Foça: Tarihin ve Doğanın Buluştuğu Ege İncisi

Foça tarihi yapıları - Foça historical buildings

Foça Gezilecek Yerler

İzmir’in kuzeyinde, kendine has atmosferi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Foça, Ege Bölgesi’nin gözde tatil beldelerinden biridir. Sadece masmavi denizi ve şirin sokaklarıyla değil, aynı zamanda binlerce yıllık köklü tarihiyle de ziyaretçilerini büyülemektedir. “Foça gezilecek yerler” dendiğinde akla ilk gelenler arasında antik dönemden kalma kalıntılar, doğal limanı çevreleyen tarihi taş evler ve eşsiz güzellikteki adaları sayabiliriz. Bu yazıda, Foça’nın hem doğal hem de tarihi zenginliklerine doğru keyifli bir yolculuğa çıkacağız. Bununla birlikte Eski Foça olarak da anılan bölge sık sık Yeni Foça ile karıştırılmaktadır.

Foça’nın tarihi, antik çağlara kadar uzanmaktadır. MÖ 11. yüzyılda İyonyalılar tarafından kurulan ve o dönemde “Phokaia” olarak bilinen bu önemli yerleşim yeri, adını bölgede yaşayan Akdeniz foklarından almıştır. Denizcilikte oldukça ileri olan Phokaialılar, Akdeniz’in dört bir yanında koloniler kurmuş ve önemli bir ticaret merkezi haline gelmişlerdir. Tarih boyunca Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının egemenliği altında kalan Foça, her dönemden izler taşımaktadır. Antik tiyatrosundan Pers Anıtı’na, Beş Kapılar Kalesi’nden yel değirmenlerine kadar pek çok tarihi yapı, geçmişin canlı tanıkları olarak günümüze ulaşmıştır.

Foça tarihi başlığı altında incelenmesi gereken pek çok önemli nokta bulunmaktadır. Antik Phokaia kentinin kalıntıları, özellikle arkeoloji ve tarih meraklıları için büyük bir ilgi kaynağıdır. Athena Tapınağı’nın izleri, Kybele Açık Hava Tapınağı ve antik tiyatro, bölgenin zengin geçmişine ışık tutmaktadır. Osmanlı döneminde ise Foça, önemli bir liman kenti olma özelliğini sürdürmüş ve bu döneme ait camiler, hamamlar ve diğer yapılar günümüzde hala görülebilmektedir. Foça’nın dar sokaklarında yürürken, taş evlerin arasında kaybolurken adeta zamanda bir yolculuğa çıkmış gibi hissedebilirsiniz.

Foça Fotoğrafları İçin Lütfen Tıklayınız

Foça Tarihi

Foça gezilecek yerler konusuna geçmeden önce Foça tarihi hakkında bilgi vermek gerekmekte, böylece bu bölgenin katmanları ve başlıca yapıların önemi daha bir kavranabilsin.

Foça günümüzden 3000 yıl kadar önce MÖ 11.yy’da Aioller tarafından kurulmuştur. Aioller kimdir sorusunu ise ‘antik Yunanistan yaşamış başlıca 4 Yunan kavminden (diğerleri Akalar, Dorlar ve İyonlar) biridir’ olarak cevaplayabiliriz. Anadolu’da yerleştikleri bölgeye ise Aiolis denilmektedir. Antik dönemlerde Foça, 12 İon kentinden biri olan Phokaia olarak anılmaktaydı. Foça’nın adı, antik dönem ismi Phokaia’dan, Phokaia sözcüğü de “fok” (eski Yunanca: Phoke)dan gelmektedir.

Kentin nasıl kurulduğuna dair çeşitli görüşler vardır. Antik yazarlardan Pausanias’a göre de Phokaia, Teos ve Erythrai’dan gelenlerce kurulmuştur. Oysa son yıllarda yapılan kazılara göre Phokaia’nın bilinen en eski tarihi İlk Tunç Çağı yani MÖ 3000 yılına kadar gittiği anlaşılmıştır. Foça’nın güney yamaçlarında ilk kez kurulan kentin yerli halkının MÖ 2000 yıllarının ikinci yarısında Miken’lilerle yakın ticari ilişkiler içerisinde oldukları, Miken’lilerin kurulmasını desteklediği ticaret kolonileri arasında Foça’nın da bulunduğu tarihsel kaynaklardan anlaşılmaktadır. Fakat Batı Anadolu’nun M.Ö. II. binyılına ait veriler hala oldukça sınırlı ve yoruma açıktır, bundan dolayı Anadolu topraklarındaki halkların kökeni, Aka kökeni ile Miken kökeninin aynı olup olmadığı, ya da Anadolu’da Miken kökenli bir Ahhiyawa toplumunun varlığı savları tartışmalıdır.

MÖ 11. yüzyılda Phokaia’ya gelen Aioller ve daha sonra gelen İonlar ile kaynaşan yerli halk, MÖ 7. yüzyıldan başlayarak hızlı bir yükselme dönemi göstermiştir.

“Tarihin Babası” Herodot’a göre Phokaia’lılar, denizcilikte büyük gelişme gösterirler. 50 kürekli ve 500 yolcu taşıma gücünde, hızlı tekneler kullanan Phokaia’lılar, uzun deniz yolculuğuna çıkan ilk Hellenlerdir. Adriyatik, Etruria, İberia ve Tartessos’u Hellen dünyasına tanıtmışlardır.

Foça tarihi sokakları - Foça historical streets
Foça tarihi sokakları – Foça historical streets

MÖ 7. yüzyılda İran’da Susa’dan başlayan “Kral Yolu” Sardes’e kadar geliyor ve burada Phokaia ve Aliağa yakınındaki Kyme’den gelen bir yolla birleşiyordu. Ünlü gezgin Ramsay’a göre, ayrıca Sardes-Smyrna (İzmir) ve Sardes-Ephesos (Efes) yolları da vardı. Böylece Ephesos ve Smyrna Kral Yolu’na bağlanabiliyordu. Efes’ten başlayan diğer bir yol da Smyrna’dan geçerek, Phokaia’ya ulaşıyor olmalıydı. Ephesos, Smyrna, Phokaia ve Sardes arasında Hermos (Gediz) Vadisi yer alıyordu ve bu vadinin ticari egemenliği Smyrna’ya aitti. İ.Ö.7. yüzyılda altın çağını yaşayan Smyrna’nın zenginliğine bu yolun katkısı büyüktü. MÖ 600’lerde Smyrna’nın Lydia kralı Alyattes tarafından yıkılmasından sonra, Hermos (Gediz) Vadisi’nin ticari egemenliği Phokaia’nın eline geçmişti. Bu egemenlik Phokaia sikkelerinin zenginleşmesiyle de belirgindir.

Phokaia MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında altın çağını yaşadı. Bu altın çağ, Perslerin MÖ 546 yılında Sardes’i ele geçirmeleriyle sona erdi. Birçok Batı Anadolu kenti gibi Phokaia’yı da Persler yıkıp tahrip etti. Herodotos’a göre, Pers komutanı Harpagos bu kentleri, kent duvarlarının önüne toprak tepecikler yığarak ele geçirmişti. Phokaia kuşatılırken ve Perslerin eline geçtikten sonra, Phokaia’lıların çoğu Akdeniz’deki kolonilerine göç etmişlerdi. Daha sonra bunlardan bazıları geriye döndü.

Elektron Sikke

Phokaia, Ionia’da ilk “elektron sikke” bastıran kentlerden biridir. Bu paralar deniz ticareti yoluyla Akdeniz ve Mısır’a kadar ulaşmıştır. Elektron sikkeleri bastıran kentler, MÖ 6. yüzyılın sonuna doğru pahalı bir alaşım olması nedeniyle, bundan vazgeçip, altın ve gümüş sikke basımına geçmişlerdir. MÖ 4. yüzyılın sonuna kadar elektron sikke bastıran kentler, yalnızca Phokaia ve Mytilene’dir. Phokaia sikkelerinin büyük bölümünün arka yüzünde griffon betimi bulunur. Griffon, doğu mitolojilerinden alınan doğaüstü kompozit bir yaratıktır, genelde aslan-boğa vücutlu, kartal-ejderha kanatlı ve kuş-ejderha kafalı olarak betimlenir. Phokaia’nın adının foktan gelmesine karşın, kentin asıl sembolü griffondur. Arkaik Dönem Athena Tapınağının duvarları da yine griffon protomlarıyla süslüydü.

Helenistik dönemde Büyük İskender’in Küçük Asya seferiyle, pek çok Batı Anadolu kentinde olduğu gibi, Phokaia’da da Pers istilası sona ermiştir. Kent daha sonra Büyük İskender’in komutanlarından Seleukoslar, Attaloslar ve Pergamon Krallığı tarafından yönetilmiştir. Pergamon Krallığı’nın MÖ 133 yılında vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğu’na bağlanmasıyla, Phokaia da aynı yazgıyı paylaşmıştır. MÖ 132 yılında Phokaia her ne kadar Romalılara baş kaldıran Pergamonlu yönetici Aristonikos’la birlik olmuşsa da MÖ 600’lerde kurduğu koloni kent Massalia’nın yardımıyla yıkılmaktan kurtulmuştur. Pompeius, Phokaia’ya özgürlüğünü vermiştir.

Phokaia Erken Hıristiyanlık döneminde Bizans İmparatorluğu’nun “Thema Thrakesion” bölgesinde bir piskoposluk merkezidir. Kent, 11. yüzyıla kadar önemli olmayan bir Bizans yerleşmesi olarak kamıştır.

11. yüzyılın başında Phokaia’nın doğusundaki topraklar yavaş yavaş Selçuklu Devleti’ne geçmeye başlar. Phokaia 1082 yılında bir Venedik ticaret kolonisi olur. Bu dönemde Batı Anadolu’da Çandarlı, İzmir, Kuşadası ve Marmaris’te Venedik koloni kaleleri kurulur.

Bizans İmparatoru ile anlaşamayan Selçuklu donanma komutanı Çaka Bey, 1086’da Smyrna’yı, daha sonra Khios, Klazomenai, Çeşme ve Phokaia’yı ele geçirir.

Haçlı Seferleri sırasında (1096-1291) Latinler, Bizans İmparatorluğu yönetiminde ve ticaret yaşamında etkin bir duruma gelirler. 1204 yılında yeni bir Latin Devleti kurarak, 1211’de kuzeybatı Anadolu’yu bu devlete bağlarlar.

13. yüzyılda Bizans İmparatorluğu Venediklilere karşı Cenevizlileri desteklemekteydi. Ortak egemenlik süren Bizans imparatorları Mikhael VIII ve Andronikos II (1272-1282), 1275 yılında Manuele Zaccaria adında bir Cenevizli’ye Foça kentini vermiştir. Foça’daki şap madeninin ticareti Manuele Zaccaria’ya büyük paralar kazandırır; çünkü Foça’daki şap madeni ile yalnızca Karadeniz kıyılarında bulunan bir cins şap rekabet edebiliyordu. Bu maden ilaç, deri ve tekstil endüstrisinde kullanılıyordu. Yeni Foça, Cenevizlilerin şap ticareti nedeniyle kurdukları bir Ceneviz kalesidir. Foça’daki kent duvarı da bu dönemde bir onarım görmüştür.

Foça'daki tarihi bir yapının yapılış tarihi - Construction date of a historical building in Foça
Foça’daki tarihi bir yapının yapılış tarihi – Construction date of a historical building in Foça

Foça Tarihi Osmanlı Dönemi

Osmanlı Sultanı I. Bayezit döneminde (1389-1402) Saruhan, Menteşe, Aydın beylikleri Osmanlı Devleti’ne katıldıysa da 1402 Ankara savaşında I. Bayezit’i yenen Timur, İzmir’i işgal ederek, Foça’yı ve Khios’u haraca bağlar. 15. yüzyılda güçlenen Osmanlı Devleti, Kaptan-ı Derya Yunus Paşa yönetimindeki Osmanlı Donanması ile 1455 yılında Yeni Foça’yı ve Foça’yı Osmanlı topraklarına katar. Fatih Sultan Mehmet de Foça’yı Manisa eyaletine dahil eder.

17. yüzyılda Foça Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu-batı bağlantısını sağlayan liman kentlerinden biridir. İran ipeği Doğu ve Orta Anadolu üzerinden Foça’ya gelir ve buradan gemilere yüklenerek İngiltere, İspanya, Fransa ve öteki Avrupa ülkelerine gönderilir. Avrupa devletleri bu yol bağlantısı için Osmanlılara vergi vermekteydiler. 17. yüzyıl ortalarında Hint Okyanusu yolunun kullanılmasına başlanmasıyla Foça bu özelliğini yitirmiştir.

17. yüzyıl ortalarında Foça Anadolu kıyılarında, İzmir ve Edremit’le birlikte İstanbul’la en çok ilişkisi olan üç limandan biridir. Gönderilen ürünler kaya şapı, değirmentaşı ve kuru meyvelerdir. Özellikle saray mutfağının kuru üzüm gereksinimi bu bölgeden karşılanmıştır.

17. yüzyıl sonlarında Foça “Kaleiçi” denilen yarımadadan oluşmaktaydı. 19. yüzyıl başlarında yerleşim surların dışına taşar. 1835 yılında Foça’yı ziyaret eden bir İngiliz gezgine göre, bin hanenin dört yüzünde Rum, altı yüzünde Türkler yaşıyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında Ege adalarından Batı Anadolu’daki yerleşim yerlerine yoğun bir iç göç yaşandı. Göç edenlerin çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu.

1867’de Foça ve bucağı Yeni Foça birleştirilerek Manisa Eyaletine bağlanır. 15 Mayıs 1919’dan 11 Eylül 1922’ye kadar Yunanlıların işgali altındadır. Bu tarihten itibaren yeniden Türk egemenliğine giren Foça, günümüzde İzmir ilinin bir ilçesidir.

Foça Kalesi yürüme yolu - Foça Fortress coastal walking path
Foça Kalesi yürüme yolu – Foça Fortress coastal walking path

Foça Gezilecek Yerler Listesi

İzmir’in şirin ve tarihi ilçesi Foça, doğal güzellikleri, antik kalıntıları ve kendine özgü atmosferiyle ziyaretçilerini her daim büyülemektedir. Ege’nin incisi olarak da anılan bu sevimli kasaba hem tarih meraklılarına hem de huzurlu bir tatil arayanlara pek çok seçenek sunmaktadır. Yaz aylarının tatil beldesi olduğu kadar, sonbahar ve kış aylarında da tatil imkanları sunmaktadır. Gelin, Foça’da keşfedebileceğiniz birbirinden güzel yerlere birlikte göz atalım:

Tarihi ve Kültürel Yerler:

  • Eski Foça Yel Değirmenleri: Foça’nın sembollerinden olan bu 19. yy yel değirmenleri, özellikle gün batımında muhteşem manzaralar sunar.
  • Phokaia Antik Kenti: Antik kentin üstünde modern yerleşme bulunduğu için ancak kentsel arkeoloji çalışmaları ile tespit edilen kültürel katmanlarda farklı dönem ve yapılar bulunmaktadır.
  • Foça Antik Limanı: Antik dönemde önemli bir ticaret merkezi olan bu liman, günümüzde de canlılığını korumaya devam etmektedir.
  • Beşkapılar Kalesi: Beşkapılar Kalesi antik Foça Kent surlarının bir bölümüdür. Bu surlar Athena Tapınağının üzerinde bulunduğu kayalığın doğusundan başlar ve yarımadanın tüm kuzeyi boyunca devam ederek kalenin Beş Kapılar diye anılan bölümünde sona erer.
  • Athena Tapınağı: MÖ 6. yüzyılın başlarında yapılmış olan tapınak, uzun süre ayakta kalmış olmalıdır. Arkaik dönem tapınağının MS 2.yüzyılın son çeyreği içerisinde bir deprem sonucunda yıkılmış olduğu kazılar sonucunda anlaşılmaktadır.
  • Kybele Açık Hava Tapınağı: M.Ö. 580’li yıllara tarihlenen bu tapınak, denizciler için ibadet yeri olarak kullanılmıştır.  
  • Pers Anıt Mezarı (Taş Ev): M.Ö. 4. yüzyıla ait olan bu anıt mezar, ilginç mimarisiyle dikkat çeker. 2000-2001 yıllarında Foça’ya 7 km uzaklıkta bulunan Pers Mezar Anıtı’nda kazı, restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
  • Fatih Camii: Osmanlı döneminden kalma tarihi bir camidir.
  • Kayalar Camii: Bizans dönemine ait devşirme malzemelerle inşa edilmiş tarihi bir camidir.
  • Şeytan Hamamı: Aslında hamam değil, antik döneme ait kayalara oyulmuş bir aile mezarıdır.

Doğal Güzellikler ve Plajlar:

  • Siren Kayalıkları: Yunan mitolojisine konu olan bu ilginç kaya oluşumları, tekne turlarıyla görülebilir.
  • Foça Adaları: Orak Adası, İncir Adası gibi üzerinde yerleşim olmayan bu adalar, doğal güzellikleriyle cezbedicidir. İncir Adası aynı zamanda Akdeniz foklarının da yaşam alanıdır.
  • Sazlıca Plajları: Foça’da denize girmek için popüler noktalardan biridir.
  • Hanedan Beach: Mavi bayraklı bir plajdır.
  • Kosova Plajı: Bir diğer popüler plaj seçeneğidir.
  • Mersinaki Koyu: Sakin ve güzel bir koydur.
  • Karakum Plajı: Foça merkezine yakın bir plaj. 
  • Yeni Foça Halk Plajı: Uzun sahil şeridiyle dikkat çeken mavi bayraklı bir halk plajı.

Diğer Gezilebilecek Yerler:

  • Eski Foça Sokakları: Taş evleri ve şirin atmosferiyle keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
  • Kozbeyli Köyü: Otantik atmosferi ve taş evleriyle görülmeye değer bir köy.

Foça’da zevkinize göre birçok farklı yer keşfedebilirsiniz. Hangi tür yerlere ilgi duyuyorsanız ona göre bir rota oluşturabilirsiniz.

Foça Kalesi ve Değirmen Burnu Feneri - Foça Fortress and Değirmen Burnu Lighthouse
Foça Kalesi ve Değirmen Burnu Feneri – Foça Fortress and Değirmen Burnu Lighthouse

Foça Surları

Antik Surların günümüzde toprak üstündeki bölümü Athena Tapınağının üzerinde bulunduğu kayalığın doğusundan başlar ve yarımadanın tüm kuzeyi boyunca devam ederek kalenin Beşkapılar diye anılan bölümünde sona erer. Beşkapılar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kayıkhane olarak kullanılmıştır. Yeniden yapım niteliğindeki iki büyük onarım Ceneviz ve Kanuni Sultan Süleyman zamanı onarımlarıdır, yanı sıra daha küçük boyutlu onarımlar da görülür. Surların Doğu Roma İmparatoru Michael Paleologos tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna’ya verildiği kaynaklardan öğrenilmektedir. İlk büyük onarımı Cenevizliler yapmıştır. Bu dönemde başlayan Kaleiçi yerleşimi daha sonraki dönemlerde de yoğunlaşma ile sürmüştür. 1538-1539 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan ikinci büyük onarım sur sisteminin günümüzdeki kütlesini oluşturur.

Yaklaşık 290 metre uzunluğundaki bu surlarda kazı çalışmalarının yanı sıra rölöve, restitüsyon ve restorasyon proje çalışmaları 2000’li yıllarda yapılmıştır. Altı ana bölümde incelenen bu çalışmanın konusunu içeren surlar, kronolojik olarak uzun bir dönemi gösterir. Bu surlarda 10 yapım ve onarım evresi saptanmıştır.

1) Arkaik Dönem Surları (MÖ 590-580 yılları)

2) Roma Dönemi Surları ve Onarımı (MS 1-4. yüzyıllar)

3) Geç Roma Dönemi Onarımı (MS 5-6. yüzyıllar)

4) Bizans Dönemi Surları (MS 7-9. yüzyıllar)

5) Bizans Dönemi Surlarının Büyük Onarımı (Bizans I) (MS 11. yüzyılın ikinci yarısı ve 12. yüzyıl)

6) Ceneviz Dönemi Büyük Onarımı (1298-1299)

7) Bizans Dönemi Onarımı (Bizans II) (1336-1360)

8) I. Osmanlı Dönemi Büyük Onarımı (Kanuni Sultan Süleyman zamanı 1538-1539)

9) II. Osmanlı Dönemi Onarımı (1649’daki II. Venedik Saldırısı ve 1671’deki Osmanlı Dönemi Onarımı)

10) III. Osmanlı Dönemi Onarımı (1709 ve 1739 Depremleri Sonrasında 1742 Yılında Yapılan Onarım)

Foça Kalesi 2013 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne “13. yy. Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” kategorisinde dahil edilmiştir. Bu listede Akçakoca Kalesi, Amasra Kalesi, Çandarlı Kalesi, Foça Kalesi, Galata Kulesi, Sinop Kalesi, Yoros Kalesi, Çeşme Kalesi, Güvercinada Kalesi ve Kuşadası Surları bulunmaktadır.

Foça Kybele Açık Hava Tapınağı Kybele kabartması - Foça Kybele Open Air Temple Kybele relief
Foça Kybele Açık Hava Tapınağı Kybele kabartması – Foça Kybele Open Air Temple Kybele relief

Phokaia Antik Kenti

MÖ 9. yüzyıla kadar uzanan bu antik kent, antik dönemden itibaren çok katmanlı arkeolojik yerleşim yerlerinden biridir. Kentin üstünde modern yerleşme bulunduğu için ancak kentsel arkeoloji çalışmaları ile tespit edilen kültürel katmanlarda farklı dönem ve yapılar bulunmaktadır. Phokaia’nın ilk yerleşim alanı, kentin güney yamaçları üzerinde bulunmuştur. İlk yerleşim alanı sınırları içerisinde bulunan, MÖ 6. yüzyıl başlarına tarihlenen iki sunak yapısının Apollon ve Artemis ile ilgili olabileceği ortaya çıkmıştır. 1991 yılı kazılarında Phokaia’nın antik dönem tiyatrosu ortaya çıkarılmıştır. Bu tiyatronun Anadolu’nun en eski tiyatrosu olduğu düşünülmektedir. Cavea kazılarında Foça’nın yerel taşı olan tüf taşından yapılmış olan dört sıra oturma basamağı ortaya çıkarıldı. Bu oturma sıralarının üzerine kazılmış Hellenistik döneme ait bir yazıt, tiyatronun Roma döneminden önce yapıldığını ortaya koyar.

Kentin en önemli tapınağı olan Athena Tapınağı’nın 2010 yılından sonra yapılan kazılarda podyum duvarları ortaya çıkarılmıştır ve tapınağın yapım tarihi M.Ö. 6. yüzyıl başları olarak belirlenmiştir. Athena Tapınağı’nın kuzey yamacında ve adalarda kayalara oyulmuş Kybele tapım alanları Phokaia’da Kybele kültünün önemini vurgulamaktadır.

Kent genelinde çok sayıda subasman ve temel kalıntısı, duvar kalıntısı ve taş döşeme tespit edilmiştir. Su ve drenaj kanalları ile pek çok künk bulunmuştur.

Foça’da ilk kazılar, 1913-1920 yılları arasında, Fransız arkeolog ve mühendis Felix Sartiaux tarafından yapılmış, Sartiaux sonrasında kazılar, 1951-1955 yılları arasında daha yoğun olmak üzere, 1970 yılına kadar Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından yürütülmüştür. Uzun bir aradan sonra tekrar başlanan kazılar 1989 yılından 2000’li yıllara kadar Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ömer Özyiğit başkanlığında devam etmiştir. 2020 tarihinden itibaren İzmir Müze Müdürlüğü başkanlığında kazılar sürdürülmektedir.

Foça restore edilmiş kargir yapı - Foça restored masonry building
Foça restore edilmiş kargir yapı – Foça restored masonry building

Foça Zamana Meydan Okuyan Tarihi Evleri ve Sokakları

Foça’yı ziyaret edenlerin ilk dikkatini çeken detaylardan biri, hiç şüphesiz ki kasabanın kendine özgü mimarisini yansıtan tarihi taş evleridir. Dar sokakları süsleyen bu yapılar, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Genellikle iki katlı olan bu evler, yöreye özgü taş malzemesiyle inşa edilmiş olup, cumbalı pencereleri, ahşap detayları ve rengarenk begonvilleriyle adeta bir kartpostal güzelliği sunar. Bu evler sadece barınma alanı olmanın ötesinde, Foça’nın kültürel mirasının ve yaşam tarzının somut birer ifadesidir.

Eski kent dokusunda geneli 19. yüzyıldan kalmış olduğu görülen en karakteristik yerleşme düzeni, binanın yeri ve işlevi ne olursa olsun parsel üzerinde ön bahçesiz ve genelde bitişik nizam olmasıdır. Binaların cepheleri doğrudan sokağa bakmaktadır. Binalar yöre halkının da yaşam şekline ışık tutmaktadır. Binaların dışa dönük yapısından anlaşılacağı gibi halkın sosyal yaşamı da dışa dönüktür.

Kale bölgesindeki organik yol yapısına karşın, diğer bölgelerde yol dokusu birbirini dik kesen sokaklardan oluşur. Eski dokuda binaların tümü veya iki katlıdır. Tek katlı olanlarda genelde bir bodrum mevcuttur. Foça evleri, kesme ve moloz taştan yığma yapı tekniği ile yapılmıştır. Genelde duvarların iki tarafı ve ön cephe kesme taştan yapılıp, ortası moloz taş ile örtülmüştür. Arka ve yan cephelerde de moloz taş kullanılmıştır. Duvarlar genellikle sıvasızdır. Yer yer kesme taşla karışık tuğla örgüsü görülmektedir.

Bu tarihi evlerin birçoğu, zaman içinde aslına uygun olarak restore edilerek günümüzdeki hallerini korumuştur. Kimileri butik otel, pansiyon ya da kafe olarak hizmet verirken, bazıları ise hala özel konut olarak kullanılmaktadır. Foça sokaklarında yürürken bu evlerin arasında kaybolmak, adeta geçmişe doğru bir yolculuğa çıkmak gibidir. Taş duvarların serinliği, cumbalardan sızan gün ışığı ve çiçek kokuları, ziyaretçilere huzurlu ve otantik bir atmosfer sunar. Bu yapılar, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda kullanılan doğal malzemeler ve yerel mimari teknikler açısından da önem taşımaktadır.

Foça’nın tarihi evleri, sadece birer yapı olmanın ötesinde, kasabanın ruhunu ve kimliğini yansıtan canlı tanıklardır. Bu evlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Foça’nın kültürel zenginliğinin devamlılığı açısından büyük önem taşımaktadır. Eğer yolunuz Foça’ya düşerse, bu tarihi evlerin arasında keyifli bir yürüyüş yapmayı ve bu mimari güzellikleri yakından incelemeyi unutmayın. Her bir taşın, her bir pencerenin kendine ait bir hikayesi olduğuna emin olabilirsiniz.

Foça Gezilecek Yerler İle İlgili Linkler:

Ege Bölgesi gezilecek yerler

Ege Bölgesi fotoğrafları

Türkiye Gezi Rehberi

Ege Bölgesi Şehir İsimleri Nereden Geliyor?

Ege Güzergahı 1

Ege Güzergahı 2

Anadolu’da Miken Buluntu Merkezleri, Umut Bilen, Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2008

Foça kent tarihinin mimari dokuya yansıması, Arzu Yeşilyurt, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2002

Phokaia Antik Kentinin Akdeniz’de İzlediği Ticari Stratejiler, Aytekin Erdoğan, Abdülkadir Ceylan, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 2022

Foça Hava Durumu