Gaziantep Zeugma antik kenti mozaikleri ve eserleri başta olmak üzere çeşitli antik yerlerşimlerden çıkartılan mozaiklerin sergilendiği Zeugma Mozaik Müzesi, Anadolu tarihini anlamak adına önemli bir yere sahiptir. Güneydoğu Anadolu gezilecek yerler arasında da büyük öneme sahip Gaziantep Arkeoloji müzesi yakınlarında bulunan Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep kentinin merkezi bir konumunda bulunmakta ve müzeye ulaşım çok rahat şekilde yapılmaktadır.
Mozaik müzesinde bulunan mozaiklerin önemini anlamak için Belkıs – Zeugma Antik Kenti ve tarihçesi hakkında kısaca bilgi gerekmektedir. Böylece Belkıs – Zeugma antik kentinin günümüze kadar gelen gezilebilir kısmının çok ufak ve baraj altında kalan kısmının ise büyük ve önemli olduğu çok daha iyi anlaşılacaktır.
Zeugma antik kenti, Güneydoğu Anadolu bölgemizde Gaziantep kentimizin sınırlarındadır. Kentin Nizip ilçesine 10 km mesafesinde, Belkıs köyü yakınlarındadır ve ne yazık ki Birecik Barajı sularının altında tekrar keşfedilmek üzere yatmaktadır. Yakın tarihte baraj suları altında kalan bir başka antik yerleşim yeri de ne yazık ki Hasankeyf antik kenti‘dir.
Zeugma Mozaik Müzesi fotoğrafları için tıklayınız
Zeugma Mozaik Müzesi Ziyaret Saatleri ve Ücret bilgileri 2024
Yaz ve Kış saati uygulamasına göre Kasım ve Nisan ayları arasında 08:30 – 17:00 saatleri arasında açık olan müze, Nisan ve Ekim ayları arasında ise 08:30 ile 19:00 saatleri arasında açıktır.
Kültür Bakanlığı’na bağlı olan müzede, Müze Kart geçmekte olup bunun haricinde eğer Müzekart yoksa Zeugma Mozaik Müzesi giriş ücreti 2024 yılı itibari ile tam bilet olarak 280 TL‘dir. Eğer daha detaylı bilgi almak isterseniz 0342 325 2727 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Zeugma Tarihi
Makedonyalı olan Büyük İskender’in M.Ö. 300 yıllarının ilk yarısında Fırat nehrini geçtiği yerde, generali olan Selevkos Nikator I, kendi adıyla Fırat’ın adını birleştirmiş ve Selevkeia ad Euphrates (Fırat Seleukeia’sı) ismiyle bir şehir kurmuştur. Bu kentin karşısına, Fırat’ın diğer tarafına da eşi için Apameia isminde bir başka kent kurmuş ve bir köprüyle bu iki kenti birbirine bağlamıştır.
M.Ö. 1.yy başlarında Kommagene kralı Mitridates I. Kallinikos, Selevkos kralının kızıyla evlenmesi sebebiyle, bu kent Kommagene Krallığına hediye edilmiş ve bu kentten elde edilen gelirle Nemrut dağında bulunan heykeller yaptırılmıştır. Bu anlamda hediye edilen bu kent, kırk yıl boyunca Kommagene Krallığının dördüncü büyük kentidir.
M.Ö. 64 yılında kent, Roma İmparatorluğu’na katılır ve Zeugma ismini alır. Zeugma ‘bağlayan, köprü’ anlamındadır. Zeugma, Roma İmparatorluğu’nun en doğudaki sınır kentlerinden biri olması sebebiyle Roma İmparatorluğu buraya büyük bir lejyon birliği (6000 kişi) yerleştirmiştir. Böylece stratejik bir öneme de sahip olan Zeugma, ayrıca eskiden beri İpek Yolu’nun önemli gümrük merkezidir. Bu etkenler ışığında Zeugma gittikçe zenginleşmiş, büyümüş ve kültürel olarak en parlak zamanını yaşamıştır. Öyle ki bu zamanda Zeugma kentinde içme suyu 10 km kadar şehir dışından getirtilmiş, alt yapısı yapılmış; tiyatrolar, askeri binalar, atölyeler, ticarethaneler, tapınaklar kentin dört bir yanında teraslar halinde yapılmıştır.
Zeugma Roma Dönemi Evleri
Roma İmparatorluğu zamanında her evde iki adet sarnıç mevcut olmakla birlikte, evlerin ortasında avlular ve etrafına da odalar yapılmıştır. Evlerin ve villaların tabanları mozaikle, duvarları fresklerle kaplanmıştır. Mühürleriyle de ortaya çıkan antik kentte, hemen herkesin bir yüzük mührü bulunmaktadır. Öyle ki bu yüzüklere tanrıların, tanrıçaların, sevilen hayvanların figürleri yapılır ve bu figürler en fazla 3 mm ile 7 mm arasındadır.
Daha sonraları Zeugma kenti, M.S. 256 yılında Sasani Kralı I. Şapur’un himayesine geçer ve kent yıkılır. İşte Zeugma artık sonun başlangıcındadır. Bir daha eski görkemine ve zenginliğine artık dönemeyecektir. M.S. 7.yy.’a kadar erken ve geç Roma imparatorluğuna tekrar giren kent, bu yüzyılda İslam akınları sebebiyle tamamen terk edilir. 10 – 12.yy arasında bölgede ufak bir İslami yerleşimi olsa da, 16. yy.’da günümüzdeki Belkıs köyü kurulmuştur.
Zeugma Mozaikleri ve Zeugma Kaderi
Bu bölümde okuyacağınız tarihlendirme Sayın Özgen ACAR’ın, Eylül – Ekim 2000 yılının, 98. sayısında ‘Arkeoloji ve Sanat’ isimli dergisinden derlenmiştir. Eminiz ki okuyacağınız bu bölümde antik kentlerin, kültürel mirasların, sanat eserlerinin ülkemizdeki kaderini hayretler içinde göreceksiniz.
1986: Devlet Su İşleri, Güneydoğu Anadolu bölgesini kalkındırmak ve enerji ihtiyacını karşılamak için Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde baraj yapımı için yer araştırmalarına başlar. Bu yerlerden biri de Zeugma’ya 800 metre mesafedeki Birecik Barajı’dır.
1987: Gaziantep Müze Müdürü Osman Özbek, Belkıs köyü yakınındaki Zeugma’da bir göçük oluşması üzerine ilk arkeolojik kurtarma kazısını yapar.
1988: Şikago Üniversitesi’nden (ABD) arkeolog Guillermo Algaze, barajların olumsuz etkileyeceği tarihsel ve kültürel mirasın belirlenmesi gerektiğini düşünen ilk bilim insanı olmuştur. Türk hükümetinden aldığı izinle, yaptığı araştırmada yörede bulunan 250 kadar tarihsel alanın sular altında kalacağını belirlemiş ve bunu hükümete bildirmiştir. Ayrıca uluslararası sempozyumlarda, bilimsel makalelerde bunu yayınlaşmış ancak hiç ilgi görmemiştir.
1989: Beşinci Beş Yıllık Planın son diliminde yapılacak 26 baraj altında kalacak olan 184 tarihsel ve kültürel miras belirlenerek Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü (Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü)’ne gerekenin yapılması için yetki verilmiştir.
1990: Algaze’nin Zeugma kent planını 1989 – 90 raporunda vermesine rağmen, barajın yapılabilirlik raporu resmi kurumlara iletilmiştir. Baraj, 56 kilometrekarelik alanı, Zeugma dahil su altında bırakacaktır.
Zeugma’da İkinci Kazı
1992: Arkeologlardan önce, Zeugma’ya giren tarihi eser yağmacılarının kaçırdıkları mozaikler uluslararası piyasada boy göstermeye başlamıştır. Gaziantep Müzesi müdürü Rıfat Ergeç, bir Roma villasını kaçakçıların talanından kurtarmak için ikinci kazıyı yapmıştır.
1993: Batı Avustralya Üniversitesi’nden Prof. David Kennedy bir yaz sürecek olan bir kazı yapmıştır. Olanakları sınırlıdır. New York’da FBI dedektifleri Zeugma’dan kaçırılan ‘at adam’ mozaiğini bulmuş ancak hükümetimiz ilgilenmemiştir.
1994: Baraj yapımına iki yıl sonra başlanacaktır. Ergeç, ‘Zeugma’yı Kurtaralım’ kampanyası başlatmıştır. Hiç bir üniversite kılını kıpırdatmadığı gibi bilimsel bir kazı düzeni de kurulmamıştır.
1995: Fransız Dışişleri Bakanlığı, Nanten Üniversitesi’nden Prof. Catherine Abadie-Reynal’ı kurtarma çalışmaları için ülkemize yollamıştır.
1996: Baraj inşaatına başlandığında, bir mozaik izine rastlanmıştır. Ergeç, müze arkeologlarından Mehmet ÖNAL ile birlikte bir Roma Hamamı ortaya çıkarmıştır. Ankara’dan gelen baskılar sonucunda barajın gövde inşaatına geçilmiştir. Baraj, 4. Lejyon kışlası (6000 kişi) ve hamamı üzerinde yükselmeye başlamıştır.
1997: Ergeç ve Önal su altında ilk kalacak yer olan kıyıdaki (A) kuşağında kar, kış, sıcak, soğuk demeden kazı yapmayı sürdürmüştür. (Not: Zeugma antik kenti 3 bölüme ayrılmıştır.)
Zeugma Çalınan Mozaik
1998: Gaziantep Valisi Muammer Güler, Zeugma’yı kurtarmak için yeni bir çağrı yapmıştır. Bu çağrı gerek hükümetimizden, gerekse uluslararası topluluklardan cevap bulamamıştır. ODTÜ Tarihsel Çevre Araştırması Merkezi (TAÇDAM) birkaç km mesafede Ilısu ve Karkamış baraj göllerinin etkileyeceği arkeolojik alanlarda çalışma yaparken Zeugma hakkında kılını kıpırdatmamıştır. Zeugma’da arazide korunan ‘Dionysos’un evliliği’ isimli mozaik çalınmıştır.
1999: “Okul ve hastaneyi gelecek yıl yapabiliriz, ama Zeugma’yı gelecek yıl kurtaramayız” diyen Vali Güler, okul ve hastane yapımı ödeneğini Zeugma’yı kurtarma kazısına vermiştir. SANKO isimli bir Türk firması hami olarak kazıya destek sağlamıştır. Müzelerde görev bekleyen işsiz iki arkeolog Yusuf SAVAŞ ve Umut ALAGÖZ gönüllü olarak kazıya destek vermiştir. Baraj yapımcıları arkeologlara maddi, manevi destek sağlamıştır.
7 Mayıs 2000: 6 Mart 2000 tarihinde Cumhuriyet gazetesi, 29 Nisan 2000 tarihinde de Economist dergisinin temsilcisi Amberin Zaman, Zeugma haberlerini duyurmasına rağmen asıl ses bu tarihte gelmiştir. New York Times gazetesi muhabiri Stephen Kinzer’in, birinci sayfada Zeugma’nın renkli fotoğraflı haberinden sonra yerli ve yabancı medya adeta Zeugma antik kentinde kamp kurmuştur. Hükümetten yetkililer Zeugma antik kentine gelmiştir.
20 Haziran 2000: Herkes, Fırat’ın bir sel gibi Zeugma villalarını yutacağını beklemiştir. Oysa su, villaların tabanından yükselmeye başlamıştır.
3 Ekim 2000: Kıyıdan yaklaşık 15 – 20 metre yükseklikte kalan yamaç villalarının bulunduğu (B) bölgesi su altında kalır. Yerli ve yabancı arkeologlar B kuşağını kurtarmak için seferber olurlar. Kaliforniya’daki Packard Humanities Institute isimli vakıf, Türk hükümeti ile 5 milyon dolarlık bağış anlaşması yapar. 50 yabancı arkeolog ve 200 işçi kurtarma çalışmalarına katılır. Türk özel sektörleri ise kılını kıpırdatmaz.
4 Ekim 2000: Ekim’den sonra, su basmayacak olan (C) bölgesinde kazılar yapılacak ve bir açık hava müzesi yapılacaktır (!).
Yağmalanan Zeugma Mozaikleri
Zeugma’yı Birecik barajından önce yağmacılar gündeme getirmişlerdir. Öyle ki mozaiklerin yağmalanması 19. yy.’a kadar uzanmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri Poseidon’u, çevresinde Roma eyaletlerini madalyonlar halinde kişileştiren panodur. Bu eser St. Petersburg ve Berlin’de sergilenmektedir.
1960’lı yıllarda kaçak kazılar neticesinde yurtdışına kaçırıldığı tespit edilen Bowling Green State Üniversitesi tarafından bir sanat galerisinden 35.000 dolara satın alınan 12 parça Zeugma mozaikleri hala yurtdışındadır.
Yukarıdaki örnekler bilinen örneklerdir. Bunlarla birlikte, yurtdışında bilinmeyen örnekler olabileceği gibi, evine getirilen Zeugma mozaikleri de mevcuttur ve bugün Zeugma Mozaik Müzesi eserleri arasında sergilenmektedir.
Zeugma Mozaik Müzesi Eserleri
Zeugma antik kentindeki eserlerin ve mozaiklerin sergilenmesi ve korunması amacıyla 2008 yılında Zeugma Mozaik Müzesi inşaatına başlanmıştır. Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi barındırdığı eserleri ile, 9 Eylül 2011 tarihinde açılmış ve 30.000 metrekarelik büyüklüğü ile 2014 yılına kadar ‘dünyanın en büyük mozaik müzesi’ sıfatını da taşıyan Gaziantep ilimizdeki müzedir. 2014 yılında ise bu sıfatını ‘Hatay Arkeoloji Müzesi’ne kaptırmıştır.
Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, 3 adet bina topluluğundan oluşmaktadır. 5 adet konferans salonu bulunan müzede 3 kattan oluşan toplamda 7075 metrekarelik sergi salonları bulunmaktadır.
Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi koleksiyonunda bulunan; Roma ve Geç antik döneme ait 2748 metrekare mozaik, 140 metrekare duvar resmi, 4 adet Roma çeşmesi, 30 adet sütun, 4 adet kireç taşından yapılmış heykel, bronz Mars heykeli, mezar stelleri, lahitler ve mimari parçalar restorasyonu yapılarak sergiye konulmuştur.
Zeugma Mozaik Müzesi’nde bulunan eserlerin ve alanların sergilenmesinde; o dönemde kentte yaşamış olan insanların inançları, kültürü ve günlük yaşantısını geçirdiği ortam, birebir mimarisine uygun olarak, sokağı, çeşmesi, duvarı ve tüm yapı taşları ile gerçek ölçüsünde ziyaretçilere sunulmaya çalışılmıştır.
Zeugma Mozaik Müzesi’nde, Zeugma antik kentinden kurtarılan mozaiklerin yanı sıra, civardaki antik yerleşim yerlerinden de getirilen veya kurtarılan mozaikler bulunmaktadır. Bunlara, İkizkuyu mozaikleri, Hülümen mozaikleri, Yarımca – Bağtepe / Sarıdere Mozaikleri, Sulu mağara mozaikleri örnek verilebilir.
Zeugma Mozaik Müzesi Notları:
Belirtmekte fayda olduğunu düşündüğümüz bir notu da ileride aynı hatalara düşülmemesi adına buradan paylaşmak istiyoruz: Zeugma’dan aktarılan mozaikler, bir buçuk yıl Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi bahçesinde bekletilirken bozulmuş ve antik çağ teknikleri ile restore edilerek Cemal Küçük tarafından kurtarılmıştır.
Ayrıca İlgili Linkler:
Güneydoğu Anadolu antik kentler ve tarihi şehirler
Türkiye ve yurtdışında gidilecek müzeler
Güneydoğu Anadolu bölgesi güzergah ve rota bilgileri
Güneydoğu Anadolu bölgesi müze, antik şehir ve tarihi kent fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Zeugma Mozaik Müzesi kat planı
Restore edilen Zeugma mozaiği
Ayrıca Özgen ACAR’ın Arkeolojik ve Sanat isimli derginin, Yıl:22 Sayı:98 Eylül-Ekim 2000 sayılı dergisindeki ‘Yıllardır Devam Eden Zeugma Trajedisi’ isimli makalesi.