semtini baştan aşağı yok edecektir.
25 Temmuz 1518 tarihi Perşembe günü kutsal toprakların Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasının sağlandığı 1517 Mısır seferi sonrası Konstantiniyye’ye dönen I. Selim veya Yavuz Sultan Selim aynı zamanda Halife unvanını ve kutsal emanetleri de imparatorluğa getirmiştir. Bu tarihe kadar Ortodoks Hristiyanlarca kutsal olarak kabul edilen İstanbul, bu tarihten sonra Müslümanlarca da önemli ve kutsal kabul edilmiştir.
Konstantiniyye Tarihi İçinde En Uzun Hükümdarlık yapan I. Süleyman
1520 yılının 30 Eylül Perşembe günü Topkapı Sarayı’ndaki tahtına oturan I. Süleyman veya Kanuni Sultan Süleyman hem Osmanlı padişahları içinde hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun Konstantiniyye tarihi içinde en uzun hükümdarlık yapan kişidir. Tam olarak 7 Eylül 1566 yılında Zivetgar Kuşatması sırasında hayatını kaybedene kadar 46 yıl hükümdarlık yapmıştır. İstanbul onun zamanında altın çağını yaşamaktadır.
1539 yılında İstanbul Konstantiniyye dönemi tarihi içinde, kayıt altına alınan ilk salgın hastalık görülür. Bizans dönemi içinde salgınlardan korunmak için İstanbul’a gelenlerin Yedikule’de yedi gün bekletildiği bilinmektedir. Aynı yıl Konstantiniyye veba salgını ile de uğraşmaktadır. Hem Zindankapı’da çıkan ve kente yayılan yangınla veba salgınının birleşmesi kente zor anlar yaşatmıştır.
13 Haziran 1550 tarihinde Salı günü Süleymaniye Cami ve Külliyesi’nin temeli atılır, yapının mimarı ise Mimar Sinan’dır. Yedi yıl sonra 1557 yılının 15 Ekim Salı günü cami ve külliyenin inşası bitirilmiştir. Süleymaniye Cami 100’den fazla deprem görmesine rağmen en ufak bir hasar almamıştır. Mimar Sinan Süleymaniye Cami’si için ‘Kalfalık Eserim’ demiştir.
1555 yılında İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye tarihi içinde Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre 70.000 kişi veba salgınında ölmüştür. 1592 yılında İstanbul’da bir veba salgını daha olur. Bu salgında III. Murad, Topkapı Sarayı’nı terk etmiş ve 16 sultan ile devlet adamları bu veba salgınında ölmüştür.
1574 yılında yaz mevsimi başında Topkapı Sarayı mutfak bölümünde (matbah-ı amire) baca kurumlarının yanmasından dolayı yangın başlamış ve sarayın yarısı zarar görmüştür. Bu olay sonrasında Mimar Sinan’ın yapmış olduğu plana göre Topkapı Sarayı onarılmış ve mutfak bölümü yangınlara karşı daha geniş yapılmıştır. Topkapı Sarayı’nda ayrıca 1558, 1590 ve 1665 yıllarında da yangınlar çıkmıştır.
Genç Osman Dönemi ve Konstantiniyye Kanlı Yeniçeri Ayaklanması
Genç Osman veya II. Osman döneminde 1622 yılının 18 Mayıs Çarşamba günü padişah hacca gitmek için hazırlandığı sırada yeniçeriler Konstantiniyye tarihi içinde görülmemiş bir ayaklanma çıkartmışlardır. İsyancılar bazı Osmanlı devlet adamlarının kellesini istemiş olsa da II. Osman istenileni yapmamış ve hacca gitmekten vazgeçmiştir. Bir gün sonra 19 Mayıs Perşembe günü yeniçeriler I. Mustafa (Deli Mustafa)’yı tahta ikinci defa çıkartmışlardır. Aynı gün II. Osman ise türlü işkencelerle Yedikule Zindanları’nda boğularak idam edilmiştir.
Genç Osman döneminde Evliya Çelebi’ye göre Osmanlı donanmasının sefere çıkmadan önce konakladığı bir koy, toprakla doldurulmuştur. İleride buraya Osmanlı Dönemi’nin en güzel saraylarından biri yapılacaktır. Toprağın doldurulmasında 16000 tutsağın çalıştığı söylenmektedir. Doldurulan alan sonraları has bahçe olarak kullanılmış ve çeşitli padişahlarca köşkler yapılmıştır. Daha sonra hepsi yıktırılacak ve yerine Dolmabahçe Sarayı yapılacaktır.
Aynı yıllarda, 1632 yılında Hezarfen Ahmet Çelebi Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer bir araç ile kendisini boşluğa bırakmış ve Üsküdar’a kadar uçmuştur. Bu olay bir tek Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yazmaktadır. Ancak Avusturya’nın Konstantiniyye elçisi Ogier Ghislain de Busbecq da görev yılı olan 1554-1562 yılları arasındaki anılarında ‘bir Türkün uçma denemesi yaptığını’ yazmıştır.
24 Temmuz 1660 tarihi Cumartesi gününde Odunkapısı civarında çıkan yangın, Unkapanı tarafından Konstantiniyye içlerine kadar ilerlemiştir. 48 saat süren yangında binlerce Osmanlı yapısı yanarken 3000 kişi de yangından can vermiştir. Yangın 48 saatin sonunda rüzgârın ters yöne esmesi ile kendi kendine sönmüştür. Daha sonra bu yangının toplum ve ekonomiye etkisi üzerine kitaplar yazılacaktır.
İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye Tarihi ve Kaşıkçı Elması
1600’lü yılların sonunda Padişah IV. Mehmet zamanında söylentiye göre sahilde çöplükte bir taş bulunur ve taşı bulan kişi ne olduğunu öğrenmek için oymacı denilen kaşıkçıya taşı gösterir. Kaşıkçı taşı satın alır ve bir kuyumcu arkadaşına götürür. Elmas olduğu anlaşılınca aralarındaki tartışmaya Kuyumcubaşı dâhil olur ve taşı satın alır. Ancak tüm bunlar sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa’nın kulağına gider ve taşı satın alıp Osmanlı Devleti malı haline getirir. Bu taş günümüzde Topkapı Sarayı’nda sergilenen 86 karatlık ünlü Kaşıkçı Elması’dır. Kaşıkçı Elması’nın ayrıca 18.yy’da geçen bir başka hikâyesi daha vardır.
Yeniçeri Tulumbacıları
1714 yılında Yeniçeri Ocağı’na bağlı olarak Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı ismiyle İstanbul Konstantiniyye tarihi içerisinde ilk defa itfaiye teşkilatı kurulmuştur. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile bu teşkilat da kaldırılmış ve 1828 yılında yarı askeri bir başka itfaiye teşkilatı kurulmuştur. 1714 yılından 1826 yılına kadar kırktan fazla büyük İstanbul yangını çıkmış ve toplamda 7000 kadar yapının yandığı ve harap olduğu kayıtlara geçmiştir.
Mevcut olan yarı askeri itfaiye teşkilatı 1826 yılında kaldırılıp Belediye’nin sorumluluğunda semt tulumba itfaiye teşkilatı göreve başlamış, 1874 yılında bu teşkilat da lağvedilerek 1923 yılına kadar Askeri İtfaiye Teşkilatı görevde kalmıştır. 1453 yılından Cumhuriyet Dönemi’ne kadar toplamda 245 büyük İstanbul yangını olacaktır.
24 Mayıs 1719 Çarşamba günü Konstantiniyye tarihi içinde bir büyük deprem daha meydana gelmiştir. Mihrimah Sultan Camisi ile medreselerinin kubbeleri depremden dolayı çökmüştür. 10 yıl kadar sonra ise 1729 yılında çıkan bir yangında İstanbul’un 1/8’i, Fener Kapısı’ndan Ayvansaray’a kadar yanmıştır. 1756 yılında bu sefer Fener Kapısı yakınlarında Cibali semtindeki yangında 2000’e yakın kamu binası ve 1000’e yakın ev yanmıştır.
İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye Lale Devri Tarihi ve Patrona Halil İsyanı
Lale Devri, 1718-1730 yılları arasında Osmanlı Saltanatı’nın en yüksek kademede yaşamış olduğu zevk ve sefaları anlatan ve yurtdışından yüksek fiyata getirilen lalelerin Konstantiniyye’nin çeşitli yerlerine dikilmesinden dolayı sonradan verilen isimdir. Aslında Osmanlı zamanında bu devire ‘Lale Devri’ denilmemiştir. Bu dönemde İmparatorluk genelinde batı tarzı değişikliklerin yapıldığı söylenebilir, Konstantiniyye içinde göz alıcı birçok sanat eseri ve mimari yapı yapılmıştır.
1730 yılında ise Osmanlı’nın ve devlet adamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın bu savurganlığı, İran seferinin olumsuz sonuçlanması, Yeniçerilerin paralarını alamaması bir isyana dönüşmüştür. Bu isyana Patrona Halil ismindeki bir yeniçerinin önderlik etmesi sonucunda Patrona Halil İsyanı denilmektedir. İsyan sonucunda Konstantiniyye karışmış, Damat İbrahim Paşa idam edilmiş ve III. Ahmet tahtı bırakmak zorunda kalmıştır.
22 Mayıs 1766 Perşembe günü başlayan ve tarihçilere göre üç ay boyunca devam eden depremlerde Fatih Cami başta olmak üzere Konstantiniyye’de pek çok yapı ve cami yıkılmıştır. Kullanılamaz hale gelen camilerden biri de Eyüp Sultan Camisi’dir. Kapalıçarşı ve Topkapı Sarayı’nda ise ağır hasarlar meydana gelmiştir. Yerebatan Sarnıcı kenti sular altında bırakmıştır.
1822 yılında İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye tarihi içinde çok büyük bir veba salgını olur. Günde 1500-2000 tabut İstanbul surları dışına çıkartılmaktadır ve bu rakama boğaz ve civarında ölenler dâhil değildir. Dönemin Osmanlı hekimleri tecridi tavsiye etmiş olduklarından Şeyhülislam fetvası alınamamıştır. Bu dönemde Hekimbaşı Abdülhak Molla karantina teşkilatını kurarak geliştirmiştir. Aynı zamanda çiçek aşısını da zorunlu hale getirmiştir.
İstanbul Konstantiniyye Tarihi Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Meşrutiyetler
3 Kasım 1839 tarihinde Pazar günü, Osmanlı’nın batılılaşması amacıyla atılan ilk adımı olan ve Gülhane’de okunmasından dolayı Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu ismiyle de anılan Tanzimat Fermanı halka duyurulmuştur. Tanzimat Fermanı’nda geçen genel konular tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması, eşit vergi adaleti, erkeklere dört yıl askerlik zorunluluğu ve rüşvetin ortadan kaldırılması ile ilgilidir.
18 Şubat 1856 Pazartesi günü Islahat Fermanı Bab-ı Ali’de ilan edilecek ve gayrimüslimlere de Müslümanlar gibi eşit haklar verilecektir. Bunları sırasıyla Kanun-i Esasi’nin 23 Aralık 1876 yılında duyurulması ile I. Meşrutiyet, bu anayasanın kısa bir süre sonra askıya alınması ve ikinci defa 23 Temmuz 1908 yürürlüğe girmesine de II. Meşrutiyet denmiştir. II. Meşrutiyet 11 Nisan 1920 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır.
Haliç Üzerinde Galata Köprüleri
1845 yılında, Leonardo da Vinci’nin tasarımından 350 yıl kadar sonra ilk Galata köprüsü yapılmıştır. Köprüden geçen ilk kişi ise Sultan Abdülmecid’dir. İlk üç gün parasız olan geçişler sonradan paralı hale getirilmiştir. Devlet görevlilerinin parasız geçtiği köprüden Yaya geçişi 5 para, yük taşıyanlar 10 para, at arabası ise 100 paraya geçmektedir. Haliç’e daha sonraları üç köprü daha yapılmıştır; 1863 yılında ikinci köprü, 1875’te üçüncü köprü, 1912 yılında da dördüncü köprü yapılmıştır.
İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye Tarihi İçinde İlk Osmanlı Bankası
Kuruluş tarihi çeşitli kaynaklara göre 1845 veya 1847 yılı olarak gösterilen ilk Osmanlı Bankası olan Dersaadet Bankası, arşiv belgelerine göre 24 Mart 1849 tarihinde kurulması için görüş birliğine varılmış ve beş-altı ay içinde faaliyetlerine başlamıştır. Bankanın sermayedarları Osmanlı Hükümeti ile Galata sarrafları Jak Alyon (Jacques Alléon), Emmanuel Baltacı (Emmanuel Baltazzi)’dır. Bankanın kuruluş amacı Avrupa ile ticarette bütünü sağlamak olup 25.000.000 kuruş sermayesi vardır. Bunun 10.000.000 kuruşu Osmanlı Hükümeti’ne aittir.
7 Haziran Cumartesi 1856 tarihinde, 13 yıllık bir yapım süreci sonunda, Genç Osman’ın toprakla doldurttuğu ve sonradan has bahçe olarak kullanılan alanda Dolmabahçe Sarayı, Türk Rokokosu denilen tarzıyla tüm ihtişamı ile Konstantiniyye silueti ve tarihi içinde parlamaktadır.
1863 yılında Sultan Abdülaziz zamanında İstanbul Osmanlı Dönemi Konstantiniyye tarihi içinde ilk posta pulu basılmıştır. İlk basılan posta pulları 2 kuruş ve 5 kuruşa satılmıştır. Ayrıca 21 Haziran 1867 tarihinde Cuma günü Sultan Abdülaziz, Sarayburnu’nda Sultaniye isimli gemiyle Avrupa’ya seyahate çıkmıştır. Bu seyahat fetih ve savaş haricinde Avrupa’ya yapılan ilk padişah seyahatidir.
10 Temmuz 1894 tarihi Salı günü öğle saatlerinde İzmit Körfezi çevresinde büyük bir deprem meydana gelmiştir. 18 saniye süren deprem ve sonrasında oluşan tsunami sonucunda tahmini olarak toplamda 1349 kişi ölmüştür. Bu deprem sonrasında Yıldız Sarayı ve İstanbul Rasathanesi’ne konulmak üzere iki adet sismograf satın alınmıştır.
6 Ocak 1909 tarihinde Çarşamba günü Sarkis Balyan ile ortağı Narsisyan’ın 1871 yılında tamamladığı Çırağan Sarayı’nda büyük bir yangın çıkmıştır. Çıkan yangında IV. Murat’ın kütüphanesi, II. Abdülhamit koleksiyonları tamamen yok olmuştur.
19 Mayıs 1909 tarihi Pazartesi gününde V. Mehmed Reşad veya Mehmed Reşat Osmanlı İmparatorluğu’nun 35. Padişahı olduktan sonra Eyüp Sultan’daki Kılıç Kuşanma töreninde ilk defa yabancı temsilciler bulunmuştur. Bundan önce Kılıç Kuşanma törenleri içinde Müslüman olmayanların bulunması yasaktır. Son Osmanlı padişahı VI. Mehmed veya Sultan Vahdettin ise kendi Kılıç Kuşanma törenini filme çektirmiştir.
İstanbul Osmanlı Dönemi Tarihi: Konstantiniyye İşgali
13 Kasım 1918 tarihinde I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri, Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrası İstanbul’u işgal etmiştir. 73 savaş gemisinden oluşan İtilaf Devletleri filosundan çoğu İngiliz olmak üzere 3626 asker İstanbul’u işgal etmiştir. Fiilen işgal edilen Konstantiniyye, 16 Mart 1920 tarihinde ise resmi olarak işgal edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk aynı tarih olan 13 Kasım 1918’de Adana’dan gelmiş ve Haydarpaşa’dan Sirkeci’ye doğru ‘Kartal’ isimli istimbotuyla geçerken düşman filolarını görmüş ve o meşhur tarihi sözü söylemiştir: ‘Geldikleri gibi giderler!’
Mustafa Kemal Atatürk, Türk ulusunun bağımsızlığı için çalışmalarını Anadolu’da yürütmektedir. Keskin zekası ve ileri görüşlülüğü, milletine olan inancı doğrultusunda 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da TBMM’ni kurmuş ve açmış 29 Ekim 1923 tarihinde de Türkiye Cumhuriyeti’ni fiilen kurmuş ve bu sürece ulaşan yolda başarılı savaşlar yapmıştır. Son olarak tüm bu gelişmeler devam ederken 4 Ekim 1923’te başta İngilizler olmak üzere İtilaf Devletleri şehri terk etmiş ve 6 Ekim 1923 tarihinde Şükrü Naili Paşa komutasında 3. Kolordu Birlikleri İstanbul’a girmiştir.
17 Kasım 1922 tarihinde ise Vahdettin (VI. Mehmet) sabaha karşı 04:00 sularında Yıldız Sarayı’ndan gizlice çıkarak ambulansa binmiş ve Dolmabahçe rıhtımında kendisini bekleyen, Osmanlı başkenti olan Konstantiniyye’yi işgal eden İngiliz gemisine binerek ülkeden kaçmıştır. Konstantiniyye’yi II. Mehmet almış, VI. Mehmet ise İstanbul işgal altındayken İngilizlere sığınmıştır.
Tarih artık genç büyük önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmeye başlayacağı dönemi yazacaktır.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
İstanbul gezilecek yerler
Marmara bölgesi tarihi yerler
İstanbul Tarihöncesi dönemler
İstanbul Byzantion dönemi
İstanbul Byzantium Dönemi
İstanbul Konstantinopolis Dönemi
İstanbul Tarihi Cumhuriyet Dönemi
Halil İnalcık – Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
Halil İnalcık – Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)
İsmail Hakkı Uzunçarşılı – Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilatı
Mustafa Cezar – Osmanlı Tarihi
Türkiye’de Veba Salgınları ve Veba Hakkında Eski Yayınlar – Dr. Necmettin Akyay
Osmanlı Devleti’nde İlk Banka: Dersaadet Bankası ve Poliçe İşlemleri – Ü. Serdar Serdaroğlu
Osmanlı’da matbaacılık
Osmanlı Beyliği Kuruluşu
Abdülhak Molla
Kaşıkçı Elması
Vahdettin’in Kaçısı