İstanbul Demiryolu Müzesi Eserleri
İstanbul Demiryolu Müzesi, çeşitli tarihi ve antik eserleri ile yakın tarihimizi anlatan, İstanbul’da gidilmesi gerekli müzelerdendir. İstanbul Demiryolu Müzesi nerededir diye soracak olursanız, Sirkeci’deki tarihi Sirkeci Garı’nın içindedir. Marmaray istasyonunun hemen yanı başında bulunan müze aynı zamanda Marmara bölgesinde gezilmesi gerekli yerlerden de biridir.
Bugün günlük hayatımızın içinde akıp giderken bizler, ne yazık ki günümüzü kurtarmak için kendimizi harap etmekteyiz. Dünyanın en büyük metropolleri arasına giren İstanbul’da, etrafımızda ne var ne yok ilgilenmek bir yana, değerli ve hayata anlam katacak bazı şeyleri de es geçiyoruz. Bu yazımız da bu yerlerden biri olan İstanbul Demiryolu Müzesi (Istanbul Railway Museum) hakkında. Sadece İstanbul’un değil, belki de Türkiye’nin en küçük müzesi olabilecek bu müze, her gün ortalama 167.000 kişinin önünden geçtiği ama yüzünü çevirip de bakmadığı, ufacık bir girişi olmasına rağmen kocaman bir tarihin barındığı bir küçük özel müze.
İstanbul Demiryolu Müzesi içindeki eserleri ile birlikte, yukarıda yazdığımız gibi kocaman bir tarihi barındırıyor. Öyle böyle değil hem de; 1961 yılında Almanya ile yapılan anlaşma neticesinde Almanya’ya giden işçilerimizin fotoğraflarından bavuluna, 1883 yılında Paris – İstanbul seferini yapmaya başlayan Orient Ekspresi (ŞArk Ekspresi) madalyalarından Sıhhiye Vagonu eşyalarına kadar seçkin eserlerle birkaç dönem tarihini barındırıyor İstanbul Demiryolu Müzesi (Istanbul Railway Museum). Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafız Çamlıbel’in sözlerini yazdığı 10. Yıl Marşı’nda geçen ‘Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan’ dizesindeki tüm o haklı duyguyu yaşatan ama haksız bir şekilde ilgi gösterilmeyen; sergilediği her eserinde tarih kokan, her fotoğrafında biraz daha hüzünlendiren bu müzeyi size tanıtmaya çalışırken zorlanacağımıza eminiz.
İstanbul Demiryolu Müzesi Sirkeci fotoğrafları için tıklayınız
İstanbul Demiryolu Müzesi Ücret Bilgisi ve Ziyaret Saatleri 2025
Müze pazar ve pazartesi günleri kapalı olup, diğer günler 09:00 – 17:00 arası açıktır. Müzeye giriş ücretsizdir. Aslında büyük yazmaya ihtiyaç var: MÜZEYE GİRİŞ ÜCRETSİZDİR.
İstanbul Demiryolu Müzesi Tarihçesi
İstanbul Demiryolu Müzesi, ilk olarak 23 Eylül 2005 tarihinde açılmıştır. Müzede Devlet Demiryolları kurucusu ve ilk genel müdürü olan Behiç Erkin’in zamanında dediği gibi ‘Demiryolcuların Kıymetli Hatıraları’ bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Öyle ki Çanakkale Savaşı’nın da önemli komutanlarından olan Behiç Erkin’in de bir şekilde anısı günümüze kadar bu müzede yaşamaktadır.

Tarihi Sirkeci Garı Tarihçesi
İstanbul Demiryolu Müzesi’nin içinde bulunduğu Sirkeci garından kısaca bahsetmeden geçmek olmaz. İstanbul’un Avrupa yakasındaki en önemli giriş kapılarından biri olan Sirkeci garının günümüze kadar (aslında 12 Ağustos 2013) gerek sosyolojik, gerekse ekonomik önemi yadsınamayacak kadar büyüktür. Sirkeci Garı, Alman mimar August Jachmund tarafından projesi çizilip, 11 Şubat 1888 tarihinde temeli atılmadan önce aslında ufak bir tren istasyonuydu. Sirkeci Garı 1890 yılında tamamlanmış ve 2. Abdülhamid zamanında 3 Kasım 1890 tarihinde hizmete başlamıştır. Binanın mimari özellikleri yapıldığı yılların önemine göre benzersizdir. Bir başka yazı konumuz da Sirkeci Garı olmalı aslında. Gar günümüzde de görkemini ve önemini korusa da Marmaray çalışmaları için kapatılmıştır ve son yıllarda önemi Halkalı istasyonuna kaydırılmak istenmektedir.
İstanbul Demiryolu Müzesi ve Eserleri Bilgileri
Öncelikle İstanbul Demiryolu Müzesi, Arkeoloji Müzelerinin denetiminde, dolayısıyla Kültür Bakanlığı’na bağlı özel bir müzedir. Demiryolları ile ilgili tarihçeyi, tıkış tıkış da olsa sade ve keyifli bir biçimde gözlerimizin önüne sermektedir. Toplamda 150 metrekare olan bir salon büyüklüğünde tek bir odada bulunmaktadır. Ancak sergilenen her bir obje istisnasız tarihi eser niteliğindedir. Önceleri büyük holde daimi sergi olarak başlayan müze çalışmaları, salonun ücretli etkinliklere kiralanması nedeniyle şimdiki salona taşınmıştır. Müzenin içinde bulunduğu salon ise eski Turizm bürosudur.
Müze, 23 Eylül 2005 tarihinde açılmış olmakla birlikte içinde yüzlerce fotoğraf bulunan albümleri bir obje olarak saydığımızda başlangıçta 287 olan obje sayısı bugün 487 objeye ulaşmıştır. Özellikle Ruhan hanım sayesinde, söz konusu bu eserler Türkiye’nin çeşitli yerlerinden; mesela özelleştirmelerden dolayı kapatılan Demiryolları okullarından ve Demiryolları hastanelerinden, Haydarpaşa Garı’ndan getirtilmiştir. Cumhuriyet dönemi demiryolları açılış albüm ve madalyaları, 1916 yılında yapılan Bağdat Demiryolu ile ilgili görseller de cabasıdır. Müzenin deposunda ise sayısı bilinmeyen birçok tarihi eser ve obje ziyaretçisiyle buluşmak için beklemektedir. Müzede ayrıca yerli ve yabancı turistlerle TCDD emeklilerinin bağışladıkları demiryolları eşyaları da envanter altına alınmıştır.

İstanbul Demiryolu Müzesi içerisinde gezerken gözlerinizi biraz kaldırırsanız duvarlarda zambak biçiminde ahşap motiflerle karşılaşırsınız. Haydarpaşa Garı’nda kullanılan aslan figürlerinin aksine burada zambak figürleri kullanılmıştır. Edindiğimiz bilgilere göre aslan ve zambak figürleri İmparatorluk figürleri arasında gösterilmektedir. Tavandaki ahşap işçilikleri sade olduğu kadar görülmeye değerdir.
Müze, Türk demiryolları ile ilgili ender bilgiler içermektedir. Örneğin, müzeden öğrendiğimiz bilgi ışığında ilk kadın makinistimiz Yüksel Gökçe’dir. Bu ve bunun gibi bir çok değişik bilgiyi müzede bulabilirsiniz.
Demiryolu Müzesi’ne İlgi
2016 yılı için günlük müze ziyaretçi sayısı ortalama 24’tür. 2016 yılında müzeyi 9039 kişi ziyaret etmiştir; 6481 yerli, 2558 yabancı olarak kültür -tarih sever insanlardır bu ziyaretçiler. Toplum olarak gittikçe herhangi bir şekilde bilgiye ilgisiz olmamız o kadar ileriye gitmiş durumdadır ki müzenin tabelasındaki TCDD’nin açılımının ne olduğunu soran orta öğretim öğrencilerinin de zaman zaman geldiğini söylüyor Ruhan hanım. Penguen mizah dergisinin, yöneticileri tarafından okur ilgisizliğinden dolayı kapatılacağının açıklandığı (18 Mayıs 2017 tarihinde son sayısı basılmıştır) bu günlerde bu ilgisizliği garip karşılamamak lazım belki. Her neyse…
Peki, durum hep böyle miydi, tabi ki hayır! Mesela 2016 yılına kadar yıllık ortalama 70.000 kişidir. Örneğin 2010 yılında 69.546 kişi müzeyi ziyaret etmiştir. Bunların 2/3’ü yabancı turistlerdir. Görüldüğü üzere 2015 yılından sonra ziyaretçi sayısı ne yazık ki %90 azalmıştır. Bu azalmadaki en büyük etkenlerden biri de Sultanahmet’teki o hain terör saldırısıdır.
Ancak yine de, müzenin sabah açılış saatlerinde özellikle yabancı turistler Orient Ekspresi ile ilgili eşyaları görmek için kapıda beklemektedirler.

İstanbul Demiryolu Müzesi Eserleri
Müzeye daha girmeden, dışarıdan görülen 1955 yılında Devlet Demiryolları’nın Türkiye’de ilk elektrikli tren işletmeciliğine geçişte kullanılan banliyö treni makinist bölümü, tüm o nostalji havasıyla sizi karşılamaktadır.
Ulu önder Atatürk’ün 1928 yılında ‘Harf Devrimi’ni anlatmak için gittiği Kayseri seyahatine ait hareket cetveli müzede bulunmakta ve teşhir edilmektedir.
Müzede sergilenen objeler arasında Orient (Şark) Ekspresi bileti de bulunmaktadır. Bilet müzeye hediye edilmekle birlikte kısa da olsa bir hikayesi vardır. Müzeye bileti hediye eden İngiliz, İstanbul’daki babasını görmeye gelmektedir. Yine Orient Ekspresi’nin son seferinde yer alan yolculara hediye edilmek üzere bastırılan madalyonlardan biri de müzededir.
Tiyatrocu Can Kolukısa’nın babası Mehmet Kamil Kolukısa’ya ait 1928 yılı tarihli Haydarpaşa Hareket ve Münakalat Okulu diploması müzededir.
Hicaz Demiryolu madalyaları, camekanların arasından sizleri gözler. Bu madalyalar Hicaz demiryolları yapımında bağışta bulunan insanlara verilmiştir.
İstanbul Demiryolu Müzesi Envanterinde Demiryolcuların Hediyeleri ve Eserleri
Emekli savcı Naci Gürbüz’ün müzeye hediye ettiği harika bir maket bulunmaktadır. Bu arada belirtmekte fayda var, müzedeki tüm maketler çalışır durumdadır. Bu maketin yanında ayrıca çok daha büyük ve geniş bir başka maket vardır ki, görmeniz için detaylarını yazmayacağız.
TCDD ilk kurulduğu yıllarda, demiryollarının yapım çalışmasında görev almış Alman mühendis ajandası yine müzede koruma altındadır.
Devlet Demiryollarının kurucu Genel Müdürü olan aynı zamanda 1927 yılında ilk demiryolu müzesinin kurulması için talimat veren Behiç Erkin’in müze kurma amacını özetleyen “Demiryolcuların Kıymetli Hatıraları” adıyla bir albüm oluşturulmuştur. Bu albüm ‘Demiryolcuların Kıymetli Hatıraları’ adı altında müzededir. Eğer yakınlarınızdan, akrabalarınızdan veya tanıdıklarınızdan demiryollarında çalışmış olan biri var ise lütfen bilgi verin. Eminiz ki bu albüme vereceği bir fotoğrafı vardır. Konu için müze ile iletişime geçilebilir. Albümde bulunan fotoğrafların bazılarını sizin için fotoğrafladık. Fotoğraf albümünden görebilirsiniz.
Müzede ayrıca antika bir piyano bulunmaktadır. Bu piyano Kartal – Yakacık’ta bulunan ve yakın tarihte kapatılan Demiryolları Hastanesi’nden (Yakacık Sanatoryumu – 1957) getirtilmiştir. Piyanonun üzerindeki bilgi etiketinde neler yazmıyor ki; 1908 yılında Hamburg’ta kurulan ve 1980 yılında kapanan piyano fabrikasının 6614. piyanosu gibi…
1927 yılında, Cumhuriyetimizin henüz daha çocuk olduğu yıllarda içinde ameliyat bile yapılan Sıhhiye vagonu bilgileri de yine buradadır. Bu Sıhhiye vagonu ile uzak yerlerde demiryolları için çalışan işçiler ve Anadolu’nun demiryolu geçen köy ve kasabalarında uzun yıllar hizmet vermiştir.

Müzede Bulunan Diğer Eserler
Tam da yeri gelmişken Sirkeci Garı’ndan 1966 yılında Avrupa’ya yapılan günlük sefer bilgileri, sefer çizelgeleri de yine müzededir. Oysa günümüzde Halkalı istasyonundan sadece günde iki defa sefer yapılmaktadır. 54 yıl önce ve 54 yıl sonra, nereden nereye? 1966 yılında fotoğraflardan da göreceğiniz üzere Paris’e bile seferler yapılırken, günümüzde sadece Sofya (Bulgaristan) ve Belgrad (Sırbistan)’a sefer yapılmaktadır. Bir de yaz mevsiminde Bükreş (Romanya) seferi vardır.
Aslında her ne kadar müzede olan objeler hakkında çok yazmak istemesek de gidip görmeniz adına, birkaç bilgi daha verelim; Örneğin 1961 yılında Almanya’ya çalışmaya giden yurttaşlarımızın heyecanını, meraklı bakışlarını müzedeki fotoğraflardan görebilirsiniz. Ergin Tönük’ün müzeye hediye ettiği 1930 yılına ait Sirkeci Garı Karakol Bayrağı da vakur suskunluğu ile sizleri müzede beklemektedir.
Buraya kadar yazıp, sizlere tanıtmaya çalıştığımız ve bir çoğumuzun her gün önünden geçtiğimiz Demiryolu Müzesi’nde bulunan objeleri ne kadar anlatsak da tam olarak amacımıza ulaşamayız. Yolunuz Sirkeci Garı’na düştüğünde zamanınız olmasa bile bir 10 dakika ayırmanızı tavsiye ederiz. Çünkü içeriye girdiğiniz andan itibaren, oraya bir kere daha gitmek isteyeceğinizi biliyoruz. Ülkemizi ziyaret eden ve barındırdığımız kültürlerimizden etkilenen yabancı turistler binlerce km mesafeden bu müzeye gelirken, bizim yanı başımızdaki bu müzeye gitmememiz için öne süreceğimiz bir sebep olmasa gerek.
Ruhan hanım, müzenin tek idarecisi, kurucusu ve çalışanı. Bununla birlikte müzede gezinirken dikkatimizden kaçmayan bir başka konu da, müzede bir güvenlik görevlisi olmaması. Pek tabi ki müzede bir güvenlik görevlisinin olmasını arzu ederiz.

Bir Nostalji: İstanbul Demiryolu Müzesi
Son olarak; bir zamanlar yemekli vagonlarımız vardı, hatırladınız mı? Artık yemekli vagonlarımız var mı, biliyor musunuz? Hemen söyleyelim, özelleştirilmiş yemekli vagonlarımız var tabi ki. Fotoğraflarda göreceğiniz üzere bir zamanlar fincanlarda çay servisi yapılan Barış Manço – Kurtalan Ekspresi nerede kaldı? Kağıttan bardaklarla servis yapılan vagonlar mı var artık?
Uzun zamandır Haydarpaşa Garı’ndan ve Sirkeci Garı’ndan tren kalkmamaktadır. Dahası bu yazıyı okuduktan sonra etrafınızda bulunan bir çocuğa sormanızı isteriz: TCDD’nin açılımı nedir diye? Vereceği cevabı düşünerek yazarken, aslında çoğunun cevap veremeyeceğini tüylerimiz ürpererek biliyoruz. Oysa bir çoğumuzun daha çocukken oyuncak çufçufları vardı değil mi?
Bir zamanlar Kurtalan Ekspresine binip o nostaljiyi yaşamayı çok istiyorduk. Hatta 2016 yılında bile bu seyahati düşünmüştük. Ancak şimdi o nostaljik seyahati yapamayacağımızı üzülerek anlıyoruz. Artık kağıttan bardaklarla, kağıttan tabaklarla seyahat için özellikle trene binmeye gerek olmasa gerek.
İşte çok düşlediğimiz bu seyahate gelsin bu yazımız. Kim bilir bir gün yine o anılarda kalmış yemek vagonunda yemeğimizi porselen yemek takımlarında bir kadeh şarapla tamamlarız veya kuşetli koltuklarda oturup geçen ağaçları sayarak güneşe doğru ilerleriz ya da yataklı vagonlarda kuş tüyü yastıklarda raylardan gelen o ritmik sesle uykulara dalarız.
TCDD İstanbul Demiryolu Müzesi, tarihi Sirkeci Garı’nda siz ziyaretçilerini bekler. Üşenmeyin, gidin!
Ayrıca İlgili Bilgiler:
İstanbul gezilecek yerleri ve müzeleri
Marmara bölgesi gezilecek müzeler
Marmara bölgesi müze fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Sirkeci Garı İstanbul Demiryolu Müzesi nerede?