Hasankeyf Bilgileri Tarihi ve Arkeopark
Öncelikle belirtelim! Ne yazık ki burada gördüğünüz fotoğraflar artık geçmişte kaldı, çünkü Hasankeyf tarihi dinamitle patlatıldı! Zeynel bey türbesi ve diğer anıtlar yeni yerlerine taşındı ama Hasankeyf yok edildi! Artık Hasankeyf sular altında.
Hasankeyf (Hasankeyf ancient city), son yılların en çok konuşulan tarihi şehri ve antik kenti. Artık yerinde yeller esen bu tarihi yerleşim yeri için birçok imza ve farkındalık kampanyası yapılmış olsa da, Ilısu barajı oraya ne yazık ki yapıldı ve tarihi eserler bir bir yerlerinden taşındı. Hatta Hasankeyf yok edildi ve burada göreceğiniz fotoğraflar eski Hasankeyf fotoğraflarıdır. Peki Hasankeyf nerede, nasıl gidilir ve Hasankeyf bölgesinde gezilecek görülecek yerler nelerdir? Sular altında kalan, dinamitle patlatılan ve kurtarılan eserler nelerdir? Güneydoğu Anadolu bölgesinin gezilecek yerleri arasında ilk sıralarda olan Hasankeyf ne yazık ki tarihten silindi ve artık sadece fotoğrafları var.
Ve Hasankeyf’te bulunan Zeynel Bey türbesi ile diğer tarihi eserler yeni yerine taşındı. Mayıs 2017 tarihi içinde bulunduğu konumdan başka bir yere taşınan Zeynel Bey türbesinin taşınması bazı televizyonlardan canlı olarak da verildi. Zeynel Bey türbesi taşındı taşınmasına ama peki ya diğer tarihi eserler? Onlar da taşındı kendi sonlarına doğru!
Hasankeyf fotoğrafları için tıklayınız
Hasankeyf Arkeopark: Hasankeyf Taşınan Tarihi Eserleri
Hasankeyf Kültürel Park Alanı, tarihi Hasankeyf ilçesinden getirilen tarihi yapı ve eserlerin bir arada olduğu ve korunduğu yer olarak düşünülmüş ve yapılmıştır. Günümüzde yapıldığı yerden koparılarak çeşitli risklerle buraya taşınan eserleri ziyaretçiler büyük bir hüzünle izlemektedir.
Zeynel Bey Türbesi 2017 yılınan Mayıs ayında taşınan ilk tarihi yapı ve eserdir. Ağırlığı ise 1.200 tondur. 1200’lü yıllarda yapılan Tarihi Artuklu Hamamı da Ağustos 2018 yılında aynı yere taşınmıştır. Ağırlığı 1.500 tondur.

Tarihi İmam Abdullah Zaviyesi’nin türbe bölümü 2018 Eylül ayında yerine yerine taşınmıştır. Toplamda türbe, minare, eyvan olarak üç bölümde taşınan tarihi yapı bugün diğer tarihi eserlerle yeni yerindedir.
2018 yılının Ekim ayında ise tarihi Hasankeyf Kalesi’nin orta kapısı, üç büyük parça halinde Hasankeyf Arkeopark’a taşınmıştır. Böylece taşınan eser sayısı dörde çıkmıştır.
4600 ton olan Eyyübi Cami ise 2018 Aralık ayında taşınmıştır. Bunlarla birlikte Süleyman Han cami, Süleyman Koç Cami minaresi de diğer taşınan eserler ve yapılar arasındadır. El-Rızk camisi ise taşınmayı beklemekle birlikte, caminin tarihi minaresi daha öncesinde Arkeopark’a taşınmıştır.

Hasankeyf Müzesi Hasankeyf Arkeopark Giriş Ücreti 2025
Eserlerin taşındığı ve arkeoparkı da içine alan Hasankeyf Müzesi giriş ücreti 2025 yılı itibari ile 3 Euro karşılığı TL olarak belirlenmiştir. Ayrıca Müzekart da geçmektedir. Haftanın her gün açık olan müze ve alan 09:00 – 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Gişe kapanış saati ise 16:30’dur.
Hasankeyf Nerede?
Hasankeyf, Midyat ile Batman arasında; Batman’a 38 km, Midyat’a ise 42 km mesafede bulunan, şu an Ilısu barajı yapımı nedeniyle yavaş yavaş boşaltılan antik yerleşim yeri üzerine kurulan tarihi bir yerleşkedir. Batman ilimize bağlı olan ve korunaklı bir kaleye de sahip olan Hasankeyf, Güneydoğu Anadolu bölgesi görülmesi gerekli yerlerden biridir, tabi ki sular altında kalmadan önce.
Burası geniş iskan alanı, yoğun nüfusu ve korunaklı kalesi ile Orta çağın önemli şehirlerinden biridir. Aslında tarihçesi M.Ö. 10.000 yıllarına dayanan yerleşke, 1524’de tamamen Osmanlıların eline geçtiğinde sancak merkezi yapılmıştır, Hasankeyf sancağına Siirt, Erzen, Beşiri, Tûr (Midyat) bağlanmıştır. 19.yy ortalarında ise Diyarbakır Sancağı’na bağlı bir kazaya dönüştürülmüş, Osmanlının son dönemlerinde de Midyat kazasına bağlı bir kasaba haline gelmiştir. 2014 itibariyle Batman’a bağlı olan antik yerleşim, iki yakasını Dicle Nehrinin ayırdığı tarihi bir ilçedir, 1981’de doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Hasankeyf, üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı ile sular altında kalma ve tüm kültürel hazinesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Orta çağ İslam tarihçileri tarafından Hısn Keyfa adıyla bilinen şehrin birkaç adının daha olduğu tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır. Doğal kayalardan oluşan sarp kalesi ve korunmaya elverişli coğrafi yapısı nedeni ile bu adı aldığı sanılmaktadır. Çevredeki binlerce mağara, yerleşimin oldukça erken dönemlerden beri devam ettiğinin bir göstergesidir. İslam coğrafyacısı Yakut el-Hamevi, buraya Hısn Keybâ da dendiğini ve bunun Ermenice’den geldiğini sandığını söylemektedir. Roma tarihçileri buraya Kipas, Cehpa veya Ciphas adlarını vermişlerdir. Süryanice’de kaya taş manasına gelen kifa kelimesinden dolayı bu adın verildiği de söylenmektedir.

Hasankeyf Tarihçesi
Artuklular, 1101 yılında buraya sahip olup merkez edinmişlerdir. Selçuklu sultanı Melikşah’ın komutanı Artuk’un oğlu Sökmen bu tarihte Hasankeyf’e yerleşerek Hasankeyf Artukluları’nın temelini atmıştır. 1232 tarihine kadar burada ve Amed (Diyarbakır)’deki hakimiyetleri sürmüştür. Diyarbakır’ın 1183 Salahaddin Eyyubi tarafından alınıp Hasankeyf Artuklularına vermesiyle Artuklular Diyarbakır’a yerleşmiştir. Artuklular bu tarihten yıkılışa kadar (1232) Hasankeyf’i temsilcileri aracılığıyla Diyarbakır’dan idare etmişlerdir. 1232 yılına kadar Hasankeyf, Artukluların başkenti olmuştur da diyebiliriz.
Bu gelişme Hasankeyf’in stratejik önemini gerilettiği gibi mimari gelişmesini de aksatmıştır. 1260’lı yıllarda Moğollar’ın bölgeyi harap etmesi Hasankeyf’i de etkilemiştir. Eyyubi sultanı Takyeddin Abdullah (1249 – 1294) Hasankeyf’i harap olmaktan kurtarmıştır. 1301 yılında Hülagu’nun yerine geçen oğlu Gazan komutasındaki Moğollar, bölge ile beraber bu sefer Hasankeyf’i de harap etmiştir. Eyyubiler, Moğol istilası bitince Hasankeyf’i yeniden imar etmeye başlamıştır.
Hasankeyf İmar Çalışmaları
Bugün Hasankeyf’te mevcut birçok eserde imzası bulunan El Melik El Adil Sultan Süleyman (1378 – 1432) zamanında bu imar faaliyetleri zirveye ulaşmıştır. Bu tarihten sonra Hasankeyf’te duraklama dönemi başlamıştır. Hükümdarların iç çatışmaları, bölgedeki güçlü devletlerin etkisi altında olmaları, hem onları hem Hasankeyf’i zor durumda bırakmıştır. Akkoyunluların (1461 – 1482) Hasankeyf’e tamamen hakim olması Eyyubiler’in gücünü iyice kırmıştır. 1482’de burayı tekrar ele geçiren Eyyubiler bu sefer Safeviler’in baskısı ile karşı karşıya kalmıştır. Osmanlılar 1515 yılında bölgeyi ele geçirince, burası da Safevilerden alınarak Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. Ancak yerel yönetim yine Eyyubilere bırakılmıştır. Hasankeyf kalesindeki Ulu Cami, El-Rızk Cami, Sultan Suleyman Cami, Kızlar Cami, İmam Abdullah Zaviyesi, Kale kapıları ve Küçük Saray olmak üzere, Hasankeyf’te günümüze kadar ulaşabilen eserlerin önemli bir bölümü Eyyubiler’e aittir.
Hasankeyf’in içinde bulunduğu bölge Osmanlıların eline geçince, Diyarbakır eyalet merkezi kabul edilmiştir. Kent, bu idari düzenlemeye göre liva (sancak, kaza) merkezi olmuştur. Osmanlı kayıtlarına göre 16.yy’da şehir gelişmiş, 10.000’e yakın bir nüfusu barındırmıştır. Bu sıralarda Hristiyan nüfusu oranı yüzde 60’ı bulmaktadır. Osmanlı döneminde, Hasankeyf’in idari sınırlarının bir hayli geniş olduğu anlaşılmaktadır. Bugünkü Batman’ın tümü ile Siirt ilinin (merkez dahil) önemli bir bölümü ve Mardin’in Midyat, Dargeçit, Ömerli ilçeleri buraya bağlanmıştır. Ancak buranın idari ve stratejik önemi zamanla azalmıştır. 19.yüzyılın ortalarına geldiğimizde kent, Midyat ilçesine bağlı bir nahiye konumuna gerilemiştir. Cumhuriyete kadar da bu durum devam etmiştir.

Hasankeyf Kalesi
Hasankeyf kalesi eski çağlardan beri yerleşim olarak kullanılmıştır, içindeki mağara oluşumları bunu göstermektedir. Kale olarak kullanılmaya başlanması M.S. 363 yılında Bizans döneminde olmuştur. Bu tarihte Bizanslılar, Sasanilere karşı Hasankeyf’e bir kale yapmış ve sınırlarını koruma altına almıştır. Kaleye merdivenli bir yolla ulaşılmaktadır. Ayrıca nehir tarafında yarlarda yekpare kaya içine oyulmuş kaleye çıkan gizli geçitler bulunmaktadır. Kalenin kuzeydoğu ucunda dev bir kule gibi yükselen Küçük Saray yer almaktadır. Ayrıca kalenin içinde Ulu cami ve Büyük saray da bulunmaktadır.
Kaleden daha yüksek mevkilerde yer alan membalardan kaynak suları, toprak künkler yerleştirilerek ya da kayalar oyularak Eyyubiler ve Artuklular döneminde kaleye ulaştırılmıştır. Kale Kapısı, doğudan kaleye çıkan merdivenli yolun başlarında yer alır. Üzerindeki kitabeden Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kapının ön cephesi kesme taşlardandır. Muhtemelen arka cephede muhafızlar için yerler bulunmaktadır. İkinci kapı olarak bilinen bu kapının hemen altında 20 yıl öncesine kadar bir kapı daha vardı. Bu kapının iki kenarında iki aslan kabartması ve oyulmuş süslü taşlar mevcuttu. Yıkılan bu kapının bazı taşları Hasankeyf Kazıevi’nde koruma altındadır. Doğudan kaleye çıkılan yolun üst taraflarında da üçüncü bir kapı daha yer almaktadır.
Hasankeyf Sarayları ve Yapıları
Büyük Saray
Büyük Saray, kalenin kuzeyinde Ulu Cami’nin altında yer almaktadır ve büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Kuzeye, nehre bakan cephesi yuvarlak payandalarla desteklenmiştir. Sarayın girişi bu cephenin ortasında yer almaktadır, ancak günümüze kadar ulaşamamıştır. Giriş kapısının karşısında dikdörtgen bir kule bulunmaktadır. Burası kesme taşlardan örülmüş, köprü ayaklarında olduğu gibi taşlar madeni kramplarla kenetlenmiştir. Bu özelliğinden dolayı dibindeki kasıtlı tahribata rağmen kule yıkılmamıştır. Burası zamanında ya bir gözetleme kulesi ya da yıldırımlık olarak yapılmıştır.
Küçük Saray
Küçük Saray, kalenin kuzeydoğu ucunda bulunmaktadır. Kayalar aşağıdan itibaren saraya uygun bir şekilde yontulduğu için dev bir kule görünümündedir. Tarihi kaynaklardan 1328 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Kuzeye bakan cephedeki pencerenin üstünde iki aslan kabartması, bu kabartmaların ortasında da kufî levhalar yer almaktadır. Tarihi kayıtlardan sarayın duvarlarının göz alıcı bir şekilde süslendiği, altın harflerle yazılar yazıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu yazılar tamamen silinmiş veya sökülmüştür.
Ulu cami 1325 yılında yapılmıştır. Tarihi kayıtlarda bir kilise kalıntısının üzerine inşa edildiği anlaşılmaktadır. Giriş kapısının üzerindeki kitabeden, birbirine eklenerek yapılan mekanlardan eserin birçok değişikliğe uğradığı anlaşılmaktadır. Halen Hasankeyf Kazıevi’nde koruma altında olan minberin yan ahşap parçalarının üzerinde ‘798 (1396) senesinde yaptı’ ibaresi yer almaktadır. Ulu Caminin güneyinde, 100 metre ilerde hamama benzeyen yapılar mevcuttur. Bu da kaleye bol miktarda suyun çıktığını göstermektedir. Hamamın bu günkü halinden daha sonraları kumaş dokuma atölyelerine dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.

Halk arasında küçük kale olarak bilinen ve kalenin doğusunda yer alan kütle bir zamanlar darphane olarak kullanılmıştır. Artukulular ve Eyyubiler döneminde burada paralar basılmıştır. Bu paraların örnekleri özellikle Mardin müzesinde mevcuttur. Moğol istilasından sonra Eyyubiler bir müddet burayı mesken olarak da kullanmışlardır. Buraya kale kapısı karşısındaki bir merdivenle çıkılmaktadır. Merdiveni taşıyan kaya kütlesinin kısmen çökmesi ile bugün merdivenle darphaneye çıkmak mümkün değildir.
Hasankeyf köprüsünün 1116 tarihinde Artuklular tarafından yapıldığına dair tarihi kaynaklarda bilgiler bulunur. Ancak Hasankeyf 638 yılında Müslümanlarca fethedildiğinde burada olan bir köprüden de bahsedilmektedir. Bu nedenle köprünün antik bir temel üzerine yapılmış olma olasılığı vardır. Hasankeyf köprüsü açıklığı itibarıyla Orta çağda yapılan köprülerinin en büyüğüdür. Ortadaki büyük kemeri taşıyan iki orta ayağın arasındaki mesafe 40 metredir. Ayaklar, akıntı tarafında üçgen, diğer tarafta da dairesel şekilde yapılmıştır. Doğu ve batıdaki küçük kemerler dışında ortadaki büyük kemerler günümüzde tamamen yıkılmış durumdadır. Bazı kaynaklara göre, köprünün en büyük kemerinin orta kısmı ahşaptandır. Düşman şehre saldırdığı zaman bu ahşap bölüm yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirdi.
El-Rızk Cami
El-Rızk camisi, Dicle Nehrinin doğusunda köprü ayağına yakın bir mevkide yer almaktadır. Girişindeki kitabeden eserin Eyyubi Sultanı Süleyman tarafından 811 (409) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabenin orta kısmında bitkisel süslemelerin içine Allah’ın doksan dokuz ismi yazılmıştır. Bugün caminin sağlam olarak sadece minaresi kalmıştır. Minarenin üzerindeki süsler, Arapça Kufi yazılar hayranlık verecek kadar güzeldir. Minare çift merdivenlidir. Sultan Süleyman camisi minaresinin kaidesinin doğu cephesinde yer alan kitabeye göre eser 1407 yılında Eyyubi Sultanı Süleyman tarafından yapılmıştır.
Minare, bitişiğindeki avlu giriş kapısı, kapının güneyindeki çeşme özenle kesme taşlardan yapılmış ve süslenmiştir. Çeşme üzerindeki kitabeye göre burası yine Sultan Süleyman tarafından 1416 tarihinde yaptırılmıştır. Yapının en dikkate değer bölümü minaresidir. Dikdörtgen olan minare kaidesinin her cephesinde birer Arapça kufi yazı yer almaktadır. Sultan Süleyman’ın mezarı, ibadet mekanına girerken eyvanın doğusunda yer alan odacıkta bulunmaktadır. Eser büsbütün harap ve sahipsiz olduğu için, bugün mezar olduğu nerede ise belli değildir. Caminin kubbesi ve kubbenin taçlandırdığı ibadet mekanının etrafı alçılarla dikkat çekici şekilde süslenmiştir.
11 Ocak 2019 tarihinde Ilısu Barajı altında kalacak olan arazide Süleyman Han camisinde taşınacak tarihi eserleri kurtarma kazısı yapılırken Eyyubi sultanı Süleyman Han’ın mezarı bulunmuştur. Sultan Süleyman camisinin minaresi de Hasankeyf Kültürel Park alanına taşınmıştır.
Eyyübi Sultanı Süleyman Han’ın mezarı ile birlikte altı mezar dah bulunmuş ve mezarlardan çıkartılan iskeletler, sandukalar, mezar taşları ile birlikte Mardin Artuklu Üniversitesi’ne gönderilmiştir.
Zeynel Bey Türbesi
Daha önce ifade edildiği gibi, Akkoyunlular 1462 – 1482 yıllarında Hasankeyf’e hakim olmuşlardır. Bu dönem içinde Hasankeyf’te bıraktıkları tek eser Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey Türbesi’dir. Dicle’nin kuzey yakasında yer alan bu eserin giriş kapısı üzerindeki kitabede Zeynel Bey’e ait olduğu ifade edilmiştir. Eser dıştan silindirik, içten ise sekizgen biçimlidir, çift katmanlı yani soğan kubbeye sahiptir. Türbenin silindirik gövdesi üzerinde turkuaz ve lacivert, sırlı tuğla ile dört kuşak oluşturulmuştur. Birinci kuşakta ‘Allah’, ikinci ve üçüncü kuşaklarda baş kısmında ‘Ahmed’ devamında ise ‘Muhammed’ dipteki son kuşakta ise ‘Ali’ isimleri hayranlık verici bir şekilde yazılmıştır. Hem kapı hem de güneydeki pencere aynı renkteki sırlı tuğlalar kullanılarak süslenmiştir. Yapının birçok yerinde, bu sırlı tuğlaların söküldüğü, kasıtlı bir tahribatın yapıldığı göze çarpmaktadır.
Hasankeyf Kalıntıları
Kale dışında da bölgede çok geniş bir alanın iskan yeri olarak kullanıldığı bugünkü kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kaleyi doğudan baştan başa çevreleyen büyük yarık Şa’bülkebir adıyla anılır ve Hasankeyf’in en yoğun iskan yerlerinden biri olduğu hem tarihi kayıtlardan hem de bol sayıdaki mağaralardan anlaşılır. Küçük sarayın doğudaki penceresinden bakıldığında ise güneydoğu istikametine uzanan küçük yarık, Şa’büssağir’in iki taraflı meskenlerle doludur. Yukarı doğru gittikçe yarık daralmakta bir noktada mağara evler sona ermektedir. Şehrin güneyinde yer alan kaya kütlesinin şehre bakan cephesi de ev olarak kullanılan yüzlerce mağara ile doludur. Bu mağaralar, Salihiyye yolu üzerindeki şelale mevkinden güneye doğru kıvrılarak uzanmaktadır. Burada da yüzlerce mağara ve terk edilmiş onlarca su değirmeni kalıntısına rastlanmaktadır.

14. ve 15. yüzyıllarda bölgedeki çarşıların ticari mallarla dolu olduğu o dönemin gezginlerin ifadelerinden anlaşılıyor. Bu dönemde şehirde her inançtan insan yaşamaktaydı, camilerin yanı sıra kiliseler de bulunmaktaydı. El Rızk camisinin 100 metre kadar doğusunda evlerin arasında bulunan kilise kalıntısı bunlardan bir tanesidir. Ayrıca Sultan Süleyman camisinden küçük yarığa ulaşınca solda kaya mezarları bulunmaktadır.
Hasankeyf Septimius Severus Köprüsü
Antik Roma’nın imparatorlarından olan Septimius Severus, Hasankeyf’e bir de köprü yaptırmıştır. Köprü bakımsız haldedir ne yazık ki. Ancak bölgeye gidildiğinde görülmesi gereken yerlerden, antik taş köprülerden biridir. Antik Roma ve günümüzdeki Roma yapıları ve gezilecek yerleri ile ilgili bilgi ve fotoğraflar için Roma hakkında her şey isimli sayfamıza göz atabilirsiniz.
Hasankeyf Son Hali Sular Altında
Bu bölge, insanlık tarihinin çok önemli yerleşim yerlerinden biri olmasına rağmen son 20 – 30 yıla kadar pek dikkatleri çekmemiştir. Paha biçilmez kültürel değerine rağmen hep ihmal edilmiştir. 1970’li yıllardan itibaren Ilısu Barajı projesi ile birlikte gündeme gelmiştir. Hasankeyf’in sular altında kalmaması gerektiği, gerek ulusal bazda, gerekse uluslararası düzeyde dile getirilmiştir. Hem Sit alanı olması, hem de baraj suları altında kalacak olması, ilçenin gelişimini engellemiştir. İlçe, ekonomik olarak gerilediği gibi, nüfus olarak da gerilemiştir. 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 7500’ün altında kalmıştır. 2010 yılı sayımına göre ise 6796 kişidir.
Bu bölgedeki kültür varlıkları çevresiyle birlikte kentsel Sit alanı ilan edilmiştir. Ilısu Barajı’nın Hasankeyf dışında sulara gömeceği tarihi yerler kamuoyunca çok fazla bilinmemektedir. Oysa çevreciler ve arkeologların üzerinde en fazla durduğu konulardan biri de budur. Barajın etkileyeceği 37.750 hektarlık alanda arkeolojik araştırma yapılması gerekirken, 1988 – 1991 yılları arasında yapılan araştırmalarda bu alanın sadece 7 bin hektarlık bölümü incelenmiştir. İncelenen alan içerisinde ise 300’ü aşkın arkeolojik alan tespit edilmiştir. Bunlardan 83’ü projeden doğrudan etkilenirken, diğer alanlar ise baraj gölünün aşındırma ve erozyon etkilerine açık olacaktır. Hasankeyf’in kurtarılması yönündeki çabalar günümüzde de sürmektedir.
Hasankeyf Yeni Yerleşkesinde
7 Tarihi yapı ve eser kızaklarla taşınırken, 2019 Ağustos ayında Hasankeyf ilçesinin yeni yerleşkesinde biten inşaatlar sonucunda 710 konut ve 98 iş yerinin anahtarları hak sahiplerine verilmiştir. Toplamda dört mahalle olan yeni yerleşke, sular altında kalacak olan tarihi Hasankeyf ilçesinin üç kilometre mesafesinde bulunmaktadır.
Ayrıca İlgili Linkler:
Güneydoğu Anadolu tarihi yerler antik kentler
Güneydoğu Anadolu bölgesi rotası ve güzergahı bilgileri
Güneydoğu Anadolu bölgesi antik yerleşim ve tarihi şehir fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Hasankeyf kaymakamlığı resmi web sitesi