Afrodisias antik kenti, Aydın gezilecek yerler listesi içinde bulunan, gerek tarihi eserleri ve gerekse müzesi ile kendinden bahsettiren, özellikle Pagan kültürü ve Roma dönemi mimarisi ile ünlenmiş Ege bölgesi antik kentlerinden biridir. Yakın tarihimizde Ara Gürel tarafından 1958 yılında keşfedilmiş ve o günden bu güne UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 2 Temmuz 2017 tarihinde girmiştir. Afrodisias, Ege bölgesinde görülmesi gereken antik kentler ve müzeler arasında önemli bir konumdadır.
Tanrıça Afrodit’e adanmış birçok Roma dönemi şehri Afrodisias olarak anılmaktadır. Bu şehirlerin en ünlüsü Anadolu’nun güneybatısında, ‘Eski Karia’ bölgesinde, günümüzdeki Aydın iline bağlı Karacasu ilçesinin Geyre köyünün bulunduğu yerdedir. Aydın’dan Nazilli yönüne gittiğinizde, Nazilli ilçesinden sonra sapağı vardır. Yol gayet rahat ve düzdür.
“Tüm Asya kentlerinin içinden kendime Afrodisias’ı seçtim!”
İmparator Augustus (Octavian)
Afrodit Kültü; Afrodit veya Aphrodite, Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Roma mitolojisindeki ismi Venüs’tür. Antik Yunan ve Roma mitolojilerinde önemli yer tutan Afrodit’in çok yaygın bir kültü vardır, onun için birçok şehir ve tapınma merkezi kurulmuştur. En eski tapınma merkezleri Kythera ve Kıbrıs’ta bulunmaktadır. Tanrıçanın en eski kült merkezlerinin Yunan ana karasında bulunmayışı ve tanrıçanın, ilk Zeus kuşağından sonra ortaya çıkan bir tanrıça olması, bu inancın aslen Yunan olup olmadığı ile ilgili kuşkular ortaya çıkarmaktadır. Kimi görüşler Afrodit kültünün, Yakın doğu tanrıçaları İştar ve İnanna kültlerinin Fenikeliler aracılıyla Yunan uygarlığına taşınmasıyla doğdunu savunur. Afrodit, Anadolu’da sevilen bir tanrıçadır. En önemli ibadet merkezi, adını verdiği kent Afrodisias’tadır. Anadolu’da Afrodit kültünün olduğu diğer bazı önemli yerler Abidos, Antandros, Knidos ve Sard’dır. Bu kültte bulunan ritüeller, afrodizyak olarak anılan çeşitli yiyecek, baharat ve bitkileri de beraberinde getirmiştir.
Aydın Afrodisias antik kenti fotoğrafları için tıklayınız
Afrodisias Antik Kenti Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti 2024
Afrodisias antik kenti ve müzesi gişelerinde Müzekart geçmektedir. Müzekart’ınız yoksa Afrodisias’a giriş ücreti 2024 yılı itibari ile 280 TL’dir.
1 Nisan ve 1 Ekim arasındaki Yaz döneminde giriş saatleri 08:30-20:00 arasında olup, 1 Ekim ve 1 Nisan arasındaki Kış döneminde ise giriş saatleri 08:30-17:30 saatleri arasındadır. Gişeler kapanış saatinden yarım saat öncesinde kapanmaktadır. Ayrıca antik kent ve müze hakkında 0256 448 80 86 no’lu telefonu arayarak bilgi de alabilirsiniz.
Afrodisias Antik Kenti Tarihçesi
M.Ö. 5.yy’da kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1.yy ile M.S. 5.yy arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiştir. Afrodit tapınağı ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmıştır. M.Ö. 1.yüzyılda Roma imparatoru Augustus Afrodisias’ı kişisel koruması altına almıştır. Bugün ayakta kalan anıtlar, ondan sonraki 250 yıl içerisinde yapılmıştır.
Tiyatro ve tapınak arasında etrafı sütunlarla çevrili iki meydan planlanmıştır. Antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ise kentin kuzey ucunda yer almaktadır. M.S. 3.yy.’ın sonlarında Afrodisias, Roma İmparatorluğu’nun Karia eyaletinin başkenti olmuştur. M.S. 4.yy.’ın ortalarında da kentin etrafı surla çevrilmiştir. M.S. 6. yy.’dan itibaren önemini kaybetmeye başlayan şehirde Afrodit tapınağı kiliseye dönüştürülmüştür. Küçük bir kasabaya dönen kent M.S. 12.yy.’da tamamen terk edilmiştir.
Afrodisias kenti, deprem kuşağındaki konumu nedeniyle, tarihi boyunca pek çok depremden şiddetle etkilenmiştir. Özellikle 4.yy ve 7.yy’da burada büyük depremler olduğu bilinmektedir. 4.yy depremi ayrıca Afrodisias’ın bulunduğu mevkide su akış mecralarını da değiştirmiş, kentin bazı kısımlarını su baskınlarına maruz bırakmıştır. 7.yy’daki depremden sonra Afrodisias antik kenti bir daha hiçbir zaman tam olarak kendine gelememiş ve bakımsızlığa düşmüştür. Zamanla kalıntılar kısmen Geyre köyü ile örtülmüştür. 20.yy başlarında Geyre köyünün bir kısmı yine bir deprem nedeniyle boşalmış, boşaltılan alanın altındaki kalıntılar ortaya çıkmıştır.
Kent 7.yy’dan itibaren paganizm çağrışımlı Afrodisias ismini terkederek Hristiyanlık etkisiyle Stavropolis (Haç kenti) şeklinde adlandırılmıştır. Bizans İmparatorluğu döneminde bölge Karya olarak anılmaya başlamıştır. 1260 yılından itibaren Türklerin bölgede egemenlik kurması ile Karia ismi Geyre olarak Türkçeye yansımıştır.
Afrodisias Antik Kenti ve Roma İmparatorluğu
Afrodisias kentinin Roma egemenliğiyle eş bir biçimde gelişme ve yükseliş gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. O denli önemsenmiş ki Afrodisias, o dönemde Roma imparatoru Hadrian, kenti onurlandırma gereği duymuştur. Kentteki Hadrian hamamının bu onurlandırmaya bir karşılık olduğu söylenir. Afrodisias antik kenti, bir bakıma Roma – Afrodit ilişkisinin kurulduğu kenttir. Roma imparatorları, soylarının Venüs’e dayandığını söylemektedirler. Sezar, Venüs ile Afrodit’in özdeş kültler olduğunu düşünmektedir. Bu özel durum Romalıların Asya’da başka hiç bir kente vermedikleri ayrıcalığı Afrodisias’a tanımış olmalarını da akla uygun şekilde açıklamış olmaktadır.
Ara Güler ve Afrodisias Antik Kenti Eserleri
Afrodisias, fotoğrafçı Ara Güler’in tesadüfi biçimde bölgede kaybolması ile bulunmuştur. Ara Güler, köylülerin Afrodisias’a ait sütun ve taşları, evlerinin ve işyerlerinin belli kısımlarında kullanıldığını görür. Geri döndüğünde çektiği fotoğrafları dönemin sanatçı – aydınlarına gösterir ama kimse ilgilenmez.
Daha sonra bir ABD dergisine fotoğraflarla birlikte yazıları gönderir ve esas büyük ilgi buradan gelir. Renkli fotoğraflar olursa 10 sayfa haber yapacaklarını söylemeleri üzerine Ara Güler tekrar aynı yere gider. Fotoğrafları çeker, yazısını yazar. Kendisinden daha detaylı yazılar istenince Kenan Erim ile görüşür ve yazılar yazılır.
Afrodisias Antik Kenti Kazıları
Afrodisias’ta ilk kazılar 1904 – 1905 yıllarında Paul Gaudin tarafından yapılmıştır. Fransız bir demiryolu mühendisi olan Gaudin burada bulduğu parçaları British Museum’a göndermiştir. Gaudin aslında buranın aranılan kayıp Afrodisias kenti olduğunu bilmemektedir.
Time dergisi Ara Güler’den daha detaylı yazılar ister. Yardımına başvurduğu Kenan Erim ile 1961 yılında (1904 – 1905 yıllarını saymazsak) New York Üniversitesi himayesinde ilk kazılar başlar.
Kenan Erim’in 1990 yılında vefat etmesinin ardından, 1985 yılından beri Kenan Erim’in yanında asistan arkeolog olarak görev yapan New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü profesörü Roland R. R. Smith, bu tarihten günümüze kadar Afrodisias kazılarını yönetmekte, kazı başkanlığı yapmaktadır.
2024 Yılında yapılan kazı çalışmalarında Afrodit Tapınağı’nın 50 metre batısında mermerden Zeus başı bulunmuştur. Anadolu’da arkeolojik çalışmalar için önemli bir haber olan buluntu, 66 cm yüksekliğinde olup milattan sonra 2.-3.yy’a tarihlenmiştir.
Afrodisias Müzesi Tarihçesi
Aydın Afrodisias antik kenti sur duvarlarından itibaren 1 km’lik alan, 1. Derece Sit Alanı ilan edilmiştir. Buradaki kalıntıların zenginliği nedeniyle 1979 yılında inşa edilen Afrodisias eserleri ve heykellerini korumak ve sergilemek için yapılan müzenin yetersiz kalması nedeniyle, buraya gelen ziyaretçiler son yıllarda bulunan eserlerin tümünü görememektedir.
Bundan dolayı, 1 Haziran 2008’de Afrodisias antik kentinde mevcut müzeye ek olarak müze binası yapılmıştır. Müze, Sebasteion – Sevgi Gönül Salonu ismini almıştır. Geyre vakfı tarafından 2006 yılında yaptırılmaya başlanan ve 2007 yılında bitirilip 2008’de hizmete giren ek müze binası, Sebasteion – Sevgi Gönül Salonu ile ilgili binanın mimarı Cengiz Bektaş şunları demektedir:
Bir Müze Yapıldı Ama…
“Afrodisias’ta bundan 18 yıl önce bir müze yapılmıştı ama çok küçüktü. Daha sonra yapılacak büyük müzenin yerine, eskisine ek bir müze yapılması; burada Sebastion yontularının sergilenmesi kararlaştırılmış. Kültür Bakanlığı, Anıtlar Kurulu onaylamış bu kararı. Geyre Vakfı bu ek yapının tasarımını önce Cesar Pelli’den istedi. O yeni bir müze, ama İtalyan Rönesans biçiminde bir yapı tasarlamış. Oysa Afrodisias’ın bilinebilen 5000 yıllık geçmişinin ancak 2 – 3 yüzyıllık süresi Roma yönetiminde geçmiş.
Geyre Vakfı, Cesar Pelli’nin tasarımından caymış. Sonra Londra’daki bir mimarlık takımından bir öneri istemişler. Onu da beğenmemişler.
Geyre Vakfı sonunda bu işin tasarımını benden istedi. Önce bakanlığın ilgili birimlerinin onayı ile yeri belirlendi yapının. Sonra o alanda arkeolojik kazı yapıldı. Çok önemli olmayan duvarlar bulundu. Bunlar çizildi önce. Sonra buna göre çelik bir yapı tasarlandı. Yapı, kazıklar üzerine oturtulacak biçimde düşünüldü. Kazıklar hiçbir duvar kalıntısına denk gelmeyecek, hiçbir ağaca dokunmayacak biçimde yerleştirildi. Sebastiona ve yontulara uygun olan 180 cm aralıklı çelik ayaklar, 5.40 m açıklığı geçen çelik kirişlere oturtuldu. Böylece havada tutulan yapının altına girilip her şey görülebiliyor.
Dış duvar, yerli (Çanakkale Seramik’in bizim için özel ürettiği ölçülerde) klinker ardında sırasıyla hava boşluğu, ısı, nem yalıtımları, yine hava boşluğu, alçıpan olarak tasarlandı. Yapının ışık dağılımı Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilgili biriminde incelendi. Benim seçtiğim yol uygun bulundu.
Tüm yapı 2007’nin Ekim’inde 7 ay içinde bitirildi.”
Afrodisias Tapınakları, Eserleri, Yapıları ve Mimarisi
Aydın Karacasu içindeki Afrodisias antik kenti, M.Ö. 2. ya da 1.yy’da ızgara planlı olarak (birbirini dik kesen sokaklar) kurulmuştur. Şehrin ortasında yer alan anıtsal yapıların yapımına M.Ö. 1.yy sonlarında başlanmıştır. Bu ilk aşamada Afrodit tapınağı, kuzey agora ve tiyatro yapılmıştır. M.S 1.yy başlarından ortasına kadar ki dönemde ise şehrin merkezi eski agora ile tiyatro arasına yerleştirilen ikinci bir meydan (güney agora) ile genişletilmiştir. Ayrıca, yine aynı dönemde agoranın doğusunda Sebasteion yapılmıştır. M.S. 1.yy sonlarında ve 2.yy’da kentte halkın kullanımı için pek çok yeni bina yapılmıştır. Bunlar arasında en önemlisi güney agoranın batı kenarına yapılan ve imparator Hadrian’a adanan hamamlardır. Ayrıca kuzey agoranın kuzey kenarına yaptırılan Bouleuterion ile Afrodit kutsal alanına girişi sağlayan anıtsal kapıyı da anmak gerekir.
Afrodisias antik kenti içinde buluntu sayısı o denli fazladır ki; bir lahit bahçesi karşılamaktadır ziyaretçileri. Kentin belirli bölümlerini nekropole dönüştürürcesine dolduran çok sayıda mermer lahit, bu görkemli kentin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Lahitler üzerindeki kabartmalar ölünün Afrodisias toplumundaki sosyal konumunu belirlemesi bakımından da anlam taşımıştır. Lahitlerle ilgili bir başka ilginç nokta da siparişlerin ölecek kişi tarafından verilmesi olmuştur. Taslak lahitler üzerinde ayrıntılar konuşulup, karara bağlanmakta ve günü geldiğinde kullanıma sunulmaktadır.
Sebasteion
Roma İmparatorluğu’nun Yunanca konuşulan bölgelerinde oldukça sık rastlanan bir uygulamaya göre, Roma imparatorlarına tanrı olarak tapınılmaktaydı. Sebasteion bu amaçla kullanılmış dini bir yapıdır. Afrodisias antik kenti Sebasteionu’nun antik dünyada bir eşdeğerinin daha bulunmadığını belirtmekte yarar vardır. Kuzey – Güney ekseni yerleşimli Sebasteion, üç katlı revaklardan oluşmuş bir kutsal mekandır. İlk kat Dor, ikinci kat İon ve üçüncü kat da Korint tarzının izlerini taşımaktadır. İmparator Tiberius zamanında başlanan yapımı, iki ailenin önemli parasal katkısı ile Claudius ve Nero döneminde tamamlanmıştır. Sebasteion’daki üç katta toplam 200 dolayında kabartma ya da yontu bulunduğu bilinmektedir. Üst iki katta imparatorlar ve Yunan kahramanlar özdeş betimlenmiştir. İkinci kat tanrılara ayrılmıştır. Baştanrı Zeus, zafer tanrısı Nike, savaş tanrısı Ares ve tanrıça Afrodit’in hizmetkarları olan Üç Güzeller bu kattaki önemli yontulardır.
1970’lerin sonlarında Afrodisias antik kenti içinde yapılan kazılarda 190 orijinal kabartmadan 70’den fazlası bina yıkıldığında düştükleri haliyle bulunmuştur. Bu görkemli mermercilik olgusunda Roma’ya miras kalan Bergama Krallığı‘ndan çevre kent ve devletlere göçen heykeltraşların önemli etkisi olduğu akla yakın varsayımlardan birisidir. Bu varsayımı destekleyen bir başka veri de Bergama’ya egemen olan Helenistik biçimin Afrodisias’ta varlığını sürdürmüş olmasıdır. Belki de bu yolla Helenistik yontu anlayışı Afrodisias’ta Helenistik dönemin bitiminden 700 yıl sonra da varlığını sürdürebilmiştir.
Afrodisias Antik Tiyatrosu ve Maskeler
Sebasteion’dan tiyatroya geçerken sayısız mask bulunan duvarın yanından geçilmektedir. Bir tiyatronun fuayesine yaraşır bir köşe olduğu kuşku götürmez. Roma tiyatrolarında rol alan karakterler konusunda resmigeçittir bir bakıma, bu yapıtla gözlerinizin önüne serilenler. Rolleri yalnızca görünmek olup neredeyse ağzını açmayanların yanı sıra gülen, ağlayan, öfkelenen sayısız karakter yüzyıllar öncesinden çıkıp da karşınıza dikilmiştir. Sesleri eksiktir bir tek.
Antik tiyatro, sahne, orkestra ve izleyici bölümlerinden oluşmaktadır. Üç katlı olan sahne bölümü alttan üste doğru sırasıyla Dor, İon ve Korint biçemlerinin izlerini taşır. Kazılarda Apollon, trajedi tanrıçası Melpomene, iki boksör, Demos ve Nike’ı betimleyen figürlerle Afrodit büstleri gün yüzüne çıkartılmıştır. Sahne arkasında oyuncu odaları ve tiyatroya ilişkin çeşitli nesnelerin depolandığı bölümler yer almaktadır. Yarım daire biçimindeki orkestra bölümü sahnenin hemen önündedir. Bu bölümün zaman zaman gladyatör ve vahşi hayvan gösterileri için de kullanıldığı bilinmektedir. Oturma sıralarına gelince, bugün için yalnızca alt bölümler ayaktadır. M.S. 7.yy’da büyük ölçüde hasar gören tiyatro işlevini yitirmiştir. Tiyatro, izleyen yıllarda yanı başına yapılan kalenin bir parçası olmuştur. Tiyatronun 8 bin dolayında izleyici koltuğuna sahip olduğu sanılmaktadır.
Tetrastoon ve Afrodisias Antik Kenti
Tiyatronun sahne bölümünün hemen gerisinde komşuluğu nedeniyle bu adla anılan tiyatro hamamları yer almaktadır. M.S. 4.yy’daki büyük depremden sonra su baskını yaşayan kentte bu bölge yeni (kuzey) agora alanı olarak düzenlenmiştir. Tetrastoon olarak adlandırılan bu bölgede doğu – batı caddesine bağlanan geçitte çok sayıda imparator yontusu bulunduğu için İmparatorlar Geçidi olarak da adlandırılmıştır.
Tiberius Portikosu
Güney agoranın önemli yapılarından birisi de Tiberius Portikosu’dur. Güney agora, Tiberius tahta çıkınca yaptırılmıştır. Agora ortasında yer alan havuz 260 metre uzunlukta, 25 metre eninde ve 1.20 metre derinliktedir. Havuz, görüntüsel güzellik katmasının yanı sıra su toplama amaçlı olarak da yaptırılmıştır.
Bouleterion
Bouleterion ya da Senato yapısı yönetimsel toplantıların yanı sıra gösterilerin de gerçekleştirildiği kapasitesi 1750 kişi olan dörtgen formlu bir tiyatro yapısıdır. İki katlı sahne yapısının girintilerini ünlü felsefecilerin yontuları süslemiştir. Meclis yapısının işlevi, Afrodisias’ta kendisini gösteren yaşam biçimi değişiklikleri nedeniyle zamanla değişmiştir. Geç antik dönemde Afrodisiaslılar daha ışıltılı ve bohem bir yaşam sürmeye başlayınca Bouleterion da bu eğilime bağlı olarak daha sıklıkla eğlence amaçlı kullanılır olmuştur.
Tetrapylon ve Afrodisias
Afrodit Tapınağı ve M.S. 3.yy’da tapınağa eklenen Tetrapylon, tapınağın görkemini ihtişamla ortaya koymaktadır. Tapınağa gelenler bu kapıdan girerek kutsal alana erişmişlerdir.
Tapınaktan devam eden caddenin iki yanında sütunlar ve stoalar yer almaktadır. Buradaki kazılarda ele geçirilen hayvan kemiği ve deniz kabuklusu gibi buluntulardan denize kilometrelerce uzaktaki Afrodisiaslıların refah ve bolluk içinde bir yaşam sürdükleri anlaşılmaktadır.
Afrodisias Stadyumu
Afrodisias kentinin nüfusunun tam iki katı olan otuz bin izleyici kapasiteli stadyum M.S. 1.yy’da yaptırılmıştır ve özgün bir mimariye sahiptir. Stadyumun yapı olarak uzunluğu 270 metre ve eni de 59 metredir. Pist uzunluğu ise 178 metre ve eni 40 metredir. Bazen başka kentlerden ve devletlerden gelenlerin katılımıyla gerçekleştirilen olimpiyatlar (Afrodisieia İsolimpia), kimi zaman araba yarışları ve sirk gösterileri hatta Kuzey Afrika’dan getirilen vahşi hayvanlarla gerçekleştirilen kanlı ve korkunç gösterilere sahne olmuştur.
Kenan Erim
Otuz yılını Afrodisias antik kentine adayan Kenan Erim, özverili çabalarının ürünü olan ilk müzenin açılışından günler sonra coşkun ama aynı zamanda yorgun kalbine yenik düşmüştür. Geride yılda 150 – 200 bin ziyaretçi ağırlayan ve Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentini bırakmıştır. Şu an müze ekleriyle, restore edilen ve projelendirilen bölümleriyle Afrodisias müzesi ve Afrodisias, ziyaretçilere doyurucu bilgiler veren çizgisini koruyan bir alana dönüşmüştür. Kenan Erim de, ona yaraşır şekilde Tetrapylon’un yanı başındaki alçak gönüllü anıt mezarında yatmaktadır.
Afrodisias Antik Kenti ve Eserleri İle İlgili Linkler:
Afrodisias fotoğrafları
Türkiye UNESCO Dünya Mirası Listesi
Ege bölgesi antik kentleri, tarihi ve turistik yerleri
Ege bölgesi antik kent yerleşimleri ve tarihi şehir fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Afrodisias kent planı ve şeması
Afrodisias Ek Müzesi bilgileri